Genç bir kızı öldürdün ya, bu cinayet dağa yollanan gençlerin sayısını azaltmayacak, artması için uğraşanların ekmeğine yağ sürecek.
İşlediğin cinayeti Türkiye’yi sevme gerekçesinin ardına saklamaya çalışıyorsun ya, en büyük zararı Türkiye’ye verdin aslında.
Bu ülkenin taşını, toprağını seviyorsan, aynı toprağa bastığın, aynı taşa takıldığın insanları da sevmeyi bilmen gerekirdi.
Ülke akılla sevilir, güdülerle değil.
Aynı bayrak altında yaşama arzusu, hayatı savunarak güçlendirilir, öldürerek değil.
İzmir’in göbeğinde elinde silah değil keman olan genç bir kızı öldürerek kahraman değil katil, cani olur insan, oldun işte.
Bu işin başka planlayıcıları varsa, onlar da çıkarılacak ortaya, Çorum’da, Maraş’ta pis oyunlara çok kurban verdi bu ülke ama her vakanın ardına da bakmayı öğrendi bu sayede.
Sonuçta, terörü de, vahşeti de, provokasyonu da akılla yeneceğiz.
Galatasaray aşkına bak sen...
İşi gücü başından aşkın bir adam o.
İstediği zaman çalışabildiği bir işi, işini kaybetse de umursamayacağı kadar şişkin bir banka hesabı yok.
Buna rağmen dün Belçika’dan İstanbul’a uçtu, Galatasaray seçimlerinde oy kullandı.
Yarın Belçika’ya dönecek ve bir hafta zorunlu karantinaya girecek. “Bir oy neyi değiştirir, deli misin?” dedim, “Gelmezsem ömür boyu suçluluk duyacağım” dedi. Hoş geldin, güle güle arkadaşım, ne diyeyim o zaman...
Bu ülkenin heykelleri
Boğaz’ın Boğası diye tanındı, dokuz Türkiye ve bir Dünya Amatör Boks Şampiyonluğu var.
Profesyonel boksa geçtikten sonra da bir Avrupa Şampiyonluğu kazandı.
Kariyerini özetlediğim Sinan Şamil Sam 2015’te aramızdan ayrıldı ama son bir haftadır yine onu konuşuyoruz.
Güney Koreli bir sanatçının 2013’te Akdeniz Oyunları için yaptığı heykel tüm bu konuşmaların sebebi.
Türkiye’de yaşanan tartışmaların ardından Güney Koreli sanatçı “Ben kimseyi sembolize etmedim” dedi ama geçmiş ola.
Ordu’da Ertuğrul Gazi büstü Diriliş Ertuğrul’da oynayan Engin Altan Düzyatan’a benzetildiği için şaşırmıyoruz fazla.
Türkiye’den firmalar dünyanın dört bir yanında önemli anıt, heykel, meydanlar yaparken kendi memleketimizdeki hale bakın...
Bu ülkenin polisleri
Çok uzun yıllar boyunca polislere asıl işlerini değil ehliyet-plaka-pasaport gibi evrak işleri yaptırmış bir ülkeyiz biz.
O hatalardan döndük ama daha almamız gereken çok mesafe var.
Mesela her gün yüzlerce polis ve polis aracı yollarda saatlerini harcayıp radar uygulaması yapıyor.
Çoğunun yeri yıllardır değişmiyor, mesela İzmir’e giderken Susurluk’tan 10 km sonra, Bolu-Ankara yolunda, tünelden 3-5 km sonra soldaki cepte, Çamlıdere’ye gelmeden önceki düzlükte ve Kahramankazan gişelerden 2-3 km önce kurulur radarlar. Bunları ezberleyip, iki boyutlu polis aracı maketlerinin yerlerini de öğrendikten sonra trafik canavarları için yol serbest hale geliyor.
Bu 3 boyutlu, içine radar da yerleştirilebilen ve sabit bir platforma ihtiyaç duymayan maketi yeni gördüm. Hem polis emeğinden tasarruf etmek, hem her hafta farklı noktalara koyabilmek adına bu örneğin yaygınlaşması gerek.
An’lar...
Hayat “An”’lardan oluşuyor ya, bu hafta da 20 Haziran’larda bir yolculuğa çıkıyoruz birlikte. Yarıştırdığımız çocuklarımız var karelerde, ilk başlarda çok ilgilenip, kameralar geri çekildiğinde unuttuğumuz çocuklarımız da var...Sonra çocukluk yıllarında fark etmeyip, sonradan farkına vardığımız ülke gerçekleri sonra unutulmaz bir efsanenin başladığı bir “An”’a yolculuk.
Lise yıllıklarına “Mutluluk varılacak bir israsyon değil,bir yaşam şeklidir.” diye yazıp da sonra “An”ları ıskalayan, çabuk unutan hallerimiz adına yine bir yolculuğa çıkıyoruz...
12 Kasım’da Düzce’de meydana gelen depremin ardından kurulan çadır kentlerde yaşayan küçük bir çocuk. Onun takvimine milenyum gelmedi daha. Depremin ilk günlerdeki medya ve medyaya bağlı bürokrasi ilgisi bitince, çok erken yaşta kaderine terk edilmeyi öğrendi çocuklar. Gerekenden daha erken büyümek zorunda kalarak katıldılar aramıza...
Zonguldak’ta “Bebek emekleme” yarışması düzenlenmiş 18 yıl önce bugün. Emekle başlayan yarışma duygusunu, lise ve üniversiteye girerken de yaşadı o çocuklar.Anne ve babaların mutlu çocuklar yetiştirmekten çok, çok test çözen, sınavlarda çok net yapan çocuklar yetiştirmeye çalıştığı bir ülke olduk sonunda.Birbiriyle yarışmaktan, birbiriyle yardımlaşmayı öğrenememiş kuşaklar yetiştirdik sonuçta...
Gelirdi gelmezdi tartışmalarının ardından bir 20 Haziran’da, kendisini Fenerbahçeli yapan sözleşmeye imza attı Alex De Souza...
Türkiye’de heykeli dikilen az sayıda futbolcudan biri oldu. Alex’in Fenerbahçe’deki futbolculuk macerası 1 Ekim 2012’de sona erdi. Alex, ardında ağlayan yüzlerce taraftar bıraktı. Akıllarda kalan şeyse”dönemin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın “Söyle Samet, dedim mi demedim mi?” sözleriyle dolu bir basın toplantısı oldu...