Katar’da 2022’de düzen-lenecek Dünya Kupası öncesinde sevindirici haber sadece milli futbolcularımızdan gelmiyor.
Turnuvanın sosyal medya yönetimi konkurunu da yüzde 100 yerli sermayeli bir şirket, GAIA&Inflow Network kazandı.
Bu sadece turnuva süresincee devam edecek bir etkinlik olmayacak. 2023 yılına kadar Dünya Kupası’nın Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Körfez bölgesindeki tüm dijital iletişimi GAIA&Inflow Network tarafından yürütülecek.
GAIA Ceo’su Afşin Avcı’yı yıllardır tanırım, bu işi alabilmek için uzun zamandır çok büyük emek harcadılar.
Turnuva Katar’da düzenlenecek ya, hemen bir kulp bulacak olanlara da söyleyeyim, Afşin Avcı’nın sosyal medya beceresinden, Venedik yerel yönetimi de, sarı yeleklilerin eylemlerinden sonra Paris Belediyesi de hizmet aldı. Eğer yabancı şirketler neylerse güzel eyler komplekslerimizden kurtulabilmiş olsaydık, Afşin Avcı adını Türkiye’de çok daha fazla kişi biliyor olurdu.
Bravo Afşin, bravo GAIA&Inflow Network.
Yarın Berlin, yarın İstanbul
Yarından itibaren Berlin’de bizim kullandığımız cerrahi maskelerle başta toplu taşıma olmak üzere kamusal alanda dolaşıma izin verilmeyecek. İş yerlerinde de FFP 2 maske takmak zorunlu olacak. Filtering Face Piece sözünün baş harflerinden oluşan FFP 2 türü maskeler zorunla hale geliyor. Bu maskelere N95 maske denmesinin sebebi, solunum damlacığı boyutundaki partiküllere karşı yüzde 95 koruma sağlaması. Türkiye’de tanesi 3.5 lira seviyesinde bu maskelerin. Ulaşılmaz değiller yani...
Yarından itibaren tüm şirketler ve kamu kurumları ofis alanlarının yarısını boş tutmak zorunda olacak. Almanya salgının başından beri böyle bir yasal zorunluluk koymamıştı. Türkiye’de neredeyse tüm şirketlerin çalışanlarını iş yerlerine geri çağırdığı bir dönemde Almanya ofislerin yarısını boşalttı. Küresel salgın öncesi düzenlenmiş ofislerde sosyal mesafeye göre bir konumlandırma yok haliyle.
Berlin’de tüm şirketler çalışanlarına haftada iki kez test yaptırmak zorunda. Yerel senato, büyük alışveriş merkezlerine de tüketiciler için test merkezleri kurmayı teşvik ediyor. Türkiye’de pazartesi akşamına kadar 38 milyon test yapıldı ama test yapılan kişi sayısı düşük. Rutin olarak yapılan testler sayıyı yükseltiyor. Sadece futbol endüstrisi bile her hafta binlerce tekrar testle sahaya çıkıyor. Türkiye de test sayısını mutlaka artırmalı.
Berlin’de saçlarını kestirmek isteyenlerden aynı gün yapılmış negatif test istenecek yarından itibaren. Beşten fazla kişinin katılacağı her türlü iş toplantısı, siyasi faaliyet ve kapalı mekân etkinlikleri için de son 24 saatte yapılmış negatif test sonucu sunması gerekiyor.
Almanya okulları açık tutmakta en başarılı ülkelerden biri oldu ama öğretmen ve öğrencilere haftada iki defa koronavirüs testi yaptırma şartı getirildi.
Sonuç olarak, küresel bir salgında İstanbul ile Yalova ya da Uşak’ı aynı kurallarla yönetmek zor. En azından İstanbul için ek önlemleri hemen almak gerekiyor. Hasta sayısından ziyade hiç test yaptırmamış, taşıyıcı olduğunu bilmeyenleri tespit etmek adına bu şart.
Medyanın seksi başlık atma hastalığı
“Toplumun yüzde 50’si koronavirüse karşı bağışıklık kazandı.”
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bir profesörün, hastanede çeşitli sebeplerle ameliyat olan bin 67 hasta üzerinde yapılan bir çalışmaya dair açıklamasıydı bu.
Hoca böyle bir iddia da bulundu ama gazetecilik söyleneni kopyalayıp yapıştırmak mı?
Nüfusun yarısının koronavirüsü geçirdiği iddiası Sağlık Bakanı’na, Bilim Kurulu üyelerine sorulmaz mı?
Bir gazeteci merak edip diğer ülkelerdeki bağışıklık oranına bakmaz mı?
Ben bu iddiadan sonra baktım.
Almanya’da Helmholz Salgın Hastalıklar Merkezi öncülüğünde bir bağışıklık oranı araştırması yapılacak.
Türkiye’de bin 67 testle böyle bir sonuca varıldı, Almanya’da ilk etapta planlanan test sayısı 100 bin.
Üstelik Almanlar hastalık değil antikor arayacaklar ve araştırmaya da hastalığı geçirenlerden başlayacaklar.
Zira her hastalık geçiren antikor oluşturmuyor ya da antikoru uzun süre kalmıyor.
Açıklama sıkıntılıysa bile söyleyeni bağlar deme lüksümüz yok.
Çevremde bir sürü insan, “Ben şu tarihte şöyle olmuştum, muhakkak hastalığı geçirmişimdir” diyerek, ne maske ne mesafe ne de temizlik kuralına özen gösteriyor.
Yüzde 50 toplumsal bağışıklık çok “Seksi başlık” olabilir ama söyleyen kadar, söyleneni hiç araştırmadan milyonlara yayanların da sorumluluğu olduğunu unutmamak lazım.
Seneye bugün...
Bizim belki eczaneye gidip istediğimiz koronavirüs aşısını alma şansımız olacak ama Afrika’da halen aşılanmamış milyonlarca insan olacak. Birleşmiş Milletler araştırmasına göre, dünya nüfusunun 5’te biri 2022 sonuna kadar aşıya ulaşamayacak.
Bugün tiyatro salonu olarak bildiğimiz yerlerin çoğu başka bir iş kolunda faaliyet gösteren mekânlara dönecek. İstanbul Büyükşehir en azından bu yaz belirli günlerde Açık Hava’yı tiyatroların kullanımına sunmalı ki özel tiyatrolarımız yaşayabilsin.
Sürücü ya da spikerlik kurslarını açıp, okulları kapalı tutan Milli Eğitim sistemimiz sayesinde “yaş kazanımları” es geçilmiş, lisenin temelini hazırlayan 7. sınıf eğitimini uzaktan almış çocuklarımız ve aileleri liselere giriş sınavında başarılı olmak için insan olduklarını unutacak hale gelip, özel ders, kurs peşinde koşacaklar.