Sosyal medya duyurusunu gördüğümde gözlerime inanamadım.
Bir dermatoloji kliniği verdiği ilanda diyor ki “Biz özel sağlık kuruluşuyuz, randevu alacağınız zaman size yollayacağımız belgeyle sokağa çıkma yasağından muaf olursunuz.”
Küresel bir salgında, İçişleri Bakanlığı’nın zorunlu sağlık başlığı altında getirdiği muafiyeti suistimal etme başarısı bize ait.
Tıpkı özel hastanelerden PCR testi randevusu alıp, gelen SMS’i göstere göstere sokaklarda dolaşmak gibi bir durum.
Sahte otel rezervasyonlarını öğrenmeyen kalmadı zaten, şimdi oto lastikçiler ve gıda üreticilerine sağlanan ayrıcalıkları suistimal eden insanlar var hayatımızda.
Sadece biz değil, Türkiye’de oturma izni olan yabancılar da turistlere verilen hakları kullanıp, sokaklarda dolaşıyorlar. İçişleri Bakanı tepki göstermiş, çok haklı.
Sokağa çıkma yasağında muafiyetler hayatın sürmesi ve vatandaşın dert çekmemesi üzerine kurulmuş.
Çağrı merkezlerinden tutun da, ehliyet kurslarına kadar birçok kesim var zaten kapsam dışı tutulan.
Buna bir de muafiyet suistimali eklenince, ne yarım ne de tam kapanmanın anlamı kalmıyor.
Hakkı ve işi olmadığı halde sokağa çıkıp da yakalanmadan eve dönünce “Bugün de yırttım” diye sevinenlerin üzülmesi gereken tek konu medeniyet seviyeleri aslında.
Kripto paralarla oynanması kötü değil
Türkiye’de kripto parayı ödeme aracı olarak kullanan kimseyle tanışmadım henüz.
Ancak Türkiye’de kripto paradaki dalgalanmalar üzerinden para kazanmaya çalışan o kadar çok insan gördüm ki, anlatamam.
İş biraz avcı hikâyelerine de dönmeye başladı. Çevrenize kulak kabarttığınızda hep çok para kazandığını anlatanlara rastlıyorsunuz, daha kaybettiğini anlatan kimseyi duymadım ben.
Yine de bu kripto paralarla oynama iştahını fazla kırmamak gerekiyor.
O alan kapanırsa, 20-30 dolar alıp, enflasyondan korunmaya çalışan, şansını çeyrek altında deneyecek insanlar ve onların yarattığı talepten dolayı artan fiyatlar olacak.
Et yemek suç olacak
Dünyadaki tarım alanlarının yüzde 83’ünü hayvancılık için kullanıyor insanoğlu.
Dünyada üretilen mısırın yüzde 80’i, yulafın yüzde 95’i, soyanın yüzde 90’ı hayvan yemi olarak kullanılıyor.
Çiftlik hayvanlarının tükettiği yemlerdeki kalori, 8.7 milyar insanın ihtiyaç duyduğu kaloriye eşit.
Fakat et tüketimi insanların ihtiyaç duyduğu kalorinin sadece yüzde 18’ini karşılıyor.
Bu verdiğim rakamlar Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün rakamları.
Netflix’te halen yayınlanmakta olan, 2014 yılında çekilmiş bir belgesel var adı, Cowspiracy.
O belgeselde verilen önemli bilgilerden biri, 6100 metrekare toprakta 17 ton sebze yetiştirebilen insanlığın, aynı büyüklükteki toprakta sadece 170 kilogram et üretebildiği.
Bir diğer bilgi, bu beslenme alışkanlığımızın her gün 14 bin hektarlık bir alana ihtiyaç duyduğu.
Emisyon rakamları tartışma yaratan bir belgeseldi bu sözünü ettiğim ama üzerinde herkesin uzlaştığı rakamlardan da söz etmek gerek.
Bir inek atmosfere yılda ortalama 100-200 litre arası metan gazı salıyor ki metan gazı karbondioksitten 23 kat daha zararlı.
Bir ineğin en düşük rakamla 100 litre metan salımı yaklaşık 2300 kg karbondioksit salımına eş değer, bu da fosil yakıtlı bir arabanın yılda 12 bin 500 km yol yaptığı zaman saldığı karbondioksite eş değer.
Sonuç olarak, et üretimi için hayvan besliyor, beslediğimiz hayvanların yemesi için tarım alanlarını kullanıyor ve hem hayvanların içmesi hem de yem olarak kullanılan tarım ürünleri için trilyonlarca litre su harcıyoruz.
Üstelik atmosferi kirletmede hayvancılık sektörü ulaşım sektörüne eşdeğer bir paya sahip.
Bugün gelişmiş ülkelerde et tüketimi günlük 200 gram seviyelerinde.
Sürdürülebilirlik açısından ya et-süt-yumurta tüketimimizi haftada 57 grama düşüreceğiz ya da et yemek büyük suç olacak. Aksi mümkün değil.
Merkel’in aşı tercihi
Almanya Başbakanı Angela Merkel ilk doz koronavirüs aşısını oldu.
Merkel, kimi Avrupa ülkelerinde yasaklanmış olan Astra-Zeneca üretimi aşıyı yaptırdı.
Bu aşı gençlerde kan pıhtılaşmasına neden olduğu için Almanya’da sadece 60 yaş üzerine yapılıyor.
Almanya Başbakanı 66 yaşında ve tahminen kendisine bu marka aşı ayrıldığı için Astra-Zeneca aşısı oldu.
Bir diğer etken ise, Pfizer-BioNTech aşısı için Merkel’in bünyesinin fazla alerjik olması.
Nereden bakarsanız bakın, tartışmalar yaratan Astra-Zeneca için daha iyi bir hayat öpücüğü olamazdı.