ABD Başkanı Biden, Yunanistan’da, satır aralarında, Kıbrıs’ta başlıklara çıkacak şekilde eleştiriliyor.
Her iki ülkenin hayal kırıklığının sebebi, ABD Başkanı’nın Erdoğan ile görüşmesinde Ekonomik Münhasır Alanlar ve Doğu Akdeniz’deki gerginlikten hiç söz etmemiş olması.
On gün içerisinde Atina ve Güney Kıbrıs’a ikinci tokat oldu.
Önce Fransa, “Ekonomik Münhasır Alanlar savunma iş birliği anlaşması kapsamında değil” dedi.
Şimdi de ABD Başkan Biden, Yunanistan’ın hatırı için, Türkiye ile gerilim yaşanan dosyalara Doğu Akdeniz’i eklemedi.
Her ülke gibi ABD’liler de en çok kendi menfaatlerini düşünürler, Biden’ın yaptığı garip değil.
Garip olan, Biden Başkan seçildiği andan beri, “Başkan zaten bizim adamımız, Ankara şimdi yandı” havasında olan Atina.
Yunanistan medyası şimdi de “Yeni Alman hükümeti geliyor, Türkiye şimdi görecek gününü” şarkıları söylüyor.
Atina, ne ABD ne Almanya ne de Fransa’nın, Yunanistan’ın tezlerini savunmak için Türkiye ile masayı devirmeyeceğini anlamıyor bir türlü.
Bir kaybeden olarak Fransa Cumhurbaşkanı
Fransa ile İngiltere arasında birkaç düzine balıkçının ruhsatı tartışması ciddi bir kriz halini aldı.
Paris de Londra da çözümü karşı tarafın bulması gerektiğini söylüyor.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın yalancılıkla suçladığı Avustralya Başbakanı, Macron’un kısa mesajını medyaya sızdırdı.
Diplomatik olarak yapılan çok ayıp ama kimin yalancı olduğu konusunda çok aydınlatıcı oldu.
Fransa Cumhurbaşkanı ABD Başkanı Biden ile görüştü.
Gazeteler Biden-Macron tokalaşmasını kim kimin omzuna elini koydu, kim iki elini kullanıp diğerine üstünlük mesajı verdi diye yorumlamak zorunda kaldı. Sanki iki liderin tokalaşması değil de canlı anlatılan bir grekoromen güreş müsabakasından söz ediliyordu; garip ötesi bir durum.
AB’nin patronu Almanya, Berlin’de Libya Konferansı düzenlemişti, “Merkel gitti, yeni patron benim” havasındaki Macron da Paris’te Libya Konferansı düzenlemek istiyor ama Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail ile oyuna başlayınca, resmi hükümet tarafından Libya’ya davet edilmiş Türkiye’siz konferans yapamıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bir değil iki kere ricacı olmak zorunda kaldı Roma’daki görüşmede. Sonuç alamadı, bari temsilci atamasıyla zaman kazanmaya çalıştı.
Fransa eskiden büyük bir ülkeydi, Macron’dan sonra yüzölçümü büyük bir ülke haline geldi.
Türkiye’de iktidarı kim değiştirir?
Atina’da, Güney Lefkoşa’da, Paris’te, Türkiye’deki iktidar değişimi için ne yapılabilir diye düşünülmesi şaşırtıcı değil.
Ancak Ankara’da, Türkiye’deki iktidar değişimi için “Wahington-Paris-Berlin” acaba neler yapar diye düşünülmesi acı.
Bu konuda her partinin tabanını uyarması gelecek açısından oldukça önemli.
Kendi içimizde gırtlak gırtlağa gelsek bile, Türkiye’yi kimin yöneteceğine bu ülkede yaşayanlar karar verir.
En azından, bu asgari müşterekte anlaşmamız gerekiyor.
Aman Kemal Bey, dikkat...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, G20 Zirvesi ve Biden-Erdoğan görüşmesini eleştiriyor.
Beğenmek zorunda değil eleştirebilir ama önemli bir noktayı atlamamak lazım.
Yozgat’ta “Gazi Mustafa Kemal’in yurt dışına çıkıp da böyle bir pozisyona veya bir başka liderin böyle bir pozisyona düştüğünü gördünüz mü?” dedi CHP Genel Başkanı.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra hiç yurt dışına çıkmadı, hep Türkiye’de kaldı.
Atatürk üzerinden örnek verirken iki kere dikkat etmek, dil değil bilgi sürçmesine izin vermemek lazım.