2022 yılında, Kurtuluş Savaşı’nda ilk adımın atıldığı Samsun'da, kendi tarihimizi öğretemediğimiz iki kuzen, Atatürk heykeline saldırınca ayağa kalktık hep birlikte.
1982 yılında, yine Samsun'da, Darbe lideri Kenan Evren, Atatürk'ün olduğu ilk adım anıtını depoya kaldırtmıştı.
Atatürk'ün etrafındaki kız ve erkek öğrencileri muzır bulmuştu darbe lideri.
Bir askerin emriyle depoya kaldırılan ve uzun yıllar orada duran heykel, bir başka askerin emriyle yerine kondu.
Heykelin yerine konması emrini veren kişi Samsun Garnizon Komutanı Doğu Silahçıoğlu'ydu.
İsmi tanıdık geldi değil mi, haklısınız.
Silahçıoğlu Samsun'dan önce İstanbul'da 2. Zırhlı Tugay Komutanı olarak görev yaparken de 1996'da Sultanbeyli'ye askeri üniformalı bir Atatürk heykeli diktirmişti.
Silahçıoğlu'nun diktiği, altında “Devrimlerinin bekçisiyiz" yazan heykel 2006'da kaldırıldı, yerine sivil giyimli ve altında "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazılı bir Atatürk heykeli kondu.
12 Eylül sözde çok Atatürkçüydü, Nokta dergisi, 1986'da, Kuleli'de örgütlenen FETÖ yapılanmasını kapak yapmıştı.
28 Şubat "En Atatürkçü" iddiasındaydı, Cumhuriyet’in en büyük başarısı olan köy okullarını kapattırmışlardı.
***
Türkiye'de Atatürk heykellerine saldırma işini Ticaniler olarak bilinen tarikat başlattı.
1951'e kadar 9'u büst ve heykel, 1'i fotoğraf olmak üzere 15 saldırısı var Ticanilerin.
1943'te ilk kez soruşturmaya uğramış, 1949'da Meclis'te dinleyici bölümünde eylem yapmış bir grup bu yani zannedildiği gibi Demokrat Parti döneminde ortaya çıkmış değiller ama saldırılarını o dönem artırmışlar.
Ticcaniye Tarikatı aslında Cezayir kökenli, 1782'de kuruluyor.
Türkiye'ye geliş hikâyesi biraz garip, 1926'da Lübnan'dan Türkiye'ye gelen Medineli Abdülkadir isimli bir tarikat üyesi var ama tarikatın kuruluş hikâyesi 1930'larda Kemal Pilavlıoğlu'nun gördüğü bir rüyaya dayandırılıyor.
Pilavlıoğlu tarikatın Türkiye'deki örgütleyicisi ve lideri oluyor.
1952'de hapis cezası alan Pilavlıoğlu, cezasını çektikten sonra Bozcaada'ya gidiyor, ticarete atılıyor, vs.
Bu kısmı çok uzatmayacağım ama 1970'lerin başında Çanakkale’de açılan bir davada, müritlerinin ağır cinsel saldırı suçlamalarına maruz kalıyor, altı ay hapis yatıyor ve cezasını çektikten kısa bir süre sonra ölüyor.
Bu kısmı yazmamın sebebi şu, kimilerinin zannettiği gibi halk Atatürk'ün heykellerine saldırı falan düzenlemiyordu, düzenlenen tüm saldırılar bir tarikatın işi sadece.
***
Türkiye'de heykel tartışmaları asla sanat üzerinden değil hep siyaset üzerinden yapıldı, garip bir durum bu aslında.
Heykele o kadar uzağız ki neredeyse tüm hayat hikâyesini bildiğimiz Eda Taşpınar'ın en önemli özelliklerinden birini bilmiyoruz.
Prof. Dr. Kenan Yontuç adını hiç duydunuz mu?
Atatürk'ün isteği üzerine 10 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı'nda naaşından yüzünün maskını almakla görevlendirilen kişi Prof. Yontuç.
Prof. Yontuç'un bu görev sırasında bayıldığı her yerde yazan bir bilgi. Kimilerine göre Prof. Yontuç ayılıp işine devam ediyor, kimilerine göre mask alma işini Hıfzıssıhha Müdürü Dr. Nuri Hakkı Atansel tamamlıyor.
Fark etmez, 1928'de Atatürk'ün poz verdiği, genç Cumhuriyet'in genç heykeltıraşlarından biri o.
Eda Taşpınar'ın dedesi aynı zamanda; ama dedim ya, heykel ve sanatla ilgimiz çok sınırlı bizim.
***
Anadolu'nun heykel konusundaki zenginliğini başta Yunanlılar olmak üzere diğer medeniyetlere bağlayanlar var.
Selçuklu dönemine dair çok sayıda heykel var halen müzelerimizde.
Kaldı ki MÖ 1300'lerin sonunda Anadolu topraklarında bir heykel atölyesi bulmuştu arkeologlar.
Hadi popüler kültür ve bilmediğimiz tarihimiz üzerine bir başka güncel tartışmaya, maske meselesine de atıfta bulunayım.
Orhun Yazıtları kadar popüler ve içerdiği bilgiler fazla olmasa da bir de Yenisey Yazıtları vardır tarihimizde.
Güney Sibirya’ da oturan Türk boylarına, Yenisey Kırgızlarına ait mezarlıklara dair bilgiler içerir bu yazıtlar. Babalar kültürünü yansıtmak için ölenlerin mezarlıklarına yüzünün maskeleri konulurmuş.
***
Adres tarif ederken her yerde olan "Hükümet Konağı" ve "Atatürk Anıtı" tariflerinin kullanılmasına gelince.
Atatürk'ün hayatta olduğu dönemde tüm Türkiye'ye dikilen Atatürk heykeli sayısı 34.
1960-70 yılları arasında ve 12 Eylül döneminde çok fazla Atatürk heykeli dikilmiş.
Aylin Tekiner'in yazdığı "Atatürk Heykelleri-Kült, Estetik, Siyaset” kitabı aslında oldukça kapsamlı bir çalışma ve Türkiye'deki tartışmalara ışık tutacak nitelikte.
Yine de bu tartışmalarda insanı gülümseten şeyler olmuyor değil.
Mesela 2007'de Afyon Emirdağ'da yıpranan bir Atatürk heykeli, başı kıbleye gelecek şekilde gömülmüştü.
***
Atatürk heykellerine karşı olanların sadece tarikatlar olduğunu zannetme hatasına düşmemek gerek.
"Atatürk heykelleri artık birleştirici değil, müzelere kaldırılmalı" bir köşe yazısı okumuştum sosyalist bir gazetede.
Vietnam'daki Ho Amca'yı halen birleştirici bulup Atatürk'ü birleştirici bulmayan bir analizdi, garipti.
Oysa ana fikri "Irkçılığı kaldırmayacaksak ırkçıların heykellerini kaldırmanın bir anlamı yok" olan bir yazıydı, çok şaşırmıştım.
***
Sovyetler Birliği dağıldığı zaman Lenin'in heykelleri yıkıldı, Irak işgal edildiğinde Saddam'ın heykelleri devrildi,
Kölelik ve ırkçılık tartışmalarıyla beraber ABD'de bir sürü heykel kaldırıldı. Geçen ay da eski Başkan Roosevelt'in atının ayakları kısmındaki boyun eğmiş yerli halk kompizosyonu heykelin taşınmasına neden oldu.
Yani sistem yaşadıkça heykel yerinde duruyor, eskir ya da zarar görürse yerine yenisi geliyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kafasındaki Cumhuriyet ideali, sanat eserlerini, siyaset değil, sanatsal değerleri üzerinden tartışılabilen bir Türkiye yaratmaktı.
Bu hedeften geçtim, tarihimizi, bu ülkenin nasıl kurulduğunu layıkıyla anlatamamış sistemimiz.
An’lar...
1910, Mahmutpaşa: Caddeler, sokak adları, binalar değişir ama Mahmutpaşa kalabalığı asla değişmez.
1890, Yeldeğirmeni Karakolu: İstanbul’da asayişi sağlama görevi ancak 1800’lü yıllarda verildi polis teşkilatının öncüsü olan kurumlara. İlk karakolların çoğu ahşap binalardan yapıldı.
1934, Bebek: İnsanın altındaki arabanın markası ve fiyatı, gittiği mekânda ödediği hesapla değer bulmadığı yıllar. Çok uzak bir bebek yani.
Haftanın fotoğrafı
Sen kardan adam yapmaya devam et çocuk
Bu kare Ukrayna’da çekildi. Kardan adam yapan çocuk fotoğraflarından milyonlarca var dünyada, bu fotoğrafı özel kılan, arkadaki tahta tüfekli adamlar. Rusya işgaline hazırlık adı altında Kiev’de çok sık görülen bir manzara oldu tahta tüfekle şehir savaşı eğitimi yapmak. Dehşetle izlemek yerine, kardan adam yapan çocuk o yüzden çok kıymetli tüm dünya adına.