Fotoğrafını gördüğünüz bu tekne Hırvatistan’ın Korluca Adası’ndaki bir tersanede imal edildi.
Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 75’ini ödediği 13 milyon euro’luk, altı teknelik bir sipariş içerisinde yer alıyordu.
Ağustos 2015’te denize indi, Yunan Sahil Güvenlik Komutanlığı emri altında çalışmaya başladı.
Tanımadığımız bir devriye teknesi değil bu aslında. Youtube’da Mart 2020’de kara sularımızı ihlal ettikten sonra Sahil Güvenlik botumuzun kovaladığı Yunan teknesi.
Diğer yaptıklarının yanında en önemsiz ve zararsız eylemi kara sularımıza girmeye çalışmak olan, insanlığın batıran tekne o.
***
11 Temmuz 2020 günü, içinde 21 Suriyeli, 8 Kongolu, 3 Orta Afrikalı, 2 Filistinli, 1 Senegalli ve 1 Eritreli olmak üzere yaklaşık 40 mülteci taşıyan bir göçmen teknesi günün ilk ışıklarıyla birlikte Yunan kara sularına girdi, Midilli Adası’na doğru yaklaşmaya başladı. Yunan kara sularında yolculukları birinci saatin sonuna yaklaşırken, karşılarına sözünü ettiğim Yunan Sahil Güvenlik teknesi çıktı.
Teknedekiler
Sıla neler söylüyor bize, duyuyor musunuz?
"Öldürülmeseydim adımı hiç bilmeyecek, fotoğrafımı hiç görmeyecektiniz. 16 yaşında ailesinin baskısıyla nişanlanan bir çocuktum ben. Her şey yolunda gitseydi, en geç 20 yaşımda anne olacaktım. Evladımla birlikte büyüyecektim belki."
“Katilimin 10 ayrı sabıkası olduğunu konuştunuz dün. Oysa reşit olduğundan beri üç yılda 10 ayrı suç işleyen birinin 11. suçu işleyeceğini öngöremeyen cezalandırma sistemini konuşmanız lazım. Benim için geç ama başka kızlar için konuşun bunu mutlaka."
"16 yaşında hepimiz hata yaparız, ben de yaptım. Büyümek hatalardan ders çıkarmaktı aslında. Ben büyüyemedim, hatam büyütüldü. Büyütülen hatayı nikâhla düzeltmeye çalışmak başka hatalara neden oldu. Dün katilimle ilişkim ortaya çıktığında ailemden fiziki şiddet gördüğümü açıklamış bakanlık. Ailem elbet sever beni, onlar ne yaptılarsa beni korumak için yaptılar. Bir sürü kız çocuğu ailesi de
Türkiye’nin kaderini değiştirme iddiasıyla yapılan bir işin iletişiminin en az işin kendisi kadar önemli olduğu bir dünyada yaşıyoruz artık. Cumartesi akşamı buluşan liderlerin sofrasından gelen kare iletişim ayağında özen sorunu olduğunu gösteriyor:
Cumartesi günü Süper Lig’de saat 16.00’da Fenerbahçe, 19.00’da Galatasaray sahaya çıktı. Birinci Lig’de de Adanaspor, Kocaelispor, Denizlispor, Ankaragücü, Boluspor gibi taraftarı olan takımların maçları vardı. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın maçı olduğu gün kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışmak birinci yanlış.
Cumartesi günü saat 19.30’da başlayan yemek yaklaşık 5.5 saat sürdü. O saatte gazeteler çoktan basılmaya başlanmıştı. Cumartesi akşamları haber kanallarının en az seyirci bulduğu ve insanların da ev dışında en fazla zaman geçirdiği akşamdır. Sabah kahvaltıda buluşmak, gece yarısından sonra biten bir akşam yemeğinden çok daha etkili olurdu. Yani ikinci yanlış yemeğin başlangıç ve bitiş saati.
Yemeğe dair fotoğrafta dikkat çeken iki nokta
Âşık olmak için 1.5 saniye yeterli diyor bilim.
New York'taki Syracuse Üniversitesi, beyin-aşk ilişkisine dair tüm çalışmaları toplayarak vardı bu sonuca.
Aynı araştırmada aşkın insan beyninde 12 alanı etkilediği ortaya çıktı.
Beyni karıştıran, bölgeleri alarma geçirenlerin kim olduğunu da buldu bilim.
Beynimizin ventral tegmental adı verilen ön tavan bölgesindeki A10 hücreleri, aktif hale gelip, beynin diğer bölgelerine dopamin iletmeye başlıyor, aşkı böyle hissediyoruz.
Dopaminler bizi mutlu eden aktiviteleri hatırlamakla görevli hipokampus, dikkatimizin ve ilgimizin odaklanmasını sağlayan prefrontal korteks ile zevk veren ya da itici bulduğumuz aktiviteleri ayırıp, bağımlılıktan sorumlu nucleus accumbens bölgelerini etkiliyor önce.
İlk harekete geçen ventral tegmental bölge fazla bilimsel oldu, beynin ödül bölgesinde başlıyor aslında aşk.
Son yıllarda "Aşk bir hormon salınımı 2-3 ay sonra bitiyor" diyen cümleler çok kuruldu, mutlaka duymuşsunuzdur.
Kathimerini, Yunanistan'ın görece ciddi gazetelerinden biridir.
Çarşamba günü Yunan Dışişleri ve Savunma bakanlıklarının Türk SİHA'larına karşı çalışma yaptığını yazdı.
Buna göre, Savunma Bakanlığı aidiyeti belli olmayan adacıklar üzerinde uçan Türk SİHA'larına karşı askeri önlemler, Dışişleri Bakanlığı da Türk SİHA'larının üretiminin ve ihracatının engellenmesi dosyası hakkında çalışıyormuş.
Askeri kısım çok ciddiye alınacak mesele değil, ancak diplomasi ayağı sıkıntı yaratabilir.
Yunanistan’ın tek başına bir ağırlığı yok ama bulabileceği destekçileri var.
Ermeni yanlısı 27 Senato üyesi altı ay önce ABD Dışişleri Bakanı'na Türk SİHA'larının üretimi ve satışıyla ilgili kısıtlama isteğiyle mektup yazmıştı.
Fransa'nın çok geride kaldığı SİHA alanında, bazı parçaların ithal edildiği Almanya'da koalisyon dengeleri nedeniyle hükümetin nasıl bir tutum alacağını dikkatle izlemek lazım.
Sadece Türk SİHA'larını kapsayan bir ihracat yasağı getirilemez ama ihracatta sorunlar çıkarılabilir.
Geçen sene bir avukat hanımefendi, kendisini bekar bir doktor olarak tanıtan, evli bir müzisyene 300 bin lira kaptırmış, konu yargıya taşınmıştı.
Dolandırıcı "Anneme, kardeşime ilaç alacağım" yalanıyla almıştı genç hanımefendinin paralarını.
Sakarya'da 50 yaşında bir hanımefendi, evlilik hayali kurduğu adamın tuzağına düşüp 170 bin lira kredi çektikten sonra dolandırıldığını anladı.
Türkiye'de de dünyada da kadınlar aşık olduğu zaman dolandırılıyor.
Erkeklerde, durum bunun tam tersi...
Bir başka kadın bedeni, bir başka macera arayışı yüzünden dolandırılıyor erkekler.
Google hafızasında, internet üzerinden, eski Sovyet cumhuriyetlerinden açılmış profillere pasaport ücreti, uçak bileti parası adı altında para kaptırmış bir sürü adamın hikayesi var. Erkeklerin kadın bedeni açlığından istifade etmek için bilgisayara da gerek yok.
Hatırlayın Bulgaristan'dan gelen cevapsız aramalar vardı, çağrıya geri dönenler mutlak bir kadınla konuşuyorlardı. 2011'in parasıyla 30 bin lira kaptırıp, bir de Edirne'de sınırda sevgiliyi bekleyenler olmuştu.
2022 yılında, Kurtuluş Savaşı’nda ilk adımın atıldığı Samsun'da, kendi tarihimizi öğretemediğimiz iki kuzen, Atatürk heykeline saldırınca ayağa kalktık hep birlikte.
1982 yılında, yine Samsun'da, Darbe lideri Kenan Evren, Atatürk'ün olduğu ilk adım anıtını depoya kaldırtmıştı.
Atatürk'ün etrafındaki kız ve erkek öğrencileri muzır bulmuştu darbe lideri.
Bir askerin emriyle depoya kaldırılan ve uzun yıllar orada duran heykel, bir başka askerin emriyle yerine kondu.
Heykelin yerine konması emrini veren kişi Samsun Garnizon Komutanı Doğu Silahçıoğlu'ydu.
İsmi tanıdık geldi değil mi, haklısınız.
Silahçıoğlu Samsun'dan önce İstanbul'da 2. Zırhlı Tugay Komutanı olarak görev yaparken de 1996'da Sultanbeyli'ye askeri üniformalı bir Atatürk heykeli diktirmişti.
Silahçıoğlu'nun diktiği, altında
DAEŞ'in Haseke'deki cezaevi isyanının ardından PKK'nın Suriye kolu, stratejisini iki noktaya dayandırdı.
Birinci adımları "DAEŞ yeniden diriliyor" fikrini tüm Batı başkentlerine yayıp, pozisyonlarını güçlendirme çabası oldu.
Bu sayede ABD ve Rusya'dan gelen "Bağımsız devlet fikrini unutun" mesajlarını bertaraf edeceklerini düşündüler.
İkinci adım olarak da Türkiye'nin Suriye'deki varlığını zora sokmak için "DAEŞ saldırısı Türkiye'de planlandı", "Saldırganlar Türkiye'nin kontrolündeki bölgeden geldiler" propagandasına başladılar.
Tam ellerini ovuşturarak, sonuç bekledikleri sırada
Türk Hava Kuvvetleri Suriye'deki hedefleri vurdu.
Operasyonun ardından PKK'nın Suriye kolu ilk kez ABD'yi eleştiren açıklamalar yaptı.
"Suriye Demokratik Güçleri Medya Merkezi" yaptığı açıklamada "Küresel koalisyon Türkiye'ye hava sahasını açtı" açıklamasını yaptı. Bu yeterli gelmemiş olacak ki ardından ABD'lilerin yanında fotoğraf çektirmekten çok hoşlandığı Mazlum Abdi, sosyal medya hesabından Türkiye'nin operasyonuna dair "Sorumluluğun büyük bir kısmı