Kusursuz fırtınaya doğru Milliyet

3 Mart 2025

- Bugün Donald Trump’ın ABD Başkanı olarak görevdeki 41’inci günü. Bu geçen 41 gün gösterdi ki kusursuz bir fırtına için gün sayıyoruz. Fırtınadan kastım sadece Trump’ın sıra dışı başkanlık performansı değil. Daha kötü olan Trump’ın Avrupa’daki aşırı sağı güçlendirerek, kendi politikasını merkez politika haline getirme çabası. Şubat ayı başında Madrid’de toplanan Avrupa’nın aşırı sağ partileri Trump’tan esinlenerek “Avrupa’yı yeniden büyük yapmak” sloganını benimsediler bile.

Çılgınlık Avrupa’ya hemen sıçradı, Yunanistan’ın aşırı sağ partilerinden Greek Solution’ın Başkanı Velopoulos, Elon Musk’ı Yunan ve Avrupa parlamentolarında konuşma yapmaya davet etti. Çok net belli oldu, gelecek 10 yıl aşırı sağın daha da yükseldiği bir döneme tanıklık edeceğiz.

- Amsterdam Üniversitesi’nden Petter Törnberg ve Amsterdam Free University’den Juliana Chueri’nin ortaklaşa yürüttüğü çalışma, dezenformasyonun radikal sağın stratejisinin

Yazının Devamı

Oval Ofis’ten Sivas Kongresi’ne…

2 Mart 2025

Dünyada, bir halkı temsil eden insana karşı hakaret cümlelerinin kurulduğu tek yer Oval Ofis, hakarete maruz tek kişinin Ukrayna Devlet Başkanı olduğunu mu düşünüyorsunuz? 

Eğer böyleyse fena halde yanılıyorsunuz demektir. 

Ocak 1919’da Paris’te Fransa Başbakanı Clemenceau, Osmanlı Devleti’ni temsilen konferansa katılan Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın yüzüne baka baka Türkler için “Barbar halk” ifadesini kullanmış ve utanç verici başka cümleler de kurabilmişti. Türklerin Anadolu’dan kovulmasına karar verilen o toplantıda Damat Ferit Paşa gereğini yapamamış, ulusal onuru koruyamamıştı. 

Araba kaportasına çıkartma yapıştırmanın ya da koluna Mustafa Kemal Atatürk’ün adını yazdırmanın Atatürkçü olmaya yeteceğini zannedenlerin okuma zahmetine katlanmadığı Nutuk’tan bir bölümü alıyorum buraya: “Mösyö Clemenceau’nun, siz Sadrazam Hazretleri’nin yüksek şahsiyetlerine olan ayrıntılı cevabını, ben âcizleri son günlerde okuyunca İstanbul’a nasıl acı ve

Yazının Devamı

Sahne de bizim gelecek de

28 Şubat 2025

Siz hiç Belfast’a gittiniz mi? 

Ben gittim, dünyaya örnek gösterilen çözümün ne olduğunu yerinde gördüm. 

Belfast’ta bağımsızlık yanlısı Katolikler ile İngiltere’ye bağlı Protestanlar tam 4 asır boyunca ayrı mahallelerde oturdular. 

Çocukları asırlarca ayrı okullara gitti, çözümden sonra karma okula gidenlerin oranı bugün yüzde 9. 

Hadi bir okulun, bir sınıfın kapısından içeri girelim, biz okullarımızı hiç ayırmadık, mahallelerimizi de... 

Terörün geçen 41 yılda başaramadığını anlatmak için eksik kalıyor bu örnek. 

Ocak 2008’de, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği bir operasyonu yerinde izledim, Gazze’den çıkıp Kudüs’e geçtim. 

Akşam saatlerinde önce şehri siren sesleri kapladı, ardından bir Tevrat okuluna saldırı düzenlendiği haberi geldi. 

Yazının Devamı

Makyavel’i utandırmak…

26 Şubat 2025

Berlin’in Ankara ile ilişkilerinde en sık kullandığı söz hukukun üstünlüğü sözüdür değil mi? 

Almanya’nın müstakbel Başbakanı Merz, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında Netanyahu’nun tutuklanmadan Almanya’yı ziyaret edebilmesinin yollarını ve araçlarını bulacağına söz verdiğini söyledi. 

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararı ortadayken, hukuk dışı yollara sapacağının sözünü veren Almanya’nın müstakbel Başbakanı, sonra kalkıp Türkiye’ye hukukun üstünlüğü ilkesini mi hatırlatacak? 

Yaşadığımız dünya “Amaca giden her yol mübah” anlayışının hâkim olduğu, ahlakın dışlandığı bir dünya. 

Almanya elbette tek örnek değil. 

İngiltere, para ödeyerek ülkesine sığınanları Ruanda’ya yollamaya çalışmadı mı, El Salvador, parası karşılığında ABD’deki mahkumları kendi hapishanelerinde barındırma teklifinde bulunmadı mı? 

Daha beteri Trump, faizin de faizini alan tefeci gibi Ukrayna’ya 500 milyar dolar borç çıkartıp, &u

Yazının Devamı

Bir kapak, iki bakış açısı…

23 Şubat 2025

Fransa’nın haftalık dergisi Le Point bu hafta Yeni Dünya Düzeni başlıklı özel bir sayıyı piyasaya sürdü. 

Kapakta ABD Başkanı Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafları yer aldı. 

Birbirine girmeden duramayan halimiz bu kapakta da kendini gösterdi. 

Kimileri “Erdoğan’ı en üst sıraya koydular” derken kimileri “Erdoğan en arka sırada” diye itiraz etti. 

Sonuç klasik Türkiye manzarası, kimse birbirini dinlemedi, anlamaya çalışmadı, herkes ağzına geleni söyledi. 

Oysa ilk yapmamız gereken şey bu kapakta olmanın övgü mü, yergi mi, hak teslimi mi, haksızlık mı olduğunu konuşmak olmalıydı. 

***

Yazının Devamı

Dünyanın sol vicdan ihtiyacı...

21 Şubat 2025

Dünden beri bilimin güç karşısında girdiği utanç verici pozisyonu gösteren bir çalışmayı okuyorum. 

Bu utanç verici çalışmanın altında Yale Üniversitesi profesörü Edial Pinker’in imzası var. 

Pinker sıradan biri değil, Yale Üniversitesi’nin Strateji Dekan Yardımcısı, acayip de bir özgeçmişi var. 

Columbia Üniversitesi’nde matematik lisans eğitimi almış ardından MIT’de Operasyon Araştırmaları hakkında yüksek lisans ve doktora yapmış. 

Etkileyici bir özgeçmişe sahip olmak insanı daha vicdanlı ve ahlaklı yapmaya yetmiyor hatta dini inancı gereği bilimi eğip bükmeyi de engellemiyor. 

***

Profesör Pinker, 7 Ekim 2023 ile 7 Haziran 2024 tarihleri arasında New York Times gazetesinde yayımlanan içinde İsrail ve Gazze kelimeleri geçen 1561 makaleyi incelemiş. 

Yazının Devamı

Chaplin, Churchill, acıların çocuğu…

19 Şubat 2025

“Charlie Chaplin’in Winston Churchill’e dönüşmüş hali” diye başlık atmıştım 13 Mart 2022’de. 

Ukrayna Devlet Başkanı’nın komedyen geçmişiyle dalga geçenler, Kiev’i terk etmeyen bir lider bulmuşlardı karşılarında. 

O yazının üzerinden 3 yıla yakın bir zaman geçti ve Zelenskiy, Churchill portresinden, 1980’lerin arabesk fırtınasının sembolü acıların çocuğuna dönüştü. 

Bu inanılmaz değişim sadece Biden ve Trump’ın tercih farklılıklarından kaynaklanmıyor. 

Zelenskiy elindeki kartın değerlerini doğru okuyamadı, tek başına dünya jeopolitiğini değiştirebileceğini sandı, ABD’nin şişirdiği özgüveni yüzünden sırtını dostlarına döndüğü zamanlar da oldu. 

***

Önce tutarlı olmaktan başlayalım: 

Yazının Devamı

Ulusal medya kuruluşları yok olurken Milliyet...

17 Şubat 2025

- Youtube geçen hafta 20. yaşını kutladı. Geçen 20 yıl dünyayı değiştirmedi ama televizyon izleme alışkanlıklarını bir miktar değiştirdi. İnsanlar sevdikleri televizyon dizileri ve programları bu platform üzerinden seyretmeye başladılar. 15 yıl kadar önce Türk televizyonları da dahil olmak üzere dünya medyası büyük bir hata yaptı ve ekranda yayımlanan dizi, haber, program, ne varsa hepsini bu platforma yüklemeye başladı. Hal böyle olunca da seyirci ve reklamın bir kısmı bu platforma kaydı. Şimdi tüm dünyada bir uyanış başladı. Televizyonlar artık ürettikleri içeriğin tamamını Youtube’da paylaşmıyor ve bu sayede seyirci ve bütçelerini kaptırmıyorlar. Bu yanlıştan dönüş süreci Türkiye’de de başladı. Bölüm başına on milyonlarca lira ödediğiniz dizileri, programları, yıllık maliyeti milyonlarca dolar olan haber içeriklerini sonuna kadar paylaşmak demek kendi ayağınıza ateş etmek demek.

- Bilgiç sesleri ve dijitalleşme çağında başka türlüsü mümkün değil diyenleri duyar gibiyim. Kazın ayağı

Yazının Devamı