12 dalda Oscar’a aday olan The King’s Speech(Zoraki Kral), kekemeliği yüzünden bir türlü konuşamayan Kral 6. George’un Adof Hitler hayranlığını gözler önüne seriyor…
‘Korkularımız hayatımızın önündeki en büyük engellerden biridir. Onu yenmeden hiçbir zaman başarılı olamayız.”
The King’s Speech- Zoraki Kral
Babası 5.George'un ölümünün ardından ve ağabeyi Edward'ın (Guy Pearce) Amerikalı bir kadınla olan aşkı yüzünden tahttan feragat etmesi üzerine, Albert (Colin Firth) krallık görevini devralmak zorunda kalır. Ancak, Kral Albert çocukluğundan beri alay konusu olduğu kekemeliği yüzünden büyük bir stres yaşamaktadır. Eşi Elizabeth (Helena Bonham Carter) birkaç başarısız denemeden sonra kocasını tedavi etmesi için Avustralyalı terapist Lionel Logue (Geoffrey Rush) ile anlaşır. Logue, kendine has yöntemleriyle kralı iyileştirmeye çalışır…
Kral 6.George’un Hitler hayranlığı
Komedi macera filmi 'The Green Hornet-Yeşil Yaban Arısı' sinemaseverleri koltuklarından zıplatan 3D görüntüleri ve Iron Man serisini anımsatan hikâyesiyle dünyayı kurtarmaya Amerika'dan başlıyor
'Kötülerle savaşmak için ya çok özel güçlere ya da yeterince paraya sahip olmalısınız"
The Green Hornet- Yeşil Yaban Arısı
Los Angeles'ın en seçkin ve saygın medya patronu James Reid(Tom Wilkinson) gizemli bir şekilde ölünce yerine oğlu Britt Reid(Seth Rogen) geçer. Artık Britt'in elinde muazzam bir medya imparatorluğu vardır. Ancak, o hayatında ilk kez anlamlı bir şey yapmaya karar vererek babasının en yetenekli çalışanı Kato(Jay Chou) ile suçlularla savaşmak için harekete geçer. Kato, tüm becerisini kullanarak silah teknolojisinde son noktayı temsil eden, ateş gücünde de beygir gücünde de rakipsiz, yok edilemez bir otomobil olan Siyah İnci'yi inşa eder. Siyah İnci, Kato ve Britt(Yeşil Yaban Arısı) Los Angeles'ın yeraltı dünyasını kendilerine hedef seçerek onlarla savaşmaya başlar...
Superman ve Spiderman fakirdi!
Doğaüstü gerilim filmi 'The Rite-Ayin' insanların şeytana mı yoksa tanrıya mı olan inançlarının daha güçlü olduğunu sorgulayarak, artık bir seçim yapmalarını istiyor…
‘Hayattaki en büyük sınav inançtır. Eğer şeytana inanıyorsan şeytanla, tanrıya inanıyorsan tanrıyla beraber yaşarsın.’
The Rite- Ayin
Şeytan çıkarma ayinlerini incelemesi için Vatikan'a gönderilen ilahiyat fakültesi öğrencisi Michael Kovak (Colin O'Donoghue) bu olaylara şüpheyle bakmakta ve ele geçirilme vakalarının ardında iblislerin değil, psikiyatrik öğelerin olduğuna inanmaktadır.
Ancak yaptığı binlerce şeytan çıkarma ayiniyle tanınan Peder Lucas'ın(Anthony Hopkins) yanına gönderildiğinde, Michael bildiği doğrular hakkında şüphe duymaya başlar…
İnsanların içine şeytan girer mi?
Kasları Batman kostümünden fırlayan Christian Bale'in son filmi 'The Fighter-Dövüşçü' uyuşturucu müptelası olup, günden güne eriyen eski boksör ve kardeşinin dramını çarpıcı bir şekilde anlatıyor
'Hayatınızı dibe vurmadan yaşarsanız en tepeye çıkmayı hayal bile edemezsiniz."
The Fighter-Dövüşçü
Dicky Ecklund(Christian Bale) Amerika'nın efsane boksörlerinden Sugar Ray'i nakavt ederek büyük bir ün kazanır. Yeteneğini kullanan Dicky yükselmeye başlarken uyuşturucuyla tanışır ve daha yolun başındayken her şeyini kaybeder. Artık Dicky'nin tek bir amacı vardır, boks hakkında bildiği her şeyi kardeşi Micky Ward'a (Mark Wahlberg) öğretmek. Micky ağabeyinden öğrendiklerini uygulayarak iyi bir boksör olur ancak zamanla işler kötüye gitmeye başlar...
Yumruksuz boks filmi olur mu?
Türk sinemasının yeni yıldızı Belçim Bilgin Erdoğan ve yakışıklı Mehmet Günsür'ün başrollerini paylaştığı 'Aşk Tesadüfleri Sever' filmi hayatlarında bir kerecik bile olsa âşık olanlara adanmış
'Dünyanın en güzel duygusu aşktır. Ve güzel olan her şey de büyük emek ister.'
Aşk Tesadüfleri Sever
Ankara'da bir eylül sabahı iki araba çarpışır. İki arabada da iki hamile bayan vardır. İki bebek aynı gün dünyaya gelir. Birinin adı Özgür diğerinin adı da Deniz. Bundan sonra yolları çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca Ankara'da bir kaç kez daha kesişir. Bu kesişmelerde ikisinin de hayatlarında büyük değişiklikler olur. Ancak, hiçbir zaman bir araya gelemezler. Aradan 25 yıl geçer ve ikisi İstanbul'da bir araya gelir...
Türk sinemasının yeni yıldızı
Oscar ödüllü yönetmen James Cameron'ın yapımcılığını üstlendiği, 3 boyutlu sualtı filmi Sanctum, nefes kesen görüntüleriyle izleyenleri maceradan maceraya sürüklüyor
Dünyanın en güzel ve ulaşılması en güç mağara sistemlerinde keşif gezisi yapan bir sualtı mağara ekibi tropik fırtınaya yakalanır. Fırtınadan kaçmaya çalışan ekip, yeraltı mağaralarının derinliklerine sürüklenerek azgın sularla ve ölümcül yeraltı şekilleriyle boğuşur. Artık ekibin tek bir amacı vardır: Bir çıkış yolu bulmak...
Gerçek bir hikâyeden alındı
Yapımcı ve ünlü mağaracı Andrew Wight, 1988 yılında Avustralya'daki Nullarbor ovasının altındaki ücra bir mağara sistemine keşif gezisi düzenledi. Keşif esnasında birden patlayan fırtına mağara girişinin çökmesine ve 15 kişinin yeraltında kapana kısılmasına neden oldu. Bu tecrübe Wight'ta kalıcı bir iz bıraktı ve iş arkadaşı James Cameron'la bir araya geldiğinde hayatını değiştiren olaydan esinlenen bir film yapmaya karar verdi.
Queensland'daki Gold Coast açıklarında, Güney Avustralya mağaralarında gerçek mekânlarda ve Village Roadshow Stüdyoları'nda çekilen Sanctum, Avatar'ı çekmek için geliştirilen üç boyutlu görüntü tekniklerini kullandı. Zor koşullar altında
2000'li yıllara damgasını vuran 'Matrix' hâlâ hafızalardaki yerini korurken dijital bir bilgisayar oyununun içinde geçen bilim-kurgu filmi 'Tron: Legacy' bakalım sinemaseverleri tatmin edecek mi?
TRON: Legacy(Tron Efsanesi)
1982 yapımı filmde Encom adlı yazılım şirketinde çalışan Kevin Flynn'ın( Jeff Bridges) haksız bir şekilde işten çıkarılması efsanenin başlangıcıydı. Flynn şirkete karşı delil olarak kullanabilmek için ana sisteme gizlice bağlanıyor ve sistemin yapay zekâsı tarafından oyuna hapsoluyordu. İlk filmde Kevin Flynn'ın içine düştüğü durumdan kurtulma çabaları anlatılırken bu kez Tron Legacy'de baba-oğul mücadele veriyor.
Walt Disney tarafından çekilen filmin devamı, Flynn'ın teknoloji meraklısı 27 yaşındaki oğlunun babasının kaybolmasını araştırması ile başlıyor. 25 yıl önce birden bire ortadan kaybolan babasının öldüğünü ya da sıcak bir ülkede yaşadığını düşünen Sam Flynn (Garrett Hedlund) filmde babası ile aynı kaderi paylaşıyor. Babasının yıllardır kullanmadığı bürosundan bir mesaj alan Sam de Tron hakkında bilgi toplamaya çalışırken kendisini biranda bilgisayar oyununun içinde buluyor.
Demode olmuş bir fikir
Türkün gücünü çektiği porno filmlerle tüm dünyaya gösteren Şahin K, genç yaşlı fark etmeden en iyi bildiği işini yapmaya devam ediyor…
Günah Keçisi
Almanya’da porno filmlerde çalışan Şahin K, artık bu mesleği yapmamaya karar vererek soluğu Türkiye’de alır. Bodrum’da bir sahil kasabasına yerleşen Şahin K, ticarete atılır. Ancak, geçmişi bir gölge gibi onu takip eder. Namusuyla para kazanmaya çalışırken, kasaba halkının porno film oyuncusu olduğunu öğrenmesiyle, kurmaya çalıştığı yeni hayatı alt-üst olur…
Şahin K tam bir fenomenGünah Keçisi basit bir hikâye etrafında dönen ama sinemaseverlerin ilgiyle izleyeceği bir komedi. Performansıyla izleyenleri kahkahaya boğan Şahin K, başlı başına bir fenomen. Senaryodaki replikleri ezberlememiş adeta yalayıp, yutmuş. (Belki de oynadığı porno filmlerinin etkisi vardır.) Nuri Alço veTecavüzcü Coşkun ‘Günah Keçisi’nde konuk oyuncu olarak yer alıyor. Ancak, filmin tanıtımlarında sanki üçü de başrol oynuyormuş gibi algılanıyor. (Ne Coşkun tecavüz ediyor, ne de Nuri Alço genç kızların gazozuna ilaç atıyor!) Açık bir film ümidiyle ‘Günah Keçisi’ne gidenler hayal kırıklığına uğrayabilir. Çünkü filmde oynayan tüm kadınlar giyinik. (Hatta porno filmde