Osman Gençer

Pazar günü yazdığım “Türkiye toptan işgal altında” başlıklı yazıma, pek çok yerden tepki aldım. 

Tepki derken, destek anlamında söylüyorum, yoksa olumsuz değil. 

Özellikle de Konak’ta ve Foça’da yaşayanlardan.. 

Çünkü bu ilçelerde, benim belirttiğim işgallerin bir bölümüne karşı ciddi mücadele verilmeye başlandı. 

★★★ 

Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu ile Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı, yani CHP’li iki kadın başkan, özellikle kaldırım işgallerine yönelik bir düzenlemeye giriştiler. 

Kaldırımları çeşitli ürünlerle kapatarak yayaların geçişlerini engelleyen, düzene ve mesafe kurallarına uymayan esnafı disiplin altına almaya çalışıyorlar. 

Biliyorum ki, kuralsızlığa alışık olan esnaf, şimdi başkanlara karşı direnç gösteriyor, çeşitli mazeretler üretiyor ve geri çekilmek istemiyor. 

Yanlış anlamayın.

İşgal derken Suriyelilerin, Afganların, Arapların ya da diğer yabancıların işgalinden söz etmiyorum.

Onlar ayrı olaylar..

Benim burada bahsettiğim işgal bambaşka..

★★★

Kaldırımlarımız işgal altında..

Sahillerimiz işgal altında..

Yollarımız işgal altında..

Avusturya maçında attığı golden sonra “bozkurt” işareti yaparak tartışmalara yol açan milli futbolcumuz Merih Demiral, acaba ne yapmak istedi?

Masumane, anlık ve içten gelen bir harekette mi bulundu, yoksa siyasi bir mesaj mı vermeye çalıştı?

★★★

UEFA hiç düşünmeden ikinci şıkkı belirledi ve Almanya ile Avusturya’nın baskısıyla politik bir karar alıp, alelacele Merih’e 2 maç ceza kesti.

Aynı UEFA, başka futbolcuların benzer davranışlarına para cezası vermekle yetinirken, turnuvanın ortasında bizim futbolcumuza maç

cezasını uygun gördü. Bu karar tamamen iki yüzlülüktür, tamamen hukuksuzluktur.

UEFA’nın, Avrupa’nın Türkiye’ye olumsuz bakış açısının yansımalarından biridir.

★★★

Bana göre İzmir’in gelmiş geçmiş en başarılı, en efsanevi büyükşehir belediye başkanı, açık ara, uzak ara Aziz Kocaoğlu’dur.

Çünkü, görevde kaldığı 15 yılda kente kazandırdıkları ortadadır.

Büyük projeleri tamamen belediye bütçesiyle gerçekleştirdiği gibi, kimseye 1 lira bile borçlu kalmamıştır.

*

Kocaoğlu, geçtiğimiz gün kendisine yöneltilen bir soru üzerine şöyle bir açıklama yaptı:

Belediye başkanları için bütçe yönetmek önemlidir. Hayali projeler peşinde koşmayacaksın. Paran yoksa yapmayacaksın. İşletmeyi sürdüreceksin, halkın menfaatlerine öncelik vereceksin.

*

Kocaoğlu bunları neden söylüyor?

Dünyamızda iklim krizi kendini her geçen gün gösterİyor.

Sıcaklık artışı, yağış rejimlerinin değişmesi, kuraklık, orman yangınları, buzulların erimesi gibi yaşanmakta olan pek çok sıradışı olay, iklim değişikliğinin “kriz” seviyesine geçtiğinin ciddi işaretlerini veriyor.

★★★

Peki, kritik eşiği nasıl geçtik, kriz seviyesine neden geldik?

Nedeni çok belli.

Doğrudan bizler, yani insanlar yüzünden bu duruma ulaştık.

Kontrolsüz insan faaliyetleri sonucunda dünyamız kritik eşiği de geçti ne yazık ki..

★★★

Toplumumuzda pek çok sıkıntı, pek çok problem mevcut, hepsini biliyoruz.

Ama, göz ardı edilen bir sorunumuz daha var ki, onu da aslında en az diğerleri kadar önemsememiz ve çözüm bulmamız gerekiyor.

Bu problemimizin adı, “ne eğitimde ne istihdamda” olan gençlerimizdir.

Şu anda ülkemizin en önemli eksilerinden biri budur.

Ülkemiz genç nüfusuyla övünürken, diğer taraftan bu genç insan kaynağından doğru şekilde faydalanamıyor ve onlarla ilgilenmiyor.

***

Durumun ciddiyetini fark eden Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), memnuniyetle gördüm ki, konuyla ilgili geniş çaplı bir çalışmaya girişti.

“Ne Eğitimde Ne İstihdamda” kavramı, kısaca “NEET” olarak tanımlanıyor.

Uzmanlara göre, çocuklar somut düşünebildikleri için depremin nasıl gerçekleştiğini zihinlerinde işleyemiyorlar.

Deprem zihinlerinde belirsiz bir kavram olarak duruyor.

Ancak, belirsiz kavramlar çocukları ürkütüyor ve kaygılarını arttırıyor.

Kaygı düzeyi artan çocuklar ise, yoğun endişe, güvensizlik ve korku hissediyorlar.

O nedenle, depremle ilgili çocuğa yapılacak açıklama, çocuğun yaşına ve gelişimsel seviyesine uygun olmalı..

★★★

İşte, bizim İZMO tam da burada devreye giriyor.

Kimdir, nedir bu İZMO diye soranlara, hemen izah edeyim.

Belki biliyorsunuzdur ya da duymuşsunuzdur.

Türk doğal taş sektörü artık dünyanın üçüncü büyük ihracatçısı konumunda yer alıyor.

Bugün Kabe’den Beyaz Saray’a, dünyanın en önemli havalimanlarından Hollywood yıldızlarının malikanelerine, en değerli ve prestijli yapılardan özel kuruluşların yapılarına kadar her yerde Türk doğal taşı kullanılıyor.

Türk doğal taş sektörünün 2000 yılında 187 milyon dolar olan ihracat hacmi, 2023 yılı sonunda 1 milyar 936 milyon dolara ulaştı.

Bu çok büyük bir sıçrama..

Yani, sektörün ihracat hacmi 23 yılda 10 kat arttı.

★★★

Bu artışlar içinde en dikkat çekici gelişme ise,  Çin ile yaşanan ilişkimiz oldu.