CHP’de yıllarca konuşulacak bir il kongresine tanık olduk. Kongrenin başından sonuna kadar salondaydım. Yaklaşık 20 saat mesai harcadığımı söyleyebilirim. Gelişmeleri bizzat yerinde gözlemledim.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sürecin en başından bu yana uzlaşı adayı olarak Deniz Yücel’i işaret etti. Bu duruma bazı karşı çıkışlar olsa da, gelinen son noktada isim üzerinde uzlaşı sağlandı.
Ancak, ekipler arasında liste üzerinde uzlaşı bir türlü sağlanmadı. Hatta bu anlaşmazlık, seçimin geç saatlerde başlamasına neden oldu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, Yücel’e listesini görmek istediğini söylemesi ve aldığı “Kongre salonunda görürsünüz” şeklindeki yanıt bence aslında her şeyi özetliyor.
Yücel, süreçte CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan ve ona yakın ilçe başkanlarıyla yürümeyi tercih etti. Bu tercihin sonucunda da uzlaşı değil, ayrışma çıktığını net olarak ifade edebilirim.
İstanbul gibi CHP açısından iç mücadelenin yoğun olduğu ilde hem il başkanı hem de liste üzerinde mutabakat sağlanması dikkatimi çekti. İstanbul’da bile bu ‘uzlaşı’ bir şekilde sağlanırken İzmir’de sağlanamaması herkesin şapkasını önüne koymasını gerektiriyor. Bu arada, ilçe başkanları arasında da kongreye dönük derin görüş ayrılığı olduğunu belirtmeden geçemeyiz.
CHP İzmir’deki sancılı sürecin Mart ayı sonunda yapılacak olan kurultaya kadar devam etmesini öngörüyorum. Kurultaydan sonra ise ne olacağıyla ilgili bir şey söylemek zor. Ancak hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Dikkatimi çekenler!
Bu arada, kongrede dikkatimi çeken noktalar oldu. Örneğin; Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, kongre bitene kadar salonda durdu. Kongre öncesi, “Tüm ilçe başkanları kurultay listesine yazılacak” şeklinde bir temenni kararı alındı. Güzelbahçe, Çeşme ve Selçuk ilçe başkanları, bu konuda fedakârlık yaptı. Yerlerine belediye başkanları, kurultay delegesi oldu. Soyer ve Özkan, kongreyi salondan izlemeyi tercih etti. Hatta Özkan, partililer arasında yaşanan gerilime bizzat müdahale etti.
