2 takım açısından da sezon öncesi eksikliklerini görmek açısından önemli bir maçtı. 2 takımın da eksikleri var..Beşiktaş halen Gomez ' in yerine kimi alabileceğini araya dursun burda Cenk Tosun'u oynatmaktan başka çaresi yok..
Cenk'in de belki bitiricilik değil ama pozisyona girmek ve sokmak konusunda eksiklikleri var. Galatasaray ve Riekerink aslında fazla bozmadığı kadro da Denayer ' in de yokluğuna rağmen Carrole ' u kanatta ideal bir oyuncu haline getirdi. Oyuna topu sokuşunda artık istisnasız gözleri her noktayı görüyor.
Galatasaray güçlü bir bölge savunması yapıyor. Birbirlerine yakınlar ve en önemlisi ayakları hep çalışıyor. Bu yüzden pasları çok bozdular. Atılan toplarda öne çıkan oyuncular olarak Bruma ve Podolski hep arayışta. Bu da Beşiktaş ' ı çok zor durumlara soktu zaman zaman...
Bu maçta hep Galatasaray'ın kaptığı toplarla Beşiktaş'ı hazırlıksız yakalamasını izledik durduk... Beşiktaş 'ın eski maçlarında oldugu gibi ortasaha ile forvet arasında topları olumlu kullanamasının sonucuydu bu...
Fenerbahçe için Monaco gerçekten zor bir eşleşme idi. Geçen senelerde ligde ve Avrupa kupalarında yaşadıkları düşünülünce Fenerbahçe 'nin bu sonuçlardan Monaco ya karşı nasıl bir ofansif kurgu koyacağı gerçekten belirsizdi.
Öncelikle Orta sahaya Salih ile başlamak o bölgedeki dinamizmi gerçekten arttırdı.Çünkü Eski Fenerbahçe Diego ' nun savrukluğu ile orta saha da çoğu zaman erken top kaybediyor bir türlü de buna önlem alamıyordu. Krasiç gibi bir transferden sonra Diego da oynadığı zaman zarfında orta saha da Fenerbahçe ' nin temposunu sürekli düşürüyordu. Markoviç oyunda olduğu zaman tempo da baskı da artıyordu. Ancak şansız bir sakatlık onun da daha verimli olmasını önledi.
Nani ' nin de forvet ile pas bağlantısını yine tek başına üstlenmesi fenerbahçe orta sahasını hepten etkisizleştiriyordu. Fenerbahçe istekli oynayınca Hasan Ali ' nin de sol kanatta etkinliği bir hayli arttı.
Yine takım halinde bu istekli oyunu pas yüzdelerine de yansıttıkları için Neustadder ve Vander viel etkili gözüktüler. 2 oyuncu da kaliteli ve kumaşları belli isimler... Belki de düşük bütçelere alınabilecek en kariyerli oyuncular.
Bu 2 li ye defansta Skretel gibi blok savunma da etkinliği
Arnavutluk ile Fransa arasında ki maçı izliyorum. Bir zamanların averaj takımı diye adlandırılan Arnavutluk inanılmaz mücadele ediyor.Sahanın her yerinde varlar. Pozisyon kaybetseler de takım olma ruhu ile birbirlerinin kademesindeler her daim. Defansif özellikleri ağır bir takım gibi gözükseler de Fransa ya kök söktürüyorlar. Son anda Fransızlar iki yıldızı ile Arnavutluğu zoraki yenebiliyor. İki takım arasında ki kadroların finansal değeri çok ama çok farklı...
Polonya ise Almanya maçında bireysel yetenek olarak rakibinden çok eksik olmasına rağmen asla geri adım atmıyor. Lewandowski ve Glik pozisyon kaçırma rekoru kırıyorlar. Polonya biraz şanslı olabilse Almanya yı yenecek... Hızlılar,Birbirlerini tanıyorlar, derslerine çalışmışlar.Pas yüzdeleri bu tanıdıklık yüzünden Alman defansını şekilden şekile sokuyor. Pazdan ' ın Glik in yaptığı pas hatasında nasıl defansı toparladığını,rakiplerin burnunun dibinde biten 2 oyuncudan anlayabiliyoruz.
Biz ise hem kadro yapısı hem de oyuncu tercihleri açısından gücümüzü maksimum korumak zorunda olan bir takımız. 2008 den bu yana takımın önemli oyuncusu olabilecek 3 yada 4 yeni oyuncu çıkaramamışız.. Olması gereken maçlar da Gökhan
Bu maçı aslında kazanabilirdik.Bu maç bize pek çok şeyi hem gösterdi hem de öğretti. Bir kere seviye olarak üst sıralarda bulunan takımlarla en azından mücadele etmesini öğrendik. Ama asıl öğrettiği noktalardan biri çok kolay basit hatalar yapabilmemiz ve futbolun savunma,orta saha ve hücum bölgelerinde halen anlayış olarak eksikliklerimiz bulunması...
Örneğin saha içerisinde oyuncularımız kendi aralarında çok az konuşuyorlar, Olası bir top kaybında bölgelerini terkeden oyuncuların yeniden adamlarını bulmaları çok zayıf...
Hırvatistan iyi bir takım... Hem kanatlarda hem de orta saha da bireysel olarak çok güçlüler. Maç başlangıçta pozisyon açısından zevksiz ve rakiplerin birbirini tarttığı bir atmosfer de başladı. Ancak hırvatlar zaman içerisinde bizim etkisiz orta sahamızı hem pozisyonları kesme ,hem de oyun kurma gücünden yoksun bıraktılar.
Bu anlarda 2 inter li Brozoviç ve perisic kanatlarda ve orta alanda çok çalıştı. Orta alanda Arda ' nın formsuzluğu ve etkisizliği,Caner in ve Gökhan ' ın sadece savunmaya dayalı oyunları oyun kurma ve atak anlayışımızı oldukça zayıflattı. Oysaki bu takımda orta saha da Hamit altıntop ' un parlak bayern günlerin de ki gibi fizik
Beşiktaş nihayetinde şampiyon oldu. Kolaymıydı...? Hayır . Stadı bile olmadan deplasman,deplasman gezen bir takımın bu noktaya gelebilmesi sadece takım olabilmekten geçmekteydi.
Sezon boyunca hep rakibi kovalayan bir takım olabilmeyi başardılar. Yenik duruma düşseler de mücadele ve kazanma azimlerini hiç bir zaman bırakmadılar. Birbirine oyun ve karakter olarak çok benzeyen bir ortasahaları olmalarının yanında büyük yetenekler olarak adlandıralamayacak ancak elinden gelenin en iyisini yapan defans oyuncularına sahiptiler.
Bu yüzden Pedro Franco gitti, Hiç farkedilmedi. Milosevic gitti, Yeri hemen dolabildi. Ersan gülüm gitti . Onun da yokluğunda ellerinden gelenin en iyisini ortaya çıkarabildiler. Hatta Rhodolfo sakatlandı. Yine Marcelo takviyesi sonrasında diğer oyuncuların ; Boyko ' nun transferi ve Tolga ' nın bir dönem yaşadığı formsuzluk karşısında o bölgeyi toparlamalarına engel olmadı.
Oğuzhan,Olcay,Atiba,Sosa ,Quaresma ve Gökhan.. Bir çoğu Alman ekolünden gelmesine rağmen oyun anlayışları ve tempoları inanılmaz örtüşen oyuncular. Bu da oyuna keyif ve dinamizm kattı. Bir de forvete gol yollarında gerektiği yerde koşan,oyunu okuyup aynı anda çok fazla etkili
Ellerinde Biz kocaman bir Aileyiz..Artık evimizdeyiz pankartı... Uzun zaman boyunca kendi evlerinde,taraftarları önünde oynamadan gerçekten müthiş bir özveri gösterdi bu oyuncular ... Ama artık muhteşem bir stadda oynamanın keyfine de varacaklar...
Takım her zaman ki gibi zaman zaman inişler yaşasa da iştahla top oynayan bir ekip. Bunu orta saha da Sosa 'Quaresma ,Atiba gibi oyuncuların topu aldığı anda tekpas düşüncesi ile oyuna diğer oyuncuları katma çabalarında hemen görüyorsunuz. Takım oyunu oynadıkları anda keyif almaları en önemli avantajları. Bu mücadele ve istek Bursaspor maçında da hemen kendini gösterdi.
Öyle bir ilk gol attılar ki neredeyse takımın yarısı gol 'ün oluşumunda yer aldı. Sonuncu hamle' yi yani gol vuruşunu yapmak Golün hazırlanışından daha kolaydı. Bursaspor kolay takım değil. Batalla geldiğinden beri ortasahaları daha da toparlanmış gibi. Josue ve Belluschi yi göndermeleri belki de en büyük zaafları oldu sezon boyunca... Zaten ilk gol sonrası defansın yerleşim hatasından gol yollarına ender giren Traoreye golü attırdılar.
Beşiktaş çok fazla gol pozisyonu üretebiliyor.Bu uzun zamandır da böyle... Ama Bursaspor maçında Quresma neredeyse
Bu sene yine ilginç bir lig oynanıyor aslında... Galatasaray ve Trabzonspor yapılan onca yatırıma rağmen ilk 4 te değiller... Her 2 takımda kadroları itibarı ile ilk 4 te yer alabilecek takımlar olmalarının yanında yanlış tercihler ile belliki şu an ki konumlarındalar.
Galatasaray son bir kaç senedir çok fazla antrenör değişikliğine gitti. Alınan yabancıların bir çoğu ancak aşama yapmaları durumunda kadroya girebilecek isimler. Carrole genç zaman zaman bireysel olarak etkili ama hem fizik hem de istikrar açısından o mevkiyi dolduramayan isimlerden.. Rodriguez ise bulunduğu mevkide oyunu çekip çevirebilecek bir isim değil. Belki ispanyanın orta sınıf takımlarında rahatlıkla oynar . Ancak Galatasaray' bunun çok daha fazlası lazım. Galatasaray zaten sezon başında kadrosunda belli bir revizyonu hakediyordu.
Ancak Podolski takviyesine rağmen yapılan yanlış transferler takımın bir türlü aradığı atmosferi oluşturamadı. Pandev ve Dzemaili transferlerindn belli ki yeterince ilham alınamamıştı. Trabzonspor da keza en iyi oyuncularından Mbia yı bir anda Çin ligine gönderiverdi.
Oysaki neredeyse orta sahanın yüzde 30 unu tek başına sırtlıyordu Kamerunlu. Cardozo eskisi kadar genç
Fenerbahçe kendi evinde Portekiz liginin son yıllarda yıldızı parlayan takımlarından biri ile oynuyor.Tamam.Kabul... Ancak bu Braga fubol kalitesi,yıldızları,oyun anlayışı ile Fenerbahçe den fersah fersah geride.
Buna rağmen takımda mücadele,tempo,pres hep bir şeyler eksik. Fenerbahçe ' nin forveti ve orta sahası arasında bir şeyler kopuk. Genelde kanatlar üzerinden Caner ve Volkan ile gelmeye çalmıştı Fenerbahçe.Ancak rakip takımın da yapısı Fenerbahçe ile hemen hemen aynı. Kuvvetli bir santraforları olmamasına rağmen defansı son derece sağlam.
Üstelik orta sahada eski Bursaspor lu Josue ( ki Bursa da kalmalıydı bana göre ) ve Rafa Silva son derece yaratıcı ve topla hakimiyeti kuvvetli oyuncular. Ancak bu iki oyuncu bile Ahmet Hassan ' ı bir türlü oyuna sokamadı. Oysa ki bu takımda bir zamanlar oynamış Gekas ya da Sportingli Slimani olsa Kjaer ,Alves ikilisi yorgunluktan bitap düşerdi.
Gel gelelim... Sağ Kanatta Gökhan ' ın yokluğunda duran hücum gücü ve orta alanda Nani ile Diego nun eksikliğinde dönen toplar zamanı geçirdi de geçirdi.
Oysaki bu maça mutlaka Fernandao ile girmeliydi takım. Belki hantal belki çok basit hatalar da yapıyor ama güçlü ve şutları çok