Yaz gelince İstanbul boşalır. Kalabalık, trafik azalır. Şehri keşfe çıkmanın tam zamanıdır. İşte size eşsiz tarihi dokusuyla iki rota: Fener-Balat ve Kuzguncuk
Bir şehri keşfetmek, gerçek anlamda tanımak için o şehrin sokaklarında yürümeniz gerekir. Bunun için de size İstanbul’un iki yakasından iki rota öneriyorum: Fener-Balat ve Kuzguncuk…
Fener-Balat rotasında yürümeye Cibali’de; eski Cibali Tütün Fabrikası, günümüzdeki Kadir Has Üniversitesi yanında bulunan Rezan Has Müzesi ile başlayın. Cibali’nin arka sokakları, Orhan Kemal Evi, Cibali Kapı, tarihi Cibali Karakolu, Gül Camii, Sirkeci Tekkesi, Aya Kapı, Aya Nikola Kilisesi bu semtte mutlaka görülmesi gereken yerler. Hemen bitişiğindeki Fener semtinde Maraşlı Rum İlköğretim Okulu, Fener Rum Patrikhanesi Aya Yorgi Kilisesi, Fener semtinin rengârenk sokakları ve antikacıları, Eflak Boğdan Beyi Dimitri Kantemir’in bahçesi kafe olarak kullanılan sarayı, Yuvakimyon Rum Kız Lisesi, Maria Muhliotissa (Kanlı Meryem) Kilisesi ve bakan herkesin Patrikhane binası sandığı Fener Rum Erkek Lisesi (Kırmızı Mektep), yokuşları çıktığınıza ve göreceğiniz manzaraya değecek.
Fener sahil boyunda Camhane ve Kadın Eserleri Kütüphanesi önünden geçip Fener ve Balat semtlerinin tam sınırında bulunan Sveti Stefan Bulgar Kilisesi’ne gelinir. Kilisenin karşısında yer alan Bulgar Eksarhanesi’nden sonra artık Balat semtinin farklı bir dünyayı yansıtan muhteşem sokakları ve güzel evlerinin arasından yürüyerek Balat’ın cıvıl cıvıl meydanlarına gelirsiniz; kafeler, restoranlar, antikacılar ve tabii tarihi Çıfıt Çarşısı, Agora Meyhanesi, Yanbol ve Ahrida sinagogları, bölgenin en güzel kilisesi Surp Hreşdagabet semtin öne çıkan noktaları. Artık Ayvansaray yoluna çıkarsınız. Hafta sonu Kastamonu organik pazarının bulunduğu yol sizi eski Yahudi evleri ve Rum kiliselerinin önünden Yuvarlak Kahve’ye getirir. Biraz daha yürüyerek Cabir Camii ve Panaya Blaherna Kilisesi’ne gelinir.
Bu rota burada son bulur. Dilerseniz kara surlarından Haliç surlarına doğru inip rotayı tersten de yürüyebilirsiniz. Cibali’den başlayıp Ayvansaray’da biten bu rotaya tam gününüzü ayırarak gezmeniz gerekecek.
Kuzguncuk’ta da İsmet Baba, Kuzguncuk Balıkçısı, Nail Kitabevi, Asude Çay Evi (meşhur Ekmek Teknesi), Kuzguncuk Çikolata ve Kahve, Kuzguncuk Bostan Kafe, mola duraklarından birkaçı.
Özel bir semt
Anadolu yakasında ise Kuzguncuk, güzel dokusunu koruyabilmiş özel semtlerden biridir. Filmlere ve dizilere setlik eden semtlerin başında gelen Kuzguncuk’ta, bir yandan Boğaz havası alın bir yandan da sokaklarında kaybolun. Müthiş sürprizler sizi bekliyor: Öncelikle Kuzguncuk sahilini gezerek Boğaz havasının tadını çıkarın. Güzel Kuzguncuk evlerinin, kafe, restoran ve antikacıların bulunduğu İcadiye Caddesi’nden içeri girdiğinizde Beth Yaakov Sinagogu, Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi ve bunların yakınında Aya Panteleimon Kilisesi vardır. En ilginci ise Surp Kirikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi ve yanındaki Kuzguncuk Camii’dir. İkisi de yan yana durur aynı arazide; kubbeleri de aynı yüksekliktedir. Kuzguncuk Bostanı’na da mutlaka uğrayın. İstanbul’un en ilginç kitapçılarından Nail Kitabevi, kitapseverler ve kahve molası için çok keyifli bir yerdir. Refika’nın Mutfağı’nın Kuzguncuk’ta mutfak eşyası satılan dükkânına da uğrayın derim. Cemil Molla Köşkü, Marko Paşa Köşkü, Ahmet Fethi Paşa Yalısı, güzel minaresiyle Üryanizade Camii, Kuzguncuk’ta yer alan ve Boğaziçi’nin en güzel ve görülmesi gereken tarihi yapılarındandır. Kuzguncuk, en az 4-5 saatinizi ayırıp gezmeniz gereken bir semttir.