İdlib, denize çıkmak ve analiz sorunu -2-

20 Ekim 2017

Gelişmeleri PKK pencere-sinden değerlendirmek örgütün İdlib’den Akdeniz’e açılacağı tezini test etmemizi sağlayabilir. Tüm aktörler gibi PKK da bu günlerde belirsizliklerden muzdarip. Çünkü örgütü de etkileyecek bir dizi gelişme yaşanıyor.

Irak’ta yaşanan belirsizlikler listenin başında geliyor. Bu, herkes için yeni riskler ve fırsatlar demek. Nitekim peşmergenin ricatı bir dizi gelişmeyi tetikledi. Kürt Bölgesi istikrarsızlığa sürüklenebilir, Barzani meşruiyetini ve otoritesini kaybedebilir. Bu, PKK için iyi haber olabilir. Ancak sonuç alabilmesinin daha fazla militanı bölgede hazır tutmasına bağlı olduğunu biliyor.

Diğer gelişme, PKK için stratejik öneme sahip Suriye, Kuzey hattının, Sincar gibi, Barzani’nin kontrolünden çıkmasıdır. Bu, PKK için ilave kuvvet anlamına gelir.

Üçüncüsü, Türkiye, Irak ve İran’ın işbirliği PKK’ya yansıyabilir. Anlaşma PKK’yı da kapsadığı takdirde, örgütün Kuzey Irak’ta daha fazla kuvvet bulundurması elzemdir. Öte yandan, Türk hükümetinin “Terörle mücadeleyi teröristin bulunduğu yere taşıyacağız” ifadesi, PKK’yı Irak sınırı boyunca ve Kandil’de daha fazla kuvvet bulundurmaya zorlayacaktır. Buna Türkiye içindeki örgüt varlığı, faaliyetleri de dâhil

Yazının Devamı

İdlib, denize çıkmak ve analiz sorunu -1-

17 Ekim 2017

Geçen hafta Özel Kuvvetler, zırhlı, topçu ve komando birliklerinden oluşan unsurlar Suriye sınırına intikal ettiler. Bazıları “Gerginliği Azaltma Bölgesi” oluşturmak için İdlib’e girdi. Önümüzdeki günlerde diğer birlikler de peyderpey girecekler.
Güvenlik ortamının belirsizliği, İdlib’in iç çeperlerinde görev yapacak birliklerin yanı sıra takviye birliklerin de sınırda yığınak yapmasını gerektiriyor. Tehdidin ölçeği, görevin karakteri, coğrafya, cepteki nüfus yoğunluğu dikkate alındığında, görevin uzun zaman alacağını, kuvvetin ise hatırı sayılır ölçekte olması gerektiğini söylemek abartı olmaz.
Açıklamalara göre, İdlib harekâtının birden fazla politik amacı var. Biri de, PKK/PYD’nin Akdeniz’e ulaşarak bir terör koridoru kurmasına mani olmak. Buna göre, PKK/PYD’nin mevcut koşullarda batıya ilerleyerek denize çıkmasına ramak kalmış durumda. Gerçekten de çeşitli renklerde boyanmış orta ölçekte bir Suriye haritasına, sosyal medyaya, söylemlere, arzulara, hırslara bakınca bunun mümkün olduğunu düşünebiliriz.
Oysa Ortadoğu’da olup bitenler, mevcut veriler soğukkanlı olarak ele alındığında söz konusu analize dair kuşkular artıyor. Hatalı analizlerin, hatalı kararlar alınmasına

Yazının Devamı

İdlib’i masaya taşımak...

13 Ekim 2017

İdlib’de buz dağının görünen kısmını konuşmayı seviyoruz. TSK’nın “çatışmasızlık bölgeleri” inşa edeceğini, ardından da mucizevi bir şekilde barışın geleceğini, her şeyin yoluna gireceğini umut ediyoruz. Oysa önümüzde uzun, yorucu, çoğu zaman can sıkıcı, yavaş ilerleyen, kırılgan, sürprizlerle dolu ve pahalı bir süreç var.

İşler planlandığı gibi gider, Rusya, İran, Esad ve Özgür Suriye Ordusu arasında ateşkes sağlanıp, çatışmalar durma noktasına gelebilirse, taraflar İdlib cephesi için masaya oturacaklar. Kalıcı bir barış için önce anlaşacaklar. İdlib’de hayat normale dönecek. Barışın ilerlemesi için işlevsel mekanizmalar kurulacak. Tahkim edilmiş yeni düzen bölgede kalıcı barışı getirecek.

Yazması kolay olsa da kitap, barışın tek hamlede ve kısa sürede gelmeyeceğini söylüyor. Üstelik tüm bu yapılanlar iç savaşın orta ölçekli bir bölgesi için. Suriye’nin tamamı için daha kat edilecek epey yol var. Sürecin kahramanları Esad rejimi ile iyi “muhalifler” olsa da sahnede “kötü” muhalifler de var. Rusya, İran ve ABD bunları El Kaideci olarak tanımlarken, koşullar Türkiye’yi farklı davranmaya zorluyor. Üstüne üstlük PKK/PYD de tetikte bekliyor.

Türkiye’nin “çatışmasızlık bölgelerine” dair

Yazının Devamı

Suriye, İdlib ve ötesi

10 Ekim 2017

Putin’in Suriye’de savaşan generalleri ABD’li meslektaşlarına göre daha şanslılar. Çünkü liderlerinin siyasi hedefi, tartışmaya yer vermeyecek kadar açık ve net. Rusya’nın, Akdeniz’de ve Ortadoğu’da çıkarlarını korumaya imkân verecek, işbirliğine hazır, Batı’dan kopmuş, zayıf bir hükümet eliyle Suriye’yi yönetecek bir aktörü iktidarda tutmak. Bu sayede deniz ve hava üslerinde on yıllar boyunca kalıcı olmak.

Rus generaller Putin’in işaret ettiği siyasi amacın hangi askeri hedefler elde edildiğinde başarılacağını doğru tespit ettiler. En büyük şansları ise askeri hedeflerin çoğunlukla konvansiyonel karakterde olması, otoriteyi tesis etmeye yönelik toprak işgali ve haliyle “fiziki” olmasıydı.

Hibrit karakterli bir dizi işi başardılar. Konvansiyonel savaştaymış gibi Esad’a acilen lazım olan coğrafi mekân temizliğini yaptılar. Ayaklanmayı bastırmada ev sahibi ülkenin başkentini güvenlik altına aldılar. İsyancıların dış desteğini minimize ettiler. Psikolojik üstünlüğü sağladılar. Bu gün savaşın gidişatını etkileyecek stratejik hedeflerin pek çoğunu elde etmiş görünüyorlar. Zaten kitaba göre bu aşamada bile “Rusya” savaşı kazanmış “sayılabilir”.

Rusya açısından Suriye iç savaşında askeri

Yazının Devamı

Bir başka cepheden Talabani

6 Ekim 2017

Irak’ı, Irak’ta Kürt hareketinin tarihini yazmak isterseniz Talabani’ye yer vermeden bunu başaramazsınız. Talabani, Irak hükümetlerine karşı yürüttüğü mücadeleyle, Barzani ailesiyle giriştiği bitmez tükenmez liderlik yarışıyla, Soğuk Savaş’ın hızlı sosyalisti ve yeni Irak yönetiminin yediemini olarak hayatını tamamladı.
Politik yetenekleri, kişisel ilişkileri ve siyasi kıvraklığıyla tarihteki yerini aldı. Haliyle, Irak’tan, sosyalist ideolojiden, Kürt milliyetçiliğinden, siyasi yetenek ve ilişki kurma becerilerinden söz ediyorsanız, Talabani gibi bir kişiliğin PKK konusuna bigâne kalmasını da düşünemezsiniz.
PKK gibi 40 yaşını devirmiş bir örgütü mercek altına almışsanız, hafızanız zayıflamış, bazı hadiseleri çoktan unutmuş olabilirsiniz. Fakat Talabani’nin PKK tarihindeki müstesna yerini yok sayamazsınız.
Talabani, 1970’lerin ikinci yarısında PKK’nın faaliyetlerinin önce Irak sınırına, sonra Suriye’ye doğru genişlemesinde önemli bir rol oynadı. 1975 Cezayir Anlaşması’nın ardından Irak hükümetinin operasyonlarında büyük kayıplar vererek İran’a sığınan Barzani’nin yerini almaya kalkıştığında Şam’da oturuyordu.
Talabani, taraftarlarını Irak’tan Suriye’ye taşımak için

Yazının Devamı

PKK/PYD, Irak ve Suriye

3 Ekim 2017

Referandum sonrası Kuzey Irak’ta bağımsız “Kürt devleti” tartışmaları tüm hızıyla sürüyor. Açıklamalar, ziyaretler, güç gösterileri gündemin ilk maddesini oluşturuyor. Gözden kaçan ve gelişmelerle organik bağları bulunan Suriye’de de ilginç olaylar yaşanıyor.

Suriye’de savaşın sonu göründükçe, Fırat’ın iki yakasında farklı kümelenmeler dikkat çekiyor. Bir yanda ABD’nin başını çektiği PKK/PYD, öte yanda Rusya ve İran’ın desteklediği Esad rejimi. Önümüzdeki aylarda gündemin Araplar arası mücadeleden PKK/PYD, Esad rejimi ilişkilerine doğru döneceğini ileri sürmek çok da iddialı olmaz.

Türkiye-Suriye sınırının kontrolü Kuzey Irak’a göre daha kolay. Duvar inşasının bitmiş olması da geçişleri engelleyici ve kuvvet tasarrufu sağlayıcı bir faktör. Ancak sınırın öte yakasındaki aktörlerin çokluğu, ölçeği, çıkar ilişkileri Irak’tan daha karmaşık görünüyor. Örneğin, İran için Irak Kürt bölgesindeki siyasi gelişmeler, PKK bağlantılı Suriye’deki gelişmelerden daha önemli. Suriye’de devam eden ABD-Rusya rekabeti, Irak söz konusu olunca daha az yoğunlukta görünüyor. PKK/PYD’nin Suriye’deki konumu ise Irak’tan farklı, hızla karakter değiştiriyor.

Gerek Rusya ve Esad, gerek ABD, Suriye’de devam

Yazının Devamı

Türkiye’nin Kuzey Irak’ta ‘politik hedefi’ üzerine...

29 Eylül 2017

Küresel ve bölgesel siyasi düzenin, ilişkilerin tarihte hiç olmadığı kadar dinamik ve değişken olduğunu söylemek çok da iddialı olmaz. Yeni düzen/düzensizlik kendine has özellikler üretirken, değişkenler belirliyor ve ilişkileri oluşturuyor. Doğal olarak, yarına dair gelişmeleri öngörmek çok da kolay değil. Bu durum bireyleri, toplulukları, devletleri ve en fazlada karar alıcıları etkiliyor.
Kürt Bölgesel Yönetimi’nin “bağımsızlık” referandumu ve ardından yaşananlar bu tabloya iyi bir örnek teşkil ediyor. Zaten belirsizliklerin hâkim olduğu siyasi, ekonomik, güvenlik ortamını referandum daha da muğlak hale getirdi. Nitekim bu gün gelişmeleri öngörmek, geçen haftadan çok daha zor görünüyor.
Sorun sadece ortamın muğlaklığından, aktörlerin çokluğundan, niteliğinden kaynaklanmıyor. En az bunlar kadar önemli olan Türkiye’nin “politik hedefinin” muğlaklığından, bir türlü net olarak tarif edilememesinden de kaynaklanıyor.
Herkes, Kuzey Irak Kürt Yönetimi’ne karşı Türkiye’nin kullanabileceği araçların çokluğu ve etkinliğinden söz ediyor. Habur Hudut Kapısı’nın kapatılmasından sivil uçuşların iptaline, boru hattının kesilmesinden televizyon yayınlarına son verilmesine kadar. Hatta beş

Yazının Devamı

Referandum, tezkere ve TSK’nın görevlendirilmesi

26 Eylül 2017

Hükümet, TBMM’den TSK’yı Irak ve Suriye’de görevlendirme yetkisi aldı. Amaç, Suriye’de çatışmasızlık bölgelerinin kurulması, Irak’ta Barzani’nin bağımsızlık referandumunun ardından yaşanabilecek gelişmelere hızla cevap verebilmek.
Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nde referandumu izleyen süreçte TSK’nın harekâta girişebileceği algısı gittikçe güçleniyor. Bunun nedeni günlerdir Irak sınırında devam eden askeri tatbikat, Irak’ta konuşlu TSK unsurlarının varlığı ve medyada artan görünürlük. Oysa tablo gördüğümüz ve düşündüğümüzden çok daha karmaşık.
Her ne kadar hükümet Irak’a asker gönderme yetkisi almış olsa da, bu, TSK’nın doğrudan rol üstleneceği anlamına gelmiyor. Türkiye’nin öncelikle politik hedefini tanımlaması, bunu gerçekleştirmede TSK’nın üstleneceği rolleri açıkça belirlemiş olması gerekiyor. Harekete geçmek için tüm ülkeler gibi Türkiye’nin de Kürt Bölgesel Yönetimi ile Irak merkezi hükümetinin sorunu yönetme biçimini, atacakları adımları ve kullanacakları araçları bekleyip görmek zorunda.
Ortadoğu’daki mevcut dengeler/dengesizlikler, Irak’ın jeopolitiği, sahip olduğu doğal kaynaklar ve Kürtlere dair uluslararası algı komşuların askeri müdahalesini zorlaştıran faktörler

Yazının Devamı