SİHA sadece bir ‘mühendislik harikası’ mıdır? (2)

22 Eylül 2017

Silahlı İnsansız Hava Araçlarının (SİHA) müşterek bir mühendislik ürünü olduğu, üretiminin yoğun emek, bilgi, zaman, tecrübe ve para gerektirdiği bir gerçek. Türkiye’nin bu teknolojiye sahip olması savunması için çok önemli. SİHA’ların etkin kullanımı teröristlerle mücadelede “taktik” üstünlük demek. Ancak SİHA üretiyor olmak tek başına teröristleri/terörü bitirme garantisi vermez. Dahası, siyasi karar alıcıların üstesinden gelmesi gereken çok sayıda can sıkıcı, tartışmaya açık konuyu da gündeme taşır.
Teröristlere karşı elde edilen taktik üstünlüğün “stratejik” kazanıma dönüştürülebilmesi bakış açısının değiştirilmesiyle mümkündür. SİHA’ların terörle mücadelede “gerçek” değerinin takdir edilmesi, stratejide doğru yere konumlandırılması bir vizyon, adaptasyon meselesidir. Bu, net politik hedefler ile politik/askeri stratejiler gerektirir. Ön koşulu ise zayiat istatistiklerinin cazibesine kapılmamaktan geçer.
Günümüz dünyasında insan-makine kombinasyonunu değil terörle mücadele, “savaş halinde” kullanıyor olsanız bile kendinizi “hukuki” tartışmaların dışında tutamazsınız. Nitekim elimizde bu görüşü destekleyen uzunca bir liste var. Teröristler, güvenlik güçlerine hukuki hata

Yazının Devamı

SİHA sadece bir ‘mühendislik harikası’ mıdır? (1)

19 Eylül 2017

Savaş ve terörle mücadelede robotların kullanımı her geçen gün artıyor. En fazla harcamanın yapıldığı, hızla gelişen teknolojilerin başında Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) geliyor. Öyle ki ABD Hava Kuvvetleri’nin 2014’te yetiştirdiği İHA pilot sayısı savaş uçağı pilot sayısını geçmiş bulunuyor.
Beş yıl önce bu alanda ABD, İsrail, Çin ve Rusya’nın tekeli söz konusuydu. Bu gün ise aralarında Türkiye, Nijerya, Pakistan ve İran’ın da yer aldığı birçok ülke bu teknolojiyi üretiyor ve kullanıyor.
Terör ve gerilla gruplarının avantajı terörist saldırının yer, zaman, ölçek ve hedefini seçme özgürlüğüne sahip olmalarıdır. Başka bir ifadeyle, “hız, sürpriz ve şok” kombinasyonu teröriste kısa süreli üstünlük sağlar. SİHA sayesinde “hız, sürpriz ve şok” faktörleri el değiştirmiş bulunuyor. Bu sebeple, ülkelerin terörle mücadele kapasitesi artıyor. SİHA sayesinde teröristi “bulmak, izlemek ve öldürmek” hiçbir zaman bu kadar kolay olmamıştı.
Gerek dünyada, gerekse Türkiye’de SİHA kullanımı yaygınlaştıkça terör örgütlerinin kayıplarının arttığı görülmektedir. “Hedefi öldürmek” olarak tanımlanan bu yaklaşım ve gelişmiş teknoloji sadece kayıplara yol açmamakta, terör örgütlerinin

Yazının Devamı

Irak’ta Kürt devleti tartışmaları ve Türkiye

15 Eylül 2017

Kuzey Irak Kürt Yöneti-mi’nin açıkladığı referandum tarihi yaklaştıkça tartışmalar şiddetleniyor ve dâhil olanlar artıyor. Taraflar, sadece Kürt yönetiminin değil, diğer aktörlerin tutum ve hedeflerine de odaklanmış durumdalar.

Bir toplantıya katılmak üzere geçen hafta sonu Erbil’e gittim. Edindiğim intiba şu. Mevcut koşullar altında Barzani’nin geri adım atması mümkün görünmüyor. Hayatın her alanı herkese politize olmuş durumda. Milliyetçiliğin yükseldiği, duygusallığın arttığı bir topluluktan söz ediyoruz. Haliyle tepkiler ve beklentiler çoğu zaman irrasyonel ve abartılı. Konuştuğum insanların bakış açısına göre, “Dünya Kürt bölgesinin etrafında dönüyor” ve küresel gündemin bir numaralı konusu “referandum”.

Şüphesiz referandum önemli bir konu ve birden fazla yönü var. Hukuki, siyasi, ekonomik, güvenlik ve uluslararası ilişkilerden oluşan uzun bir listeden söz ediyoruz. Tartışmayı uluslararası hukuk veya Irak iç hukuku üzerinden yürütebileceğimiz gibi, enerji politikaları, bölgesel rekabet ya da diğer ülkelerin iç politikalarına etkisi olan Kürt sorunundan, Türkmenlerden, Şiiler üzerinden de yürütebiliriz.

Bu çerçevede göz ardı edilmemesi gereken husus, gelişmelerin aşamaları ve

Yazının Devamı

Terörle mücadele ve kamu diplomasisi

8 Eylül 2017

Kamuoyunu etkilemek ve sosyal kontrol tüm terör örgütlerinin vazgeçilmez hedefidir. Adının PKK, DAEŞ veya FETÖ olması fark etmez. Kitaba göre, bu yüzden hedefler propagandaya uygun seçilir. Amaç askeri bir zafer kazanmaktan öte, kitleleri etkilemektir.

Buna karşılık devletler de teröristlerin kamuoyunu etkilemesini önlemeye, propagandasının etkisini azaltmaya çalışır. Bu yüzden kamu diplomasisi, medya, sosyal medya terörle mücadelenin en önemli ayaklarından biridir. Eğitim, bilgi, birikim, ciddiyet, planlama ve koordinasyon gerektirir. Başka bir ifadeyle, terörle mücadelede kamu diplomasisi, bazılarının “aferin alma” yarışları yaptığı hipodrom değildir.

Genel bir araştırma alanın genel durumunu ortaya koymaya yeter. Bu gün kamuoyu terör konusunda devletle ilişkili üç kaynaktan besleniyor. Resmi kurum açıklamaları, “gayri resmi” bilgi kaynakları ve dolaylı bilgi sızıntıları.

İstatistik ve başarı haberleri verme konusunda resmi bilgilendiricilerin çokluğu hayret verici. Başbakanlık, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Valilikler, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, İl Jandarma Komutanlıkları, İl Emniyet Müdürlükleri. Bazen araya giren

Yazının Devamı

Kuzey Kore, hidrojen bombası ve istihbarat dersleri

5 Eylül 2017

Kuzey Kore, hidrojen bombasını başarıyla test etti. Bu uluslararası alanda büyük bir “sürpriz” oldu. Bomba, dağlara inşa edilmiş tünel sisteminde patlatıldı ve insan yapımı 6.2 büyüklüğünde depreme neden oldu. Kuzey Kore’nin bombayı başarıyla test etmesi, üretimden haberi olmayan, 80 milyar dolarlık istihbarat bütçesine sahip ABD için de büyük “sürpriz” oldu.
Gerçi, baba Kim’in ilk nükleer denemesini yaptığı 2006’da da benzer şok yaşanmıştı. Sürprizler bununla sınırlı değildi. Baba Kim’in ölümünü istihbarat örgütleri 50 saat sonra ve resmi açıklamalardan öğrenebildiler. Bu defa şokun etkisini artıran ise kısa süre önce kıtalararası füze denemesinin yapılmasıydı. Şimdi, Kuzey Kore’nin hidrojen bombası monte edilmiş füzeye sahip olabileceği düşüncesi, siyasi, askeri liderler için kâbusa dönüşmüş durumda. Dahası bu kâbusun ne kadar süreceği, gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceği, büyüklüğü ve süresi hakkında istihbarat örgütleri hâlâ çaresiz görünüyorlar.
Kuzey Kore gibi diktatörlükle yönetilen ülkelerde istihbarat örgütlerinin veri toplaması oldukça zor. Sonuçta, veri yoksa, istihbarat da yok demektir. Verinin, bilginin, en önemli kaynağı insandır. Ancak istihbarat örgütleri Kuzey

Yazının Devamı

Rusya ve PKK/PYD

1 Eylül 2017

Suriye, Türk dış politikasın önemli konularından biri olmayı sürdürüyor. İçeriğe dair elimizde uzunca bir liste var. PKK/PYD, İdlib’de konuşlanmış El Kaide türevleri, DAEŞ sonrası Sünni muhalif bölgelerin geleceği, Esad’ın artan rolü, sığınmacılar ve daha çok Türkiye’yi ilgilendiren Özgür Suriye Ordusu’nun geleceği. Son olarak, Suriye’de konuşlanan üçüncü ülkelerin çıkar ve stratejileri.
Türkiye penceresinden bakınca, Suriye ile ilgili tartışmaların merkezinde PKK/PYD ve “müttefiki” ABD’nin verdiği askeri, diplomatik ve psikolojik destek yer alıyor. Türkiye, haklı olarak, bu ilişkinin güvenliğini tehdit ettiğini belirtiyor.
Oysa PKK/PYD’nin “üçüncü taraflarla” ilişkileri göründüğünden çok daha karmaşık. Yardım, destek ve cesaret konularında sadece ABD yok. Bazı AB ülkelerini bir yana bırakırsak, Rusya düşük profili, sessizliği ve derin ilişkileriyle hamlelerini yapıyor. Hamlelerin gerisindeki nedenleri ve muhtemel çıktılarını anlamak için Rusya-PKK ilişkilerine daha yakından bakmak gerekir.
Rusya, PKK’yı terör örgütü olarak tanımamaktadır. (Gerçi tanıma konusu bugün anlamını yitirmiş durumda. Nitekim ABD, AB çıkarları söz konusu olduğunda PKK’yı terör örgütü olarak

Yazının Devamı

F. Gülen’in ‘özgüven’ inşası üzerine

29 Ağustos 2017

Basına bakarsanız, FETÖ ile mücadele her alanda sürüyor. Devletin ilgili kurumları yakın takipte. KHK yayımlanıyor, örgütle bağı olanlar kamudan çıkarılıyor.

Ancak FETÖ cenahında ilginç gelişmelere tanıklık ediyoruz. Çoğu nedamet göstermek yerine, “özgüven” patlaması yaşıyor. Söz konusu gelişmeye sosyal medyadan mahkeme salonlarına, kapılı kapılar ardından yurt dışındaki farklı mahfillere kadar geniş bir alanda tanıklık ediyoruz. Bu nedenle, “özgüven” konusu mercek altına alınmayı hak ediyor.

Özgüveni artıran birinci nedenin FETÖ’nün yurt dışından aldığı destek, gördüğü itibar olduğunu söyleyebiliriz. Destekler, Türk hükümetine duyulan tepkiden inşa edilmiş grup itibarına, “kurban” grup kimliğinden “ılımlı İslami hareket” tanımlamasına kadar geniş bir yelpazede yorumlanabilir. Sebep ne olursa olsun, yurt dışı destek özgüveni artıran en büyük faktör.

Yine doğrudan FETÖ ile ilişkili olmasa bile, hükümetin diğer ülkelerle yaşadığı krizler, yaratılan/üretilen imaja dair tartışmalar Gülen ve taifesi tarafından kendi hesaplarına artı puan olarak yazılmaya devam ediyor. Sonuçta gerilim ve krizler, “Ülke iyi yönetilemiyor” teziyle FETÖ’cülerin geleceğe dair hikâye tasarımında umut üreten

Yazının Devamı

Referandum ve sonrası

25 Ağustos 2017

Barzani, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bağımsızlık için 24 Eylül’de referanduma gidileceğini ilan etti. Tarih yaklaştıkça, sadece Irak’ta değil tüm bölgede diplomasi trafiği hızlanırken, tartışmalar da sürüyor. Türkiye dâhil bazı ülkeler Barzani’ye fikrinden vazgeçmesini tavsiye ve telkin ediyorlar.
Ancak Barzani’nin, gelinen noktada, referandumdan vazgeçmesi pek mümkün görünmüyor. Yine de küçük manevralarla bölgesel koşulları, Irak iç politikasını, güvenliği ileri sürerek bir süreliğine erteleyebileceği umudu var. Nitekim DAEŞ’le mücadele stratejisinin zarar göreceğini düşünen ABD yönetiminin açıklamaları ve “ricası da” bu yönde.
Bu güne kadar yaptığı açıklamalarla kendisini bağlayan Barzani, bir ihtimal bir ara çözümle sorunu yönetebilir. Nitekim Barzani’nin ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ve Savunma Bakanı Mattis’le yaptığı görüşmelerde aralarında bu yönde bir diyaloğun geçtiği basına yansıdı. Diğer ihtimal, referandum sonuçlarını uygulamak yerine, pazarlık için elinde koz olarak tutabilir. Aksi takdirde, zaten erozyona uğramış olan iç politikadaki itibarı daha da sarsılır. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin karşı karşıya olduğu ekonomik, politik, sosyal ve idari kriz daha da

Yazının Devamı