Çocuğunuzun yemeğinden daha önemlisi...

9 Ocak 2017

Çocuklarımızın kemikleri, hafızası ve beyni gelişsin diye ne yemeleri gerektiği ile ilgili olarak hassas davranırız. Araştırıp, öğreniriz, pişirip yediririz.

TEOG için de sorup soruşturur, nasıl destek alacağımıza karar verip adımlar atarız. Çocuğumuz istediği sonucu alır ya da alamaz. Ancak küçüklüğünden beri korunup kollanan prens ya da prensesimiz için zor bir dönem olur. Çünkü biz anne olarak oturup onun yerine soru cevaplayamayız ya da daha çok test çözemeyiz. Bugüne kadar çantalarını taşımış, ödevlerini yapmışızdır ama bu başka. O sınava girecek olan kızımız ya da oğlumuz baş başadır sorularla.

Bu durumda hem TEOG’ dan hem de yemekten daha önemli bir şey çıkıyor karşımıza..

Çocuğumuza kazandıracağımız beceriler, yetkinlikler ve değerler. Bunlara sahip bir çocuğun sınava hazırlanma süreci de, beslenme süreci de hepsi çok başka biçimde ilerler.

Bahsettiğim şey genellikle pek planlanmayan, önemsenmeyen karşılaşıldığında önlem alınmaya çalışılan şeyler aslında. Bu nedenle de çocuğu anne babanın şikayetçi olduğu taraftan bahsediyorum.

“İsteyerek oturmuyor çalışmaya”,” Hep benim zorumla çalışıyor”,”çok sorumsuz”,”elinden tablet düşmüyor ki ders çalışsın”, “bir

Yazının Devamı

Çocuklarımız birey olurken kim daha etkili?

3 Ocak 2017

Şikayet ettiğimiz pek çok şeyin kaynağı aile. Çocuk gördüğünü, yaşadığını öğrenir, nasihat edileni değil.

Biz anne babalar olarak onlara neyi denetimlettiriyorsak öyle şekilleniyor dünyaya bakışları. Bugün pek çok bebek, bebek diyorum çünkü neredeyse 3 aylıktan itibaren teknolojiye teslim ediliyor.

Çizgi filmlerle yemek yedirilen, sussun diye oyunlara bağımlı kılınan çocuklar acaba onlardan neler katıyor kendi kişiliklerine? Acaba anneler bu çizgi film ya da oyunun teması ne, mesajı ne, alt mesajı ne diye merak edip kafa yoruyorlar mı yoksa “aman oyalansın bana bulaşmasın mantığı mı?”

Bu aralar şikayet ettiklerimizdeki paylarımıza takılıyorum ben..Sanki şikayet ettiğimiz şeyler gökten iniyor, durup dururken.Çocuğu bebekken teknolojinin kucağına atıp sonra şikayet eden zihniyet bana kalırsa hem kendi sorumluluğunun farkında değil, hem de yaptığı şeyin bilincinde değil. Bir çocuğun dünyaya gelmesi ebeveynin en büyük sorumluluğu iken, evliliğin doğal bir sonucuymuş gibi algılanması ve elma yetiştirir gibi çocuk yetiştirilmesi bana kalırsa en büyük şuursuzluk. Şuursuzca çocuk büyüten bir nesil, belki de kendileri de biraz öyle büyüdüğü için,önünü sonunu düşünmeden

Yazının Devamı

Çocuklarımıza bambaşka yeni yıl hediyesi olsun mu?

28 Aralık 2016

Yeni yıla niyet…Çocuğumuza kısmet..

Bu niyetler, bir ev, yeni bir araba, dünya turlarına dair olmasın. Çocuklarımıza dair olsun bu defa.

Çocuklarımızla olan ilişkilerimize bakıp yeni yılı bahane edip yeni niyetler koymaya ne dersiniz?

Çocuğumun gelişimi için neye ihtiyacı var? Yaşam yolculuğu nasıl gidiyor?

Belki TEOG ya da LYS’ye hazırlanıyor ya da daha çok küçük googel sesli arama servisini kullanarak “mavi araba” diyerek bir oyun indirip onu oynuyor ya da çizgi film izleyerek mama yiyecek kadar küçük belki. Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun,bundan sonrası için ne yapabilirim çok kıymetli bir soru..Elinize bir kağıt kalem alın ve başlayın.

Şimdi durup çocuğumun hayatına katkı olacak ne yapabilirim, yeni yıl vesilesi ile düşünün lütfen. Bir gün fark edeceksiniz ki, bilmem ne kolejinde okutmak, bilmem ne marka giydirmek, bilmem ne dilini öğretmek onu yaşamında mutlu bir birey olmasına yetmeyecek. O gün geldiğinde daha az üzüleceğiniz şeylerin olması, böyle vesilelerle yapacağınız keşif ve düzenlemelerle mümkün olabilir.

Şimdi düşünün lütfen, çocuğunuzun sahip olmasını istediğiniz hangi değerler var? Çevre bilincine sahip bir birey olmasını önemsiyorsanız bu

Yazının Devamı

Koçluk hakkında-1

21 Aralık 2016

Geçtiğimiz hafta bir okulun öğretmenleriyle beraberdim ve koçluk hakkında konuştuk.

Başlangıçta koçluğu nasıl biliyorlar ve anlıyorlar diye ben sordum, “siz koçluk hakkında ne biliyorsunuz” ve “koçluk denince aklınıza ne geliyor” diye. Duyduğum bugüne kadar duyduklarım içinde neredeyse en doğru şeylerdi.

Neye göre en doğru derseniz de, koçluk bir meslek ve koçlukla ilgili bazı denetleyici üst kuruluşlar var, o öğretmenlerden üst kurumların tanımlarına çok yakın ifadeler duydum.

Bununla beraber toplumumuz bu konuda oldukça karışık, kavramsal anlamda..

Bu nedenle bugün koçluğa dair bu karışıklığı çözmeye katkı sunabilmek ve mesleğim hakkında oluşan bazı yargıları aydınlatmak istiyorum.

Öncelikle koçluk bir meslek ve bir mesleğin kazanılması eğitim, süreç ve deneyim gerektirir.

Koçluk mesleği için ICF Türkiye tarafından yetkilendirilmiş bazı okullar var, bu okullardan alınan eğitimler, koçluğu doğru yapmak konusunda bu eğitimi ve hizmeti almak isteyenler açısından güvencedir.

Eğer koçluk eğitimi alacaksanız lütfen ICF Türkiye sayfasına girerek bu eğitim programlarını inceleyerek, görüşerek kendinize en uygun okula karar verin. Bu sizi piyasada eğitimini yeni tamam

Yazının Devamı

Terör dönemlerinde ebeveyn olarak nasıl davranmalıyız?

11 Aralık 2016

Maalesef zor zamanları oldukça sık yaşamaktayız. Bu olup bitenler hepimizin ev iklimini etkilemekte.

Evdeki iklim de hepimizi. Evdeki iklimde en çok çocuklarımıza zarar vermekte, onların olan bitenden zarar görmemesine özen göstermemiz ise bizim için kaçınılmaz bir sorumluluk.

Özellikle bu gibi olağanüstü günlerde evlerimizdeki televizyonlardan gün boyu haberler geçerken bir tarafta da sosyal medyada gördüklerimizi birebirimize gösterip yorum yaparken çocuklarımızın küçük ruhlarına neler oluyor?

Bomba yüklü aracın patlama görüntüsü ya da canlı bombanın kendini patlamasını ya da parçalanmış cesetlerle ilgili görselleri kendi doğal akışımızda izler ve yorumlarken onlara ne oluyor ne kadar farkındayız?

Lütfen bunu çok farkında olalım… Çocuğumuz evde yaşananlardan bir yargıya varıyor elbette yaşına bağlı olarak. ”Dış dünya tehlike dolu” dan,” … hak etmiş… kötü şey yapanın ölümü hak etmesi” ya da “ etnik köken ya da dini bir kavramı yermek ya da övmek ya da suçlamak” çocuklarımızı zehirlemekten başka bir şey olamaz.

Bizler kendi duygularımız yaşar, tepkilerimizi oluştururken çocuklarımızı neyle yüklüyor, onlara hangi tohumları ekiyoruz?

Terörün amacı zaten hem bizi

Yazının Devamı

Geçip giden zaman için üzülüyorum...

7 Aralık 2016

Bu aralar zamanla ilgili durumlar çıkıyor karşıma… Zamanı öteleyen erteleyen yaklaşımları yakalar oldum.

Bu ertelemeler makro ve mikro düzeylerde ama hep var hayatımızda.

“Dur kızım yemek yapıyorum, sonra oynarız. ”“Yavrum, ütü yapıyorum. Ütüleri bitirip boyama yaparız. ”

“Hele bi temizlik bitsin, sonra parkta oynarız. ” ya da “ Yılbaşından sonra bakarız….”“ Bayram geçsin de….” “Şu sınavı bir atlatalım gideriz. ”“Çocuk okulu bitirsin de…” “Bi üniversite bitsin hele…”

Hem sosyolojik hem de subjektif zaman algılarımız ile neler neler erteliyor ve kaçırıyoruz.

En çok da çocuklarımızın çocukluklarını. “Hayat ileri doğru yaşanır geriye doğru anlaşılır” demişKierkegaard..

Şimdiden geçmişe baktığımda ne çok şeyi ertelemiş, ne çok şeyi ötelemiş olduğumu görüyorum. Hem kendi adıma hem de kızım adına üzülüyorum. “ Geçip giden zaman bir yerlerde bulsam” diyor ya Mirkelam Şarıksında..Keşke bulsak ama bulunmuyor maalesef.

Bunları yazma nedenim zamanı kaçırmış olduğunu düşünen bir anne olarak, henüz kaçırmamış annelerin ya da babaların pişmanlık yaşamamalarına katkı olmak.

Yazının Devamı

Başarı ne demek?

23 Kasım 2016

Başarı ne demek?

Teog sınavları bugün ve yarın yapılıyor ve belli bir ölçüde başarı kriteri olarak kullanılacak..

Puanlamalar,yerleştirmeler ve sonrası..

Bu süreçlerde sınavların muhatabı olan öğrencileri sadece puanlar üzerinden değerlendirmek ve “başarılı oldu” ya da ”başaramadı” demek ne kadar doğru? Bu konu yıllardır önemsediğim ve üzerinde kafa yorduğum bir konu.

Ben başardı ya da başaramadı değerlendirmesinin sadece puan üzerinden yapılmasının büyük bir hata ve haksızlık olduğuna inanıyorum. 20 yıl önde kurduğum cümle de şöyledi öğrencilerime ,hala da aynı cümleyi kurabilirim. “ sen elinden gelenin en iyisini yap, önemli olan sınavdan sonra elimden geleni yaptım diyebilmektir.” Sınava hazırlanan öğrencilerin bir kısmı yapabilecekleri her şeyi yaparak giriyorlardı,bir kısımı da ellelerinin ucuyla,mış gibi yaparak giriyorlardı sınava..Ellerinden geleni yapabilenler daha güvenli, yapmayanlar telaşlı ve heyecanlı oluyorlardı.Tüm bu gözlemler bana bu cümleyi kurduruyordu. Elinden gelenin en iyisini yapan bir öğrenci içsel olarak daha huzurlu ve elde ettiği sonucu daha kolay kabullenici oluyordu, çünkü “keşkesi “kalmıyordu.

Yıllar geçtikten kişisel gelişim

Yazının Devamı

Ebeveynler,ergenlik dönemini siz aşın..

16 Kasım 2016

Her çocuk aynı gelişimsel dönemleri geçirirken neden bazıları “ERGEN” olurken bazıları bu süreci doğal akışında atlatabiliyorlar.

Ergenlik dönemi denilen ve gittikçe abartılıp etiketlenen bu dönem ailelerin kabusu haline gelmeye devam ediyor.

Demem o ki ergenlik dönemi denilen doğal süreci bizler, olduğunda başka bir hale sokarak çocuklarımızın elinde oyuncak mı oluyoruz?

Ben bunu 2008 yılında katıldığım bir sertifika programında Doç Dr Nevin Dölek’in dersinde ergenlik döneminin sorunlarının önemli bir kısmını bizim yüklediğimiz anlamla yarattığımızı anladım, aydınlandım.. Nevin hoca şöyle yaklaştı ” sizlerin annesi kaç yaşında evlenmiş kimimiz 15 kimimiz 17,kimimiz 20 dedik…Peki ya onların anneleri ne zaman evlenmişler, 12 yaşında,14 yaşında…Peki o zaman ki çocuklar ergen olmuyor muymuş diye sordu?” gerçekten o zaman kadar hiç böyle düşünmemiştim..

Onlar çocuk ya da genç kız /erkek olmadılar mı? Onlar çocukluktan yetişkinliğe geçişteki bocalamayı nasıl yönettiler? Büyük şehirlerin dışında durum son 15 yıla kadar yine benzerdi belki ancak artık bilgi çok hızlı yayılıyor, paylaşılıyor ve tüketiliyor. Yaşamlar, görüntüler, davranışlar kopyalanır oldu.

“Ergenlik

Yazının Devamı