Yazılarıma zaman zaman güzel yönlendirmeler yapılıyor. Bazılarından yeni bir yazı konusu dahi çıkabiliyor. Bugün "Şu Farkındalık Denilen Şey! " isimli yazıma gelen yorumu paylaşmak istiyorum.
“ Benim yaşım çok küçük. Lakin yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Sadece bir şey bilmek istiyorum ve cevap alabilirsem çok memnun olurum. "Sır"rı biliyor musunuz? Yani insanların bir şeyi ne kadar çok isterlerse onu kendilerine çeken evren kanununu olan sırrı”
Aslında hepimiz bu sırrın peşinde değil miyiz? Ben “ Sır”ın gerçekleşebilmesi için olmaz ise olmaz üç durum olduğuna inanıyorum. Birincisi, arzuladığınız şeyin size ait olması yani başkalarından alıntı olmamalı, ikincisi sürekli arzuladığınız şeyin frekansında kalmanız, sonuncusu da dikkatinizin sürekli arzunuzda olmasıdır. Eğer arzularınız gerçekleşmiyor ise bu 3 durumda aksama var demektir. Böyle bir durumda hayatınızda neler olabileceğine dair bir kaç tahminde bulunabilirim.
İlk tahminim; şu an sahip olduğunuz herhangi bir şeyden vazgeçmek istemiyorsunuzdur. Arzunuzun gerçekleşmesi durumunda ailenizden ya da sevdiklerinizden uzaklaşacağınızı ya da onlar tarafından onaylanmayacağınızı düşünüyor olabilirsiniz. Durum
Çevrenizdeki insanlarla ilişkilerinizi nasıl düzenliyorsunuz? İnsanlara karşı kendinizi koruma altına alanlardan mı yoksa onlara istedikleri alanı kolayca verebilenlerden misiniz?
Ben çevremizdekilerle aramızda oluşturduğumuz alanın kendimizi nasıl algıladığımızla bağlantılı olduğuna inanıyorum. Yani insanlarla olan ilişkimiz kendimizle olan ilişkimizin aynasıdır. Kendimizle bağlantımız kuvvetlendikçe de çevremizdekilerle ilişkilerimiz de güzelleşir. Bugünkü yazımda Orhan’ın insanlarla arasında nasıl bir alan oluşturduğunu anlatan bir hikâyemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hikâyenin ismi “Ali ile Orhan’ın Dostluğu”
Uzak bir diyarda güzel insanların yaşadığı küçük bir köy varmış. Köydeki çocuklar kış mevsimi geldiğinde köyün merkezindeki okula giderlermiş. Hikâyemizin kahramanı Ali ise, bu okulun en çalışkan öğrencilerindenmiş. Her sene sınıf birinciliğini kimseye bırakmazmış. Okuldaki diğer çocukların aileleri, çocuklarının Ali’yi örnek almalarını isterlermiş. Ali ise, derslerinde gösterdiği başarıyı, insan ilişkilerinde göstermekte zorlanır, sürekli kibirinin esiri olurmuş.
Günlerden bir gün okula yeni bir öğrenci gelmiş. Yeni öğrencinin adı Orhan'mış. Orhan mavi
Hepimiz şüphesiz sevilmek isteriz. Sevilmek! Yazması bile güzel. Sanırım bu duyguyu en yoğun hissettiğimiz zamanlar yaşama ilk adım attığımız zamanlardı. Yetişkin olduğumuzda ise bu duyguyu tekrar hissedebilmek için zihnimizi; “şunu yaparsam daha çok sevilirim”,” şununla birlikte olursam arzuladığım sevgiyi bulurum” gibi konularla meşgul edip durduk. Sonunda “Şunu yaparsam bu olur” cümlesi de tamamen yok oldu ve kendimizi sürekli yapma hali içinde buluverdik.
Şimdi şöyle bir bebekliğinize dönmenizi istiyorum. İçinizden benim gibi bebekliğini hatırlamayanlar var ise sadece bebek olmanın nasıl olabileceğini imgeleyebilirler. Bakın bakalım o bebeğin zihninden neler geçiyor, gününü nasıl geçiriyor? Kendini nasıl hissediyor?
Ne gördünüz?
Kendisine bir şey söylendiğinde, tepki vermeden izleyen, hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda anında mızırdanan, hoşuna giden bir şey olduğunda ise kıkırdayan mutlu bir bebek görmüş olmalısınız. Bu bebek hayatından o kadar memnun ki bir bilge misali kendisine ne sunuluyor ise onu kabul ediyor. O kadar savunmasız ve kırılgan olmasına rağmen kendini koruma altına almıyor. Çünkü ona göre her şey mükemmel ve sadece hayatın tadını çıkartıyor. Onunla
Şimdiye kadar bireysel farkındalığınızı arttırmanıza yardımcı olacak iki ayrı teknikten bahsettim. Bunlardan biri yaşam koçluğu diğeri ise nefesti. Bugünkü yazımda ise ilginizi çekeceğini düşündüğüm Theta Healing tekniğinden bahsetmek istiyorum.
Öncelikle şunu iyice bilmenizi isterim ki şu anki yaşadıklarınız sahip olduğunuz olumlu ya da olumsuz inanç ve duyguların ürünüdür.Yaşamınızda farkında olarak kuvvetlendirdiğiniz, en çok yöneldiğiniz olaylar, deneyimler hayatınızı şekillendirmekte, kısıtladıklarınız ise yaşamınızda engeller ve bloklar olarak kendini göstermektedir. Bunun sebebi; bizi biz yapan inanç ve duygularımızın %95’ inin bilinçaltında depolanması, sadece ve sadece %5’ inin bilincimiz dahilinde olmasıdır. Yaşamınızda engellere ve bloklara sebep olan duygu ve inançlarınızı kısıtladığınızda, yaşamınızın her yanında bolluk enerjisini deneyimlersiniz. ThetaŞifa Tekniği ile farkında olmadığınız, sizi limitleyen inanç ve duyguları farkedebilir ve yaşamınızda bilinçli olarak bolluğu yaratabilirsiniz. Önce, negatif ve kısıtlayıcı duyguları ve inançlarınızı nasıl depoladığınızı, sonra bunları nasıl değiştirebileceğinizi keşfedersiniz. Hayatınızda olumlu bir açı
Evet, ne kadar orijinalsiniz? Yani ne kadar kendiniz olabiliyorsunuz?
Bu soruya ilk yanıtı ben vermek istiyorum. Ben yaşamımın büyük bölümünde orijinallikten uzak yaşadım. Kendim olmayı bilemedim. Diğerlerinin sevgisini kazanmak adına onları sürekli izleyerek, neleri arzu ettiklerini anlamaya çalışıp davranışlarımı ve seçimlerimi onlara göre düzenledim. Tüm dikkatim dışarıdaydı. İnsanların yönelimlerine ve konuşmalarına odaklandıkları konulara dikkat ederek neyi arzuladıkları bilmecesini çözüp isteklerini gerçekleştiriveriyordum. Diğerlerinin arzularını gerçekleştirmekle o kadar meşguldüm ki “Ben ne isterim” konusuna bir türlü gelemiyordum. Sizce bizi kendimiz olmaktan alıkoyan nedir?
Bu sorunun yanıtı alında çok basit o da ; “sürekli yapma halinde olmamız”dır. Çünkü yapma halinde olduğumuzda sonuca müdahale ederiz. Etrafımızda olanlara göre kendimizi yapılandırırız. İçimizden gelen sesi elimizin tersi ile iteriz. Durum böyle olunca da orijinalliğimizi, kendimiz olma halini kaybederiz. Yaptıklarımız benzersiz olmaktan öte diğerlerinin düşündüğü ve istediği şeyler olur ki zaten onlar da benzer şekilde hareket ettiklerinden siz de bir orijinallik göremeyecek ve
Hayatta karşılaştığımız zorlukları elimizden her ne geliyor ise yaparak aşmaya çalışırız. Çıkmaza girdiğimizde de yakın dostlarımıza danışırız. Bazıları “Şunu denedin mi?” veya “Şöyle yapsaydın daha iyi olurdu” gibi önerilerde bulunur. İçlerinden en spiritüel olanı “ Belki de; her şeyi olduğu gibi kabul etmelisin” der ve siz de “ her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi” denersiniz. Bir müddet sonra her şeyi olduğu gibi kabul etmenin işe yaramadığını fark edersiniz ve “Her şeyi denedim olmuyor ” demeye başlarsınız. İşte böyle zamanlarda “Her Şeyi Olduğu Gibi Kabul Et! “ ‘in gerçek anlamını sorgulamak iyi bir hamle olabilir.
“Her Şeyi Olduğu Gibi Kabul Et “ denilince ben neyi anlıyorum size bir örnekle anlatmak istiyorum. Diyelim ki tatiliniz bitti ve güneyden evinize dönüyorsunuz. Topçular mevkiine geldiğiniz ve maalesef ki feribot sırası evlere şenlik. Bu kuyruğu bir anda yok edemeyeceğinizi çok iyi bildiğinizden büyük bir kabullenme ile körfezi arabayla dolaşma seçeneğini seçersiniz. Çünkü bir an evvel eve gidip ayaklarınızı uzatıp televizyonun karşısında şöyle bir keyif yapmayı her şeyden çok arzuluyorsunuzdur. Bu senaryonun bir de farklı bir versiyonu var tabii.
Bir önceki yazımda bireysel farkındalığın artırılmasında etkili olan tekniklerden “Tranformal Nefes”i anlatmıştım. Şimdi bu yazımda nefesin hayatımızda yarattığı değişimi daha iyi kavramanıza yardımcı olacak “Nefes Analizi”nden bahsedeceğim.
Nefes çalışmalarıma katılanlara nefesin deneyimlerindeki etkisini anlatmak için nefes analizi yaparım. Nefes alış-veriş şekilleri ile enerjinin bedenlerindeki dağılımına bakarak hayatları hakkında>Kişisel irade göbek kısmında bulunur. Bu nedenle karından nefes alanlar iradesi güçlü, yaratıcı insanlardır.>Solunum sisteminin ortasında yerleşik olan solar pleksus ve diyafram bölgesine geldiğimizde orta bölümdeki nefes eksikliği; kalp ve irade arasındaki ayrılığı temsil eder. Başka deyişle, bu bölgedeki bloke olmuş nefes alma kalbimizi izleme ile gereksinimimiz olan şeyi yapmamızı engelleyen deneyimler ortaya koyar. Eğer bu kalıba sahip iseniz, kendinizi sürekli olarak iki yöne çekiliyormuş gibi tanımlayabilirsiniz. Aşırı korku, üzüntü veya muhtemelen panik ataklardan sıkıntı çekiyor olabilirsiniz (*) Bu bölgeyi açmak için, “Kalbim ve iradem birdir. Kalbimi izlemek güvenlidir”>Sonra üst gövdedeki harekete bakarız. Göğüs kafesi bölgesindeki
Bu ve bundan sonraki yazımda bireysel farkındalığınızı arttırmanıza ve kendinizi tanımanıza yardımcı olacak etkili bir teknik olan Nefes Tekniği’ni anlatacağım. Öncelikle nefesin hayatıma nasıl girdiğini anlatarak başlamak istiyorum.
Sene 2005’ti. Kulak, burun, boğaz doktoruna muayene olmak için gitmiştim. Doktorum çene kemiğimin düşmek üzere olduğunu ve hayatımı biraz yavaşlatmam gerektiğini söyledi. Geceleri stresten dişlerimi o kadar çok sıkıyordum ki zavallı çenem dayanamaz hale gelmişti. O günlerde, günde 12-14 saat çalışıyordum. İşten sonra çalışmaya evde devam ettiğim günler oluyordu. Aslında çoğu kez gün içinde yapmak istediğim birçok şeye yetişemediğimden yavaş olduğumu düşünüyordum. Doktorun uyarısını dikkate aldım ve spirituel çalışmalar yapan bir merkezin kapısından içeri girerek ilk transformal nefes seansımı deneyimledim. Ruhsal çalışmalara inanmayan hatta dalga geçen birisi olarak üst üste 10 hafta boyunca özel nefes seansı almış olmak olağandışı bir durumdu. Üstelik 10 seans yetmedi hafta sonu çalışmaları ile bir hafta süren Transformal Nefes seminerine de katıldım. Seminer sonrası kendimi sanki yeniden doğmuş gibi hissediyordum.
Seminer