Doğulular yaşam gücünün bedene girişinin başlıca yolunun nefes olduğunu yüzyıllardır önce keşfetmişlerdir. Aslında çoğumuz az çok nefes almanın hayati önemi olan, biyolojik bir fonksiyon olduğunu biliyoruz ancak gereken önemi göstermiyoruz. Bugünkü yazımda çalışmalarımda sürekli kullandığım Transformal nefes tekniğinden bahsedeceğim.
Transformal nefes o çok bahsedilen beden, ruh ve zihin bütünleşmesini deneyimleyeceğiniz dünyadaki en güçlü arınma tekniklerinden biridir. Dr. Judith Kravitz tarafından keşfedilmiştir. Transformal nefesi diğer nefes tekniklerinden ayıran özelliği tekniğin içerisinde beden haritalama, olumlandırma ve tonlama gibi güçlü tekniklerinde yer verilmiş olmasıdır. Tüm bu teknikler transformal nefesin daha hızlı ve etkin sonuç alınmasını sağlamaktır.
Transformal Nefesin üç belirgin düzeyi vardır. Birinci düzey kısıtlanmış nefes kalıplarını açmak ve temizlemek ve böylelikle daha etkin ve kolay nefes almayı öğrenmek ile ilgilidir. Kapalı ve kısıtlı nefes modeli nedeniyle çoğu insan hava kapasitelerinin yalnızca küçük bir yüzdesini alabilmektedir. Transformal Nefeste bedenimizin içine alabileceğimiz hava miktarının yaşamda kabul edebileceğimiz iyilik
Halka açık şirketler hisse değerlerini arttırmak için yatırım yapar, kısa ve uzun vadeli planlarının gerçekleşmeleri izler, uluslararası kurumlarca onaylanmış kalite standartlarını benimser, etik kuralları benimsemeye v.s. önem verirler. Borsa değeri sürekli artan şirketlerin bir sürü takipçisi vardır, şirket hisselerine sahip olmak için sürekli uygun zamanı beklerler. Hisse senedi değerinde düşüş ya da artış gösteren şirketlerin durumunu yaşamdaki duruşumuzu benzetirim. Nasıl mı?
Finansal piyasalarda olduğu gibi yaşam borsasındaki değerimizi arttırdığımızda kendimizi daha değerli hissederiz. Kendimizi değerli hissettikçe hayatımızda yaşama dair daha çok netleşme, daha çok sevgi, mutluluk ve başarı egemen olacaktır. Peki, yaşam borsasındaki değerimizi nasıl arttırabiliriz?
Fazla risk almadan yaşam borsasındaki değerimizi arttıracak tek yatırım şekli “Doğal Nefes”’tir. Doğal nefes yaşamınıza girer girmez siz daha “neler olacak” diye düşünürken doğal nefes size bir anda bire beş hatta bire on kazandıracaktır. Bu değer artışının yaşamınızda yaratacakları ise şunlar olacaktır;
1-Derin ve tam nefes alış ile yaşamı tüm yönleri ile kabul etme hali kazanırsınız. Bu da size
Geçenlerde bir dostum, yazılarımın sonuna eklediğim “Gerçeğiniz Arzu ve İsteklerinizdir “ cümlesi hakkında yorumda bulunmuş. Bugünkü yazımda dostumun yorumu ile birlikte verdiğim yanıtı da sizlerle paylaşmak istiyorum. İşte dostumun yorumu;
“Gerçeğiniz Arzu ve İsteklerinizdir “ demişsiniz. Egonun yazdırdığı bir sözcük diye düşünüyorum. Arzu ve istekler nefs'tir. Hayatımızdaki yenmemiz gereken ilk şey nefs olmalıdır. Ego bir yanılgıdır. Hayatımızdaki acıların kaynağı da arzu ve istekler değil midir? Tasavvuf budizm karışımı konuşuyorum, Ama tüm spiritüel bilgiler de bunu söyler. Spiritüalizm ile ilgili olmayabilirsiniz sadece yazılarınızı çok sayıda kişi okuyor, olumsuz mesaj olmasın istedim”
Sevgili dostum çok güzel bir noktaya parmak basmış. Arzularımız bizi yanıltabilir. Arzuların yanıltan tarafının kaynağı geçmişin anıları ile geleceğin öngörüleridir. İkisi de doğru hizmeti vermezler. Birisi tarihi geçmiş konserve salça diğeri de konserve haline getirilmemiş yaş domatestir. İkisi de yemek pişirirken kullanacağınız salçanın güzel lezzetini vermeyecektir. Durum böyle olunca da aç kalma tehlikesi içine girersiniz. İşte mutsuz olma hali de böyle bir şeydir. Bu
Sokaktan karşıdan karşıya geçerken “sağına soluna bakmayı unutma” şeklinde tedbirler aldıran korkular güzeldir. Bir de özgürlüğümüzü ve ifademizi kısıtlama şeklinde tedbirler aldırtan korkular vardır ki işte bu tür korkular yaşamımızda olduğu sürece sevgi yerine>Gerçek şu ki sadece bildiğimiz şeyler bizi korkutur. Bilmedikleriniz ise asla. Geçmişte kendinizi korumak adına aldığınız tedbirler işinize yaramış olabilir ama artık her şey değişti. Bir kere artık çocuk değilsiniz. Hatta eskisine göre daha güçlü ve daha donanımlısınız.. Hadi kendinize bir iyilik yapın ve korkuların çevrelediği bu hapishaneden kaçış için zekice bir plan yapın. Unutmayın korkular genelde yargılar, tedbiri elden bırakmadığımız ikna çalışmalarının ve “…asla yapmam”, “… Prensibim değildir “, “Olacak şey değil” lerin, arkasına saklanırlar. Korkular her vedalaştığınızda size güzel bir hediye bırakırlar. Bu hediyeler ise zıt kardeşi “Sevgi” nin esintileri olacaktır.
Sevgiler
Gerçeğiniz arzu ve isteklerinizdir.
www.yourwishisyourreality.com
Bitki özleri tamamen doğal, seyreltilmiş kaynak suları, üzüm alkolü ve çiçeklerin özel kısımlarından oluşur. Bitki özleri duyuların uyumlu hale gelmesini sağlayarak yaşayan varlıkları denge durumuna getirir. Hayvanlar, insanlar hatta bitkiler üzerinde kullanılabilirler. Vücudun enerji alanı ile çalışır. Kristaller ile benzer etkiyi gösterir ancak kristallere göre daha yumuşak bir enerjileri vardır. Varoluş düzleminde minerallerden sonra ikinci sıradadırlar ve sevgiyi temsil ederler. Onlar güzel çiçek açtıklarında sevinir. Başlarına kötü bir şey geldiğinde yani kuruduklarında ise bundan ders alıp, yeni bir bitki daha alarak bu sefer ona gözümüz gibi bakarız. Bu sebepledir ki işimizi gücümüzü bırakıp bitkileri irdelemeliyiz belkide…
Bitki özlerini kullanmak kişinin hayatına açıklık ve netlik getirir. Kişinin hayallerini izlemesi için gerekli cesareti kararlılığı bulmasına yardımcı olur. Ayrıca kişinin sezgilerini güçlendirir, ruhsallığını ve yaratıcılığının arttırmasına yardımcı olur. Kişi bitki özlerinin kullanarak farkındalığını artırır ve özlediği mutluluğu bulabilir. Bitki özlerinin etkisi, diğer ruhsal çalışmalarda olduğu gibi kişinin yüksek benliğinin bilgeliğine
Meşhur Budist hocalardan Padmasambhava’nın bir sözü ile yazıma başlıyorum.
“Geçmişin hakkında bilgi almak istersen şu anki durumuna bak, geleceğin ile ilgili bilgi almak istersen, şu an neler yaptığınıza bak” (If you want to know your past - look into your present conditions. If you want to know your future - look into what you are doing)
Geçmişte papatya tohumu ektiyseniz papatya, erik ektiyseniz eriğiniz olacaktır. Papatya ekip gülfidanına sahip olmayı beklemek yanlış olur. Aslında yaşamın kendisi de böyle değil mi? Geçmişte kızgınlık, endişe, kıskançlık tohumu ektiysek şimdilerde o tohumların meyvelerini deneyimleriz. Örneğin endişe tohumları ektiysek sabırlı olmayı başaramayacağız demektir. Kıssadan hisse aslında tüm sorumluluk bize aittir. Belki de şu an içinizden “tüm bunları biliyoruz yazdıkların yeni bir şey değil ki!” diyorsunuz. Haklısınız bu yazdıklarım yeni değil. Aranızda bu konuda şimdiye kadar bir şey yapmamış olanlar var ise Padmasambhava’nın sözünü kendi hayatlarına adapte etmelerini öneriyorum. Bu çalışmayı yaptığınızda geçmişte ektiğiniz tohumların ne tür bir çiçek haline geleceği daha da netleşecek, şu an yaşamınızda olanların sorumluluğunu almak
Fantastik hikayeler ile çocuk masalları bazen eğitici ve öğretici olabiliyor. Bu nedenle onların film versiyonlarına seyretmekten çok keyif alırım. Özellikle de Alice Harikalar Diyarını çok beğenirim. Alice Harikalar dünyası, Alice’in bilinçaltına yaptığı yolculukla ilgilidir. Alice’in Harikalar Diyarının film versiyonunda kötü kalpli kraliçenin tahttan indirilebilmesi için canavarın kellesinin uçurulması gerekmektedir.
Harikalar diyarının sakinleri korkunç canavarı öldürmeye cesaret edememektedir. Bu işi yapacak tek kişi vardır, o da Alice. Alice korkunç canavarı öldürmesinin imkansız olduğuna inanmasına rağmen iyi kraliçenin ricasını kırmaz ve canavarın karşısına çıkar. Alice tüm gücünü kullanmasına rağmen canavarı alt edememektedir. Tam kaybettiğine düşündüğü bir anda, küçükken babası ile oynadığı “6 imkânsız şey” oyununu hatırlar. Ve o gün gerçekte var olmayan konuşan kedi, bilge tırtıl gibi 5 imkânsız şey ile karşılaştığını hatırlar. Altıncı imkânsız şeyin ise canavarın kellesini uçurmak olabileceğini düşünür ve canavara doğru kılıcı ile güçlü bir hamle yapar. Artık çatışma Alice’in lehine dönmeye başlamıştır. Alice sonunda altıncı imkansızı gerçekleştirir. Yani
Wikipedia’da Yalan’ın tanımını şöyle yapılmış.
“Yalan, herhangi bir , veya , yanıltmak amacı güdülerek yapılan rol veya doğru olmayan herhangi bir ifadedir. Yalan her daim, kötü olarak sınıflandırılmayabilir: örneğin, bir kişinin hayatını kurtarmak için yalan söylemek gibi. “[
Evet, çok doğru, gerekli olduğunda tüm iyi niyetimizi kullanarak yalan söyleriz. Zamanla şu yalan söyleme işinde öyle çok ustalaşırız ki dostlarımıza “Oğlum böyle de yalan söylenir mi? Şöyle söyleseydin bari inanmıyorum sana ya” şeklinde öğüt verirken kendimizi buluruz. Yalan söylemenin bir kötü tarafı, iyi niyetimizle farkında olmadan söylemeye başladığımız ufak tefek yalanlarla sanal bir dünya içinde yaşamaya başlamış olmaktır. Bu sanal dünyada yalan zaten yalan, doğru ise her zaman yalandır. Burası öyle büyülüdür ki doğruya açılan kapılar ustaca saklamıştır. İşte size birkaç örnek,
Bazen güzel bir prensibi referans olarak kullanarak “bu şöyle yapılmalı, ben buna hep dikkat ederim” şeklinde yorum yaparız. Hâlbuki o prensibi henüz hayatımızda uygulamaya başlamamışızdır. Evrende bir sürü güzel prensip vardır ve hepsini de çok severiz. Ancak uygulama aşamasına gelindiğinde tüm aksilikler bizi