Kanser hücreleri oksijensizdir ve bu nedenle sadece hücrelerin az oksijen aldığı ya da hiç almadığı yerde daha hızla çoğalırlar. Onların dejeneratif doğaları etraflarında bulunan hücreleri de etkiler. İki kez Nobel ödülü kazanan Dr. Otto Warburg bir hücrenin kendi oksijeninin yüzde altmışından yoksun bırakıldığında, kanserli hücreye dönüştüğünü keşfetmiştir. Bu, kanser ve diğer tedavi edilemez hastalıklar için son zamanlardaki tedavilerde çok yararlı olmuştur. O2’nin dokulardaki bu artışı kendi hücrelerimizin ve bedenlerimizin sağlığını geliştirirken, bakterilerin ve kanser hücrelerinin yok edilmesine yardım eder.
Sevgili Nefes Hocam Dr. Judith Kravitz, nefesin gücünü keşfetmeden önce, bir gün gırtlak kanseri olduğunu öğrenmiş ve altı ay boyunca sürekli nefes alıp vermiş. Altı ayın sonunda boğazını kontrol ettiğinde nodüllerinden kendiliğinden yok olduğunu görmüştür. Ondan sonrasında ise bu mucizevi tekniği bizlerle paylaşmaya başlamıştır.
Sevgili Hocam Judith dışında nefesin bu mucizevî etkisini deneyimleyen bazı uzmanlar ise şunları söylüyorlar.;
Nathaniel Altman. (Oxygen Healing Therapies isimli kitabı)“Oksijen yetersizliği hücrenin kanser olmasında çok önemli bir rol oynamaktadır.”
Dr. Harry Goldblatt, Journal Of Experimental Medicine, “Kanserin sadece tek bir ana sebebi vardır. O da anaerobik ( oksijen yetersizliği ) hücre aktivitesinin normal oksijen aktiviteli hücrelerin yerini almasıdır.
Kanser üzerine araştırmaları sebebiyle Nobel ödülü alan Dr. Otto Warburg, “ Kanser vucutta oksijen seviyesinin cok düşük olduğu bir durumdur öyle ki hücreler fizyolojik kontrolülün ötesinde dejenere olmuştur. Benzer olarak, alerjinin gerçek sebebi vucutdaki oksidasyon sürecinin düşük seviyelerde gerçekleşmesidir bu da vucut’a giren yabancı maddelere karşı kişinin hassaslaşmasına sebeb olmaktadır. Sadece oksidasyon mekanizmasının orijinal düzeye gelmesi ile hassasiyet giderilebilir.”
Kanser rahatsızlığınız olduğunda tabii ki hemen doktorunuza başvurun ama bu arada bir de nefesi başlayın.
Sevgiler