Zihniniz Ne Kadar Kuvvetli?- I

18 Ocak 2016

Dışarıya her adım attığımızda o günün çok iyi geçmesini isteriz. Fakat bu dileğimiz her zaman gerçekleşmez. Sebebinin; kuvvetli bir zihne sahip olmamak olduğunu söylesem bana inanır mıydınız? Kuvvetli bir zihin, genetik olarak aileden geçmez. Üzerinde çalışarak elde edilebilecek bir özelliktir.

Negatifle beslenmeye o kadar alışmışız ki, onlar olmadan var olamayacağımıza inanıyoruz. Geçmişte herhangi bir arkadaşınızla birlikte yaptığınız bir konuşmayı hatırlayın, negatif konulardan bahsetme oranınızın daha fazla olduğunu görürsünüz. Başka konuşacak bir şey yokmuş gibi başımızdan geçen kötü olaylardan ya da eksikliklerimizden bahsetmeye bayılırız. Yağmur yağdığında yağmuru kötüler, hava güneşli olduğunda ise güneşten şikayet ederiz. Kısaca boş konuşmaya bayılıyoruz.

Özel bir davete giderken nasıl üstümüze başımıza dikkat ediyorsak zihnimiz için de aynı dikkat ve özeni göstermeliyiz. Çünkü zihnimizden geçenler hayatımızın nasıl olduğu ile direk bağlantılı. Bu yüzden de bir an evvel zihni kuvvetlendirmek adım atmaya başlamalıyız.

Zihnimizi kuvvetlendirmenin yolu, pozitif konsantrasyon geliştirerek içinizdeki bilgeyle bağlantıya geçmekten geçiyor. Tarihte bu çalışmayı

Yazının Devamı

Neden İnsanlar Mutsuz Oluyor?

11 Ocak 2016

Şu sıralar arkadaşlarımla birlikte Hindistan’dayız. Jaipur’dan Delhi’ye uçakla giderken Sevgili Sinem, havayolu şirketinin çıkarmış olduğu dergide güzel bir yazı gösterdi. Yazı içeriğinde Sandhuru isimli bir yogi ile yapılan kısa bir söyleşi vardı. Sandguru,“Neden insanlar mutsuz?” sorusuna özetle şöyle yanıtlamıştı. “İnsanlar mutsuzlar. Çünkü kendi hayatlarına sahip çıkmıyorlar. Acı, keyif, neşe, üzüntü vb. gibi deneyimlerin hepsi içimizde gerçekleşir. Bu durumu göz ardı ederek neşeyi dışarıda aradığımızda ise mutsuz oluruz. Neşe, başarılması gereken bir oluşum olarak görülmez”

Bence bu çok doğru. Neşeyi, başarılması gereken hedefler arasına koymuyoruz. Bir şeylere sahip olduğumuzda ya da bir şeyler yaptığımızda neşeyi elde edeceğimize inanıyoruz. İstediklerimiz gerçekleştiğinde ise neşeyi tam olarak hissedemiyoruz. Ve bu durum döngüler halinde devam edip duruyor. Bir türlü neşeyi başaramıyoruz. Şimdi şöyle bir düşünün, neşeyi başarı kriteri olarak belirlediğinizde hayatınız nasıl olurdu?.

Bir süreliğine neşeyi başarmayı, para biriktirmek gibi düşünün. Bankadaki paranızı arttırmak istediğinizde ne yaparsınız? Piyasada getirisi fazla olan yatırım araçlarından birisini

Yazının Devamı

Güzel Şeyler Herkese İyi Gelir? II

5 Ocak 2016

Bir önceki yazımda sevdiklerinizle aranızın bozulmasına, belki de dostlukların bitmesine, kendinizden uzaklaşmanıza kısaca acı çekmenize sebep olan sekiz dünyevi döngüden bahsetmiştim. Sekiz dünyevi döngü, övgü/eleştiri, kazanç/kayıp, zevk/acı, ün sahibi olma/gözden düşmeden oluşur. Bu yazımda bu döngüleri alt etmek isteyenler için birkaç çalışma önermek istiyorum.

Herhangi bir konu ile ilgili kendinize çok yüklendiğinizde ya da birileri sizi övdüğünde içinizde neler olduğunu gözleyerek kendinize şu soruları sorabilirsiniz;

-Biri beni suçladığında nasıl bir tepki veriyorum?

-Birisi beni övdüğünde, sırtımı sıvazladığında nasıl tepki veriyorum

Bu soruların yanıtı, bu döngüler içindeyken nasıl davrandığımız konusunda bize bir sürü bilgi verecektir. Örneğin; Her kim bizi suçlarsa suçlasın her zaman benzer davranışlar sergileriz. O an neler olduğuna bakmak yerine kendimizden kaçar, farklı aktivitelere yöneliriz. Ben bu döngüler üzerinde çalışırken, hemen harekete geçerek değişik şeylere yöneldiğimi fark ettim. Bu da kendimi kutlayacak ya da suçlayacak zamanlar yaratamama yani kendimi tanıyamama sebep oldu. Kendimi tanıyamayınca da çevremdeki insanlar ya

Yazının Devamı

Güzel Şeyler Herkese İyi Gelir -I

27 Aralık 2015

Geçen sene bu zamanlarda “ Değişik bir Yeni yıl Mesajı” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıyı yazarken Lama Zopa Rinpoche’nin “How To Practice Dharma: Teachings on the Eight Worldly Dharmas.” İsimli kitabını kaynak olarak kullanmıştım. Biraz revize ile aynı yazıyı tekrar paylaşmak istiyorum.

Yaşantımızın belli dönemlerinde sekiz dünyevi döngü ile karşı karşıya geliriz. 2016 yılında bu döngülerin hayatımızda yarattıklarımızı keşfederek çektiğimiz acılara veda etmeye ne dersiniz? Yanıtınız evet ise önce bu döngüleri tanıyalım;

Bu döngüler ikili gruplar halindedir. Övgü/eleştiri, kazanç/kayıp, zevk/acı, ün sahibi olma/gözden düşme gibi sevdiklerimizle aramızın bozulmasına, dostlukların bitmesine, kendimizden uzaklaşmamıza sebep olurlar. Bizi yönetmelerine izin verdiğimizde tek bir şey olur; “ Acı Çekeriz”.

Kazanç/kayıp ikilisini seçtiysek, sahip olduklarımızı kaybetme korkusu öyle güçlü olur ki eninde sonunda acı, eleştiri, suçlama, gözden düşme ve kayıp hislerinden herhangi birinin ağına düşeriz. Zevk/acı döngüsünde, herhangi bir şeyden çok keyif alırız. Bu durumun sonsuza kadar devam etmeyecek olması acı verir. Ün sahibi olma/gözden düşme ikiline yakalandığımızda ise

Yazının Devamı

Mutlaka Yapılacaklar

20 Aralık 2015

Yeni yıl, umudun en çok hissedildiği anlardan biridir. Her yeni yılda, taze başlangıçlar yapmak isteriz. En önemlisi, hayatımızı tekrar gözden geçirme fırsatını yakalarız. Mesela bazılarımız her yeni yıla özel “ mutlaka yapılacaklar “ listesi hazırlar. Ben “ Mutlaka yapılacaklar” listesini 2006 senesinden beri yaparım. O zamanlar gerçekleşmesini istediğim şeylerin sayısı yüz yirmi beşti. Şimdilerde ise bu rakam yediye indi.

Ne istediğine karar veremeyen, risk almaktan korkan ve başkalarına endeksli yaşayanlar için bu listeyi hazırlamak büyük bir fırsat olabilir! Listenizi yaptıkça gerçekleşmesini istediklerinize daha da yaklaşırsınız. Bunun tek bir anlamı vardır. O da, isteklerinizin hızla gerçekleşecek olmasıdır.Bunun dışında, listeyi her yapışınızda hayatınızı gözden geçirme fırsatını yakalarsınız. Endişelerin hayatınızı nasıl yönettiğini, anda kalmak yerine geçmiş ve gelecek arasında gidip gelerek zaman kaybettiğinizi fark edersiniz. Geçmiş ve gelecek arasında gidip geldiğinizde ya kendinize acır ya da başkalarını suçlarsınız. Olmuş bitmişe ya da daha henüz olmamışa odaklandığınızda hareket geçemez, tembelleşirsiniz.

Hadi isterseniz hemen harekete geçin, elinize bir

Yazının Devamı

En Çok Ölümden mi? Yoksa yaşamaktan mı? Korkarsınız

14 Aralık 2015

Kendimizi güvende hissetmek ya da mükemmel olmak adına bir sürü aksiyon alırız. Bu aksiyonları aldıkça kendimizi daha güvende hissedeceğimizi düşünürüz. Fakat bir müddet sonra bizi güvende hissettiren şeyin etkisi kaybolduğunda kendimizi güvende hissetmemeye başlarız. Çünkü, evrende hiç bir şey aynı kalmaz, sürekli değişir. Aslında çoğumuz bu gerçeği biliriz. Fakat yine de deneyimlerimizi kontrol etmek için can ederiz. Bu tarz seçimlerin sonuçları olur. Bu sonuçlardan biri yaşadığımız anın sunduğu fırsatları görmezden gelmektir.

Eğer yeterince meditasyon yaptıysak, yeterine koştuysak ya da mükemmel beslendiysek her şeyin mükemmel olacağını düşünürüz. Aslında bunu yaparak kendimizi başarısızlığa mahkum ederiz. Zira er ya da geç kontrol edemediğimiz bir şeyler çıkacaktır. Örneğin bize çok yakın olan birisi ölebilir ya da çok önemli bir rahatsızlığa yakalanabilir. Her zaman bir şeyler eksik olacaktır. Yaşam bazen tatlı, bazen acı olacak, bazen bedenimiz gerileyecek, bazen de gevşeyecektir, bazen başımız ağrıyacak, bazen de kendimizi yüzde yüz sağlıklı hissedeceğiz. Sahip olduklarımıza tutunarak, deneyimlerimizi birilerinin onaylamasını isteyerek, toparlanmış hissetmeye

Yazının Devamı

Nasıl Denge ve Uyum İçinde Oluruz?

8 Aralık 2015

Etrafımızdakilere yardım ettikçe güçlenir, mutlu oluruz. Bu şekilde güçlenmek ve mutlu olmak çok güzeldir fakat bazı olumsuz yan etkiler ortaya çıkabilir. Örneğin, gücünü yardım etmekten alan insanlar, bir müddet sonra kendilerini bir üst sınıfa koymaya başlarlar. Bu durumun davranışlara yansıması ise şöyle olur; Kişi, düşmanı olarak bildiği insanların yanında kibirli (sinirli, öfkeli, diğerlerini küçük görme vb gibi), dost olarak gördüğü insanların yanında ise son derece alçak gönüllü ve meleksi davranır. Ancak bu mekanizma zaman içinde garipleşecektir. Örneğin, düşman olarak bilinen ve hor görülen bir kişi, günün birinde insanlık adına çok özel bir şey yapar ve hemen dostlar grubuna dahil olur. Bu sefer de meleksi davranışlara maruz kalmaya başlar. Aynı şekilde dost olarak bilinen bir kişi, birisine haksızlık yaptığında düşmanlar grubuna dahil olur. Bir gün önce meleksi davranışlara maruz kalırken şimdilerde artık kibrin gazabına uğrayacaktır.

Bu şekilde gruplar arasında gidip gelen insanların zihninden, “Dün çok iyiydik, bugün ne oldu ki?“sorusu hiç eksilmez. Sürekli olarak “Dün dostumdu, ama şimdi bir düşman “şeklinde kategorileştirmelerle dengede kalmak zordur.

Yazının Devamı

Mutlu Bir İnsanın Savaş Çıkartması Mümkün Değil!

29 Kasım 2015

Bu cumartesi günü sabahı “ Mutlu Olmak için Nefes ve Meditasyon” konulu bir sohbetimiz vardı. Önce meditasyon yapmanın öneminden bahsettik sonra pozitif konsantrasyon geliştirmeyi sağlayan nefes farkındalığı çalışması ile birlikte içimizdeki sevinci hatırlamak adına özel bir çalışma yaptık. Neyse ki sohbete katılanlar güçlü bir istekle gelmişlerdi ve hep birlikte güçlü bir enerji oluşturabildik. Çalışmanın sonunda gündeme getirilen konulardan birisi de şuydu; “ Huzur ve barış için bu tarz çalışmalar yapıyoruz, peki savaşları nasıl yorumlamalıyız?”

Şu an aktif savaşın yaşandığı ülkeler var. Aktif savaşın olmadığı ülkelerde ise kardeş kardeşle, dost, dostunla savaş halinde olabiliyor. Hatta bu durum herkes tarafından normal karşılanıyor. Sanki savaş olmaksızın yaşam çok tatsız gibi.... Yoksa kardeş kardeşe nasıl düşman olsun ki!

Bence dünya barışı için her bireyin sahip olduğu enerjiyi yumuşatması gerekiyor. Her gün evden dışarı adım attığımızda birileri üzerinde etkimiz oluyor. Etki-Tepki yasasından kaçış yok. Pozitif ya da negatif yapılan her etki kesinlikle bir tepki ile sonuçlanıyor. Herhangi bir gün içinde bir şeylere, birilerine zarar vermemiş olmak mümkün değil. Aktif

Yazının Devamı