Nefesimi yeniden kazanmak konusunda bana ilham veren Sevgili hocam Dr. Judith Kravitz, Derin Nefes al Neşe ile Kal isimli kitabında, nefesin zihinsel sağlık ile ilgili neler yapabileceği konusunda şunları yazmış; “Nefes zihinsel sağlığımızın anahtarını taşır, çünkü nefes alışımızın derinliğini, ritmini ve hızını değiştirerek kimyamızı ve ayrıca tutumumuzu bilinçli şekilde değiştirebiliriz. Bu değişiklikleri yaparken, daha pozitif bir zihin – beden haline kendimizi adamak için perspektiflerimiz ve tutumlarımız değiştirilir, böylece esenlik duygumuz dramatik şekilde gelişir. Artan oksijen yalnızca fiziksel beynin ve bilinçli zihnin uyanıklığını ve zihinsel berraklığını artırmaz, ayrıca bilinçaltı zihne erişir, depolanmış negatiflik ve baskılanmış duyguların köklerini etkili şekilde iyileştirir ve daimi olarak çözer. Bu daha derin duygusal seviyelerde, Transformal Nefes bilinçaltı zihinden kaynaklanan negatifliğin silinmesi ve daimi olarak temizlenmesinin bütünleşmesi ile sonuçlanır “
Şimdi size soruyorum; Kimler Dr Judith Kravitz’in yazdığı gibi, daha pozitif bir zihne sahip olmak, hayata karşı bakış açısını ve tutumunu değiştirmek ister?
Bundan on bir sene önce, bu soruyu
Nefes ve tedavi konusuna bu yazımda da devam etmek istiyorum. Bu seferki yazımda nefesin toksinlerin atılımındaki rolü ile hastalıkların giderilmesindeki etkisi üzerine uzmanların neler söylediklerinden bahsetmek istiyorum. Önce nefes ve toksinlerin atılması ile ilgili uzman görüşleri;
1- Gay Hendricks, Ph.D. , Conscious Breathing (Bilinçli Nefes Alma), sf.17
“Hastalarımda başka bir çok fiziksel sorunun tedavisi hayatlarına nefes alma çalışmalarını dahil ettikten sonra gerçekleşti. Bunu açıklayan basit ama her şeyi kapsayan bir sebep var. İnsan vücudu, toksinlerin %70'ini nefes yoluyla tahliye etmek üzere tasarlanmıştır. Toksinlerin sadece küçük bir yüzdesi terleme, idrar ve dışkı yoluyla tahliye edilebilir. Eğer nefesiniz en üst seviye etkinliğinde çalışmıyorsa, toksinlerden gerekli şekilde arınmıyorsunuz demektir.”
2- Dr. Kurt W. Donsbach, D.C., N.D.,?Super Health (Süper Sağlık)
“Dokulardaki extra oksijenin faydalarında en çok gözden kaçan, daha etkin bir şekilde toksinlerden arınabilme yetenekleridir.”?
3- Ed McCabe?Oxygen Therapies, A New Way Of Approaching Disease (1988)
"Hastalık toksinlerin vücuttan hatalı bir şekilde atılmasının sonucudur. Oksijen
Hava ve oksijenin sadece sağlığımızı korumada, hastalıkların tedavisi sürecinde yardımcı olduğunu gösteren bir kaç tıbbi kanıt yer almaktadır. Aralarında, hastalıkların tedavisini mucizevi Nefes süreciyle destekleyen doktorların ve tıbbi meslek sahiplerinin olduğu olaylar şunlardır;
Astım
“John Goyeche, Dr. Ago ve Dr.Ikemi tarafından astım hastaları üzerinde yapılan bir araştırma, etkin tedavinin fiziksel boyutun yanında, endişe ve özsaygı gibi baskılanmış duyguları da ele alması gerektiğini öneriyor. Bunun için, tam bir diyafragmatik nefes almaya geri dönerken, sizi kötü duruşunuzu düzeltmeye teşvik ediyor ve bağlantılı olmayan solunum kaslarını gevşetmesi için bireylere yardımcı oluyorlar. Ayrıca fazla balgamdan hangi yollarla kurtulabileceğiniz konusunda tavsiyelerde bulundular. İyi haber ise, geniş kapsamlı bir nefes alıştırmasının tüm bunları gerçekleştiriyor olması. ”Donna Farhi?The Breathing Book (Nefes Alma Kitabı), sf. 207
Tansiyon;
“Nefes alma ve tansiyon arasındaki ilişki uzun süredir biliniyor ve anlaşılıyordu. Şu demek oluyor ki: Yüksek tansiyon, hızlı ve kesik nefes alınan bedensel durumlarda ortaya çıkıyor. Nefes alma şeklimizi yavaş bir diyafragmatik
Vücudun, sağlıklı hücreler üretebilmesi için ihtiyaç duyduğu temel unsur yüksek oksijenli kandır. Sağlıklı olmak için , ön şart sağlıklı bir hücresel vücut yenilenmesidir ki bir çok hastalık için panzehir olduğu kanıtlanmıştır. Öte yandan, eğer çoğu insan nefes alırken solunum sisteminin üçte birini kullanıyorsa, sağlıklı olmak için gereken hava ve oksijenin yaklaşık %25'ini alıyor demektir. Her iki kişiden birinin ağır hastalık geçiriyor olması şaşılacak bir şey değil midir? Transformal Nefes® size nasıl daha etkin nefes alacağınızı öğretir. Değerlendirme ve eğitim sonrasında, Transformal Nefes tekniği ile tüm solunum sisteminiz açılarak içeri ve dışarı akışın daha sık ve daha serbest olması sağlanır.
Transformal Nefes bireysel nefes alma kalıplarını yeniden yapılandırarak, danışanın hava hacmini iki, üç katına veya daha fazlasına çıkararak nefes alma kapasitesini ve oksijen seviyesini yükseltir. Kronik hastalıklara sahip danışanlardaki fiziksel semptomların Transformal Nefes uygulamaya başladıktan sonra ortadan kaybolduğunu gösteren bir çok yazılı rapor bulunmaktadır. Örneğin Regio Emilia - İtalya'da bir hastanede yapılan bir çalışmaya göre on iki solunum hastasının her
Eskiler havanın “Prana” –yaşam gücü enerjisi– taşıdığından bahsederlerdi. Bunun her yerde olduğunu ve güneş ışığına maruz kalarak ve bu enerjiyi muhafaza eden besinleri tüketerek bedenlerimize girmesine izin verdiğimizi söylerlerdi. İşte aynı şekilde Transformal Nefes sayesinde Prana’nın bedenimize büyük miktarlarda alındığına ve bedenin elektromanyetik alanını değiştiren güçlü bir pozitif enerji titreşimi ürettiğine inanıyoruz. Burada negatif enerji pozitif enerjiye yükseltme ilkesi aracılığı ile yükseltilmektedir. Yaşam gücü enerjileri bedenimize girerken, duygular ayağa kaldırılmakta ve titreşimdeki değişiklik sebebiyle travma kalıcı bir şekilde temizlenmektedir. Bu da travmanın artık enerji alanında yer almaması gibi bir sonuca götürüyor bizi. Tabii ki anılarımız silinmiyor. Nefes yaparak farkındalık geliştirdikçe, analize, geçmişteki konulara dönmeye ya da bir şeyleri “tamir etmeye”ihtiyaç kalmıyor. Bir travma ya da özel bir konu çözümlendikten sonra, zihin daha da sakinleşiyor. Ruh ile temas daha açık hale geliyor. Bu gerçekleşirken, kim olduğumuzu hatırlamaya başlıyoruz. Kim olduğumuzu hatırladığımızda ise daha farklı davranmaya ve dünya ile daha farklı etkileşiyoruz.
Bazı insanlar çevresindeki kişileri sürekli korumak, gözetmek isterler. Bunu yaparken de yaptıkları yardımın suyunu çıkartırlar. Örneğin, “Boş ver, başka birisini bulursun” , “sen yoluna devam et, o nasılsa ettiğini bulacak”, “şu çalışmaya git, sana çok iyi gelecek”, “gel seninle tatile çıkalım, daha kolay unutursun” şeklindeki konuşmalarla insanları sorunlarından uzaklaştırıp yaşanmış bir anı yok sayarak duygularını bastırmalarına, illüzyon dünyası içinde yaşamalarına yardımcı olarak onlara zarar verirler. Bazıları ise yardım ederken “sen eziksin, sorunlarının çaresi sadece bende, ancak ben sana yardım edebilirim, bu konuda bir şey bilmiyorsun” tarzı düşünceler içinde olurlar. Bu düşünceler zamanla ayrımcılığa sebep olur. Ayrımcılık da, insanı bazı basit gerçeklerden uzaklaştırır. Bu basit gerçeklerden bazıları şunlardır;
1-“illa yardım etmeliyim”sloganını fazlaca benimsediklerinde çekim alanlarına endişe ve sorunları olan insanlar girmeye başlar. Bu da onları negatif enerji ile haşır neşir hale getirir. Negatif enerjiler içindeyken tek bir şey olur;.. negatif.. .negatif... negatif... Bu durumda ya egoları şişer ya da fazla negatiften dolayı zihin sürekli aktiftir,
Başkaları hakkında ne kadar iyi şeyler düşünürsek düşünelim ya da onları ne kadar çok sevmeye çalışırsak çalışalım günün birinde bir şekilde kendimizi birileriyle çatışırken buluruz. Sizce; “Gerçek niyeti sevgi ve barış olan bir insan nasıl olur da diğerleri ile çatışır ?”
Belki de ilk akla gelen cevap “insanların diğerlerinden çok, kendilerini düşünmeleri “ şeklinde olabilir. Çözüm üretemeyeceğimiz bu tarz konular da aklımıza hep ego gelir. Halbuki bu sorunun yanıtı bu kadar basit olmamalıdır.
Şu sıralar Zen ustası Dainin Katagari bir kitabını okuyorum. Dainin Katagari, herhangi bir niyetin gerçekleşme başarısının seçilen eylemlerde saklı olduğundan bahsetmiş. Şimdi isterseniz bu bilgiyi dikkate alarak “Gerçek niyeti sevgi ve barış olan bir insan nasıl olur da diğerleri ile çatışır “ sorusuna yanıt bulalım. Gerçekten barışı istiyorsak, barışla ilgili olsun ya da olmasın seçtiğimiz her eylemin barış kokması gerekir. Mesela, bir arkadaşınız size haksızlık yaptığında, “ Bu sefer onunla savaşmayacağım ama, kendimi geliştirerek ona haddini bildireceğim” dediğinizde, niyetiniz kendinizi geliştirmek gibi ulvi bir niyet olsa da eyleminiz haddini bildirmek olduğu için barış kokan
Wikipedi, şüpheveya kuşkuyu bir insanın, bir olay karşısında duyduğu emin olamama duygusu olarak tanımlamakta ve şüphenin suyunu çıkaranların da ileride "" ya da "Kuşkucu" olabileceklerini yazmaktadır. Bu özet tanım, şüphenin iki farklı hali olduğunu göstermektedir. Bunlardan birisi olumlu diğeri ise olumsuzdur...
Şüphenin olumlu halinde, zihin, araştırma, geliştirme yapması konusunda insanı zorlar. Bu sayede sabır, netleşme, anlayış, hoşgörü gibi kişisel değerler daha da güçlenir. Olumlu şüphe sayesinde kişi daha uyanık olur ve daha akılcı ve ahlaklı davranışlara yönelir. Özetle, minicik bir şüphe, kötüyü iyiden, barışı savaştan ayırmamıza yardımcı olur.
Şüphenin negatif halinde ise, wikipedi’da yazıldığı gibi paranoyaklık söz konusu olur. Paranoya, zihinsel bir rahatsızlıktır. Zihinsel rahatsızlıkları olan insanların en çok yaptıkları şey başkalarına zarar vermektir. Örneğin aynı toprağı paylaşan insanların“ hakkını aramak”adına birbirleri arasında savaş çıkartmaları şüphenin negatif halini deneyimlemekten kaynaklanır.
Önemli olan, olumlu ve olumsuz şüphenin nelere yol açabileceğini analiz ederek orta yolu bulmaktır. Bu yüzden de atılan her adımın hem kendisi