Bu cumartesi günü sabahı “ Mutlu Olmak için Nefes ve Meditasyon” konulu bir sohbetimiz vardı. Önce meditasyon yapmanın öneminden bahsettik sonra pozitif konsantrasyon geliştirmeyi sağlayan nefes farkındalığı çalışması ile birlikte içimizdeki sevinci hatırlamak adına özel bir çalışma yaptık. Neyse ki sohbete katılanlar güçlü bir istekle gelmişlerdi ve hep birlikte güçlü bir enerji oluşturabildik. Çalışmanın sonunda gündeme getirilen konulardan birisi de şuydu; “ Huzur ve barış için bu tarz çalışmalar yapıyoruz, peki savaşları nasıl yorumlamalıyız?”
Şu an aktif savaşın yaşandığı ülkeler var. Aktif savaşın olmadığı ülkelerde ise kardeş kardeşle, dost, dostunla savaş halinde olabiliyor. Hatta bu durum herkes tarafından normal karşılanıyor. Sanki savaş olmaksızın yaşam çok tatsız gibi.... Yoksa kardeş kardeşe nasıl düşman olsun ki!
Bence dünya barışı için her bireyin sahip olduğu enerjiyi yumuşatması gerekiyor. Her gün evden dışarı adım attığımızda birileri üzerinde etkimiz oluyor. Etki-Tepki yasasından kaçış yok. Pozitif ya da negatif yapılan her etki kesinlikle bir tepki ile sonuçlanıyor. Herhangi bir gün içinde bir şeylere, birilerine zarar vermemiş olmak mümkün değil. Aktif savaş çıkartacak bir etkimiz olmasa da kah konuşmalarımızla, kah yaptıklarımızla birilerine zarar veriyor ya da değişime uğratabiliyoruz. Bu durumda evden dışarı çıkmayacak mıyız? Tabii ki çıkacağız... Ancak zihnimizin aydınlanmış halini aktive etmeye daha çok odaklanacağız.
Zihnin bir sürü hali var. Etrafımızda olanları algılama şeklimiz anında savaş ya da barışı yaratabiliyor. Örneğin, etrafımızda olanları, pozitif bir öneri getirmeksizin yargıladığımızda barışın gerçekleşmesi yerine savaşın gerçekleşmesi adına adım atmış oluyoruz.. Bizler bu tür konulara prim verdikçe, sağ olsun medya da hemen arkamızda yer alıyor. Bu yüzden de barışı bir an evvel en popüler konu haline getirmeliyiz... Ve zihnimizin mutlu, huzur, sevinç, neşe, coşku, sevgi ve şefkat halini deneyimleyecek düşünce ve aktivitelere yönelmeliyiz. Bunları yapar yapmaz tabii ki savaşlar bir anda sona ermeyecek fakat illa ki ileride barışın gelmesi için tohumlar atılmış olacak.
Ben, savaşlar oldukça, tatsız olaylar dikkatime çekildikçe zihnimin aydınlanmış özelliklerini aktive etme çalışmalarına daha çok hız veriyorum. Rehavet çöktüğünde hemen harekete geçiyorum. Savaşlar barış niyetimin daha güçlü hale gelmesine zemin oluşturuyor...Yani bazılarının o çok istediği şey gerçekleşmiyor. Belki tek başıma barışı yaratamam fakat aydınlanmış zihne sahip olmak isteyenlere ilham kaynağı olabilirim. Çünkü benim de ilham kaynağım, aydınlanmış zihne sahip olan insanlardı.. ve onlar sayesinde barış kokan hareketler de bulunmak adına daha da güçleniyorum. Biliyorum, savaşa son vermek için bir sürü diplomatik hareketler, güçlü yardımlar yapılıyor.. hepsi çok güzel hareketler.. Sanırım artık yeterli gelmiyorlar.. Bir an evvel bireysel olarak bir şeyler yapmalıyız... Bunun için de zihnin aydınlanmış halini deneyimlemek için kendimizi geliştirmeliyiz. Çünkü gerçekten mutlu olan bir insanın savaş çıkarması mümkün değil....
Her Daim Sevgi Ve Işıkla..
sibel.kavunoglu@gmail.com