Aylardır Cem Yılmaz’ın yeni filmi ‘Arif V 216’yı bekledik durduk, öyle bir merak ettik ki, filmin fragmanı bile milyonlarca kez izlendi. Fragman böyleyken, dün vizyona giren filmin gişe rekorları kıracağı net. Geçtiğimiz salı Soho House’ta harika geçtiğine emin olduğum basın gösterimi vardı. İlk izleyenlerden olup, hemen sizinle paylaşacağım diye pek heves ettim ama maalesef (Bu noktada içimden şansıma sevgilerimi yolluyorum!) fena hastalandığım ve ses tellerimdeki kanamadan dolayı hiç konuşamadığım için basın gösterimi sırasında evde yıldız şeklinde yatıyordum!
‘Arif V 216’yı acilen izleme isteğime tavan yaptıran birkaç detayı paylaşayım hemen... Konusunu ve saymakla bitmeyecek oyuncu kadrosunu biliyorsunuz zaten. Arif’le, insan olma isteğiyle uzaydan dünyaya gelen 216’nın maceralarının büyük bölümü karakterlerin zaman makinasıyla ışınlanarak gittiği 1969’da geçiyor.
Filmle ilgili güzel ayrıntılar...
Ajda Pekkan ve Zeki Müren gibi efsane isimlerin sahnede; Sadri Alışık, Ediz Hun, Cüneyt Arkın gibi ustaların sinemada fırtınalar estirdiği zamanlarda yani... En merak ettiğim sahneler 1969’da geçenler... Çağlar Çorumlu’nun Zeki Müren karakterine kim bilir nasıl güleceğiz?! ‘Arif V
Hemen hemen herkes yılbaşı gecesini evinde geçirdi, tanıdıklar arasında tek tük şehir dışına veya yurtdışına gidenler vardı o kadar...
31 Aralık günü insanlar sokaklara dökülür, trafik olur diye düşünüyordum, merkezi yerlerde bile yollar boştu. Yıllardır gittiğim kuaför salonunda mesela, öyle bir izdiham olur ki, sıra beklerken cinnetin eşiğine gelirim ama bu kez salon boştu. Mekan sahibi tanıdıklarla sohbetlerimde, insanların arayıp “Güvenlik önlemleri ne durumda?” diye sorduklarını öğrendim. Güvenlik nedeniyle halk konserleri de son dakikada iptal edildi.
Tabii ki sahne programlarının olduğu, sevilen sanatçıların çıktığı bazı yerlerde kalabalıklar vardı ama benim gördüğüm ve insanlardan duyduğum kadarıyla bu yılbaşını eskisi gibi coşkulu kutlamadık. Geçen seneki Reina saldırısının hepimizde yarattığı endişe yeni yıla durgun bir “Merhaba” dememize yol açtı. Terör korkusuyla coşkumuzu kaybetmiş olmamız fazlasıyla üzücü...
Yeni yıl her zaman umuttur!
Yeni yıldan umut dolu beklentiler de duyamadım pek kimseden... Planlar, hayaller peşinde olan yok, tek istenen ‘huzur ve sağlık’... Ben, bütün bu durgunluğun üzerine bir de ağır grip olarak girdim 2018’e... Korumaya çalıştığım yeni yıl
Sanki zaman çok daha hızlı akıyor eskisinden. Haftalar, aylar nasıl olduğunu anlamadan geçip gidiveriyor. Aralık ayının başlamasıyla bitmesi de öyle oldu, acaba bir tek bana mı öyle gelmeye başladı. Yoksa siz de aynı şeyi hissediyor musunuz?
Öbür gün yepyeni bir yıla başlayacağız inşallah. 2017’den pek randıman alamadım şahsen! Milletçe de yüzümüzün güldüğü bir yıl olduğu söylenemez. 2018’in güzel başlamasını ve her gününde hepimize güzellikler getirmesini diliyorum. Ve 2017’ye veda ederken aklımda yer eden ‘En’ler listemin sığdığı kadarını şuracığa bırakıyorum.
En iç bayan magazin figürü: Adriana Lima’yla aşk ispatı tadında çektirdiği sonu gelmeyen fotoğraflardan, ‘yengeniz’ muhabbetine kadar kendini seve isteye magazin malzemesi yapan Metin Hara son bombasını da; “Ben magazin figürü değilim, bilim insanıyım” cümlesiyle patlattı! Hâlâ gülüyorum! O aşkı evlenseler dahi yapay bulacağımız net!
En tatlı aşk: Şahan Gökbakar’ın eşine ve çocuklarına olan aşkı, sosyal medyada yaptığı aile paylaşımları yılın en tatlısıydı. Gökbakar Ailesi’nin samimi, doğal ve sevimli hallerine bayılıyorum.
Allah nazardan saklasın.
En iyi ilham kaynağı:
2018’e günler, saatler kala yeni yılı fırsata çevirmenin püf noktalarını duymak istersiniz değil mi? Nöroloji uzmanı Doktor Mehmet Yavuz’un tavsiyeleri hayatımızda büyük farklılıklar yaratabilir...
Yeni alışkanlık, yeni hobiler: Monotonluğu kırmak için yenilikler yapmak lazım. Küçük değişikliklerin etkisi tahmininizden büyüktür. Televizyon karşısında geçen zamanı yeni yılda, spora, dansa ayırmak mesela... İlgi alanlarınıza göre yeni hobiler edinerek de kaliteli zaman geçirebilirsiniz.
Yarın değil bugün: Yapmak istediklerini sürekli “Pazartesi başlarım, yoğunluk geçsin giderim” diye erteleyenler burada mı? Tüm ertelediklerinizi ve gerçekleştirmek istediklerinizi bir kağıda not alın ve yeni yılla birlikte harekete geçin.
Kararlı ve sabırlı olmak: Hayallerinizin peşinde koşmadıkça dünya üzerinde hiçbir şey değişmez! Çevrenizdekilerin cesaret kırıcı sözlerini ve başarısızlık korkusunu bir yana bırakıp, yapmak istedikleriniz konusunda kararlı ve sabırlı olun.
Yeni sosyal çevre: Günlük koşturmacalar, sosyal mecraların esareti derken gerçek sosyal hayattan uzaklaşıyoruz. Dr. Yavuz diyor ki; “Mesajlaşmak, takip etmek ve fotoğrafını beğenmek düzeyine inen arkadaşlık ilişkilerimizi
Ferhat Göçer, bugüne kadar sadece sanatıyla var olmuş, hiçbir polemiğe karışmamış tertemiz adıyla sevilen, sayılan kıymetli bir sanatçı ve doktor... Karşısında ise sırf gündeme gelmek uğruna kabul edilemez bir iddia ortaya atan Yılmaz Morgül... Göçer, kariyeri boyunca ilk defa bir magazin polemiğine dahil olmak zorunda kaldı, çünkü olay yıllarca emekle işlediği o kariyeri bir anda yerle bir edebilecek kadar hassas!
Moonlife dergisinin ödül töreninde aldığı ödülü, Atatürk ve şehitlerimize ithaf ederek salondaki herkesin ayağa kalkıp alkışlamasını isteyen Morgül, Göçer’in saygınlığını sarsabilecek büyük bir iftiraya imza attı malum. Neymiş? Göçer ayağa kalkmamış, Atatürk ve şehitlere büyük saygısızlık yapmış, ona yazıklar olsunmuş!
Ya işin doğrusu ispat edilemeseydi?
Ünlüler dünyasında gündeme gelmek için zirvedeki isimlere laf atanlara alışkınız. Ancak konu milletçe saygısızlığı asla kabul etmediğimiz ulu önder Atatürk ve şehitlerimizle ilgili olduğunda, gündem telaşındaki kişiler bir başka ünlü isme laf sallamadan önce 100 kere düşünmek zorunda! Çünkü iftiranın aksi ispatlanamazsa, suçlanan kişinin hayatı alt üst olabilir, toplumun gözünden ışık hızıyla düşebilir. Nitekim,
Yeni yıla sayılı günler varken, geride kalan koca senenin değerlendirmesini yapmadan olmaz! Geçtiğimiz her gün yaşanan her tecrübe bizi ister istemez olgunlaştırıyor, yeniliyor. Hayatta yapmak ve yapmamak gerekenler listesi de iyi-kötü tüm tecrübelerle şekilleniyor.
Benim ‘2017’den öğrendiklerim’ listem şöyle... Bakalım siz de kendinizden bir şeyler bulacak mısınız?
İlk seferde hata, ikincide aptallık: Aldığın bir karar yanlış çıkabilir, inandığın bir yol seni hataya sürükleyebilir, kusursuz değiliz neticede. Ama aynı hataya ikinci kez düşmek, net aptallıktır. Bile bile ladestir.
İkinci şansa hayır: Defalarca şahit oldum ki, bu hayatta hiç kimseye ikinci bir şans vermemek lazım. İkinci şansı vermek, ‘Hadi gel de bana yaptığın yanlışlara yenilerini ekle’ demektir. Sonra ‘Vay ben seni affettim de, sen yine beni üzdün’ diye hayıflanmanın alemi yok, bir kere yapan yine yapar!
Huzur, huzur, huzur: Seneleri devirdikçe, bu kelimenin önemini daha da iyi anlıyor insan. Sahip olduklarına şükredip, huzurunu bozan olay ve insanlardan kendini soyutlayacaksın ki, hayat daha kolay aksın.
Duygusallık değil mantık: Bir Balık burcu olarak duygusallığın zirvesindeyim ve hâlâ mantığımı duyguların önüne
Gerilim filmi izlemeyi severim de iyisi nadir bulunuyor. Hele yerli olanı hiç alıştığımız bir şey değil. Özcan Deniz’in bu tarzda bir film çekmesi, her şeyden önce sadece cesareti açısından bile takdiri hak ediyor. ‘Öteki Taraf’a giderken beklentim yüksek değildi açıkçası. Ancak filmin ortalarından itibaren merakım öyle yükseldi ki sonuna kadar heyecanla izledim. Çok iddialı ve sıradışı bir iş olmuş.
Aslı Enver’in performansına hayran kaldık, daha iyisi olamazdı. Meryem Uzerli de rolünde iyi ama bozuk Türkçe aksanı artık rahatsız ediyor. Rolleri için sıfırdan dil öğrenip, o dili en iyi şekilde konuşan oyuncular varken, Uzerli’nin Türkçe’yi düzgün konuşması, bunca yıl sonra bu kadar zor olmamalı. Sonsuza kadar yabancı kadın rolü mü oynayacak? Deniz hem yönetmen, hem oyuncu olarak gerilim tarzının hakkını fazlasıyla vermiş. Çok beğendim ve Türkiye’den böyle başarılı bir gerilim filmi çıkmış olmasından fazlasıyla etkilendim. ‘Öteki Taraf’, hafta sonu sinema keyfi için güzel bir tercih olur.
ŞEHRİN YENİ GÖZDESİ
PM 1453 Maslak, açıldığı gibi İstanbul’un en çok konuşulan mekanı olunca merak edip gittim haliyle! Önce dekorasyona bakakaldım. Anlatılmaz görmek lazım, çok farklı. Sonra
Bu sene ilk defa kışın Bodrum’a gittim, geçtiğimiz hafta sonu... Ve bugüne kadar gitmediğime çok pişman oldum. Hafta sonu Bodrum merkez çok hareketli, balıkçılar çarşısındaki Kalamata Restoran’ı tavsiye ederim, orada yemek de sohbet de harika oluyor. Gece eğlenmek isteyenler için kulüpler açık, ben Mandalin’i çok seviyorum. Cumartesi akşamı sahnede Melis Dağ vardı ve yabancı playback şarkıların üzerine canlı söylediği şarkıları orijinalinden ayırmak mümkün değildi. Half playback’i böyle hakkıyla yapmak herkesin harcı değil.
Gümüşlük’te de gece hayatı kışın çok iyi. Benim merkezde olduğum akşam Off Gümüşlük’te, Ali Güven konseri varmış, haberim olmadığı için kaçırdım ama gidenler anlata anlata bitiremedi. 7/24 açık olan Club Gümüşlük’ün açık alanında bütün gece ateş yanıyor, kapalı bölümü ise çıtır çıtır şöminesiyle sıcacık bir dağ evi gibi... Haftanın belirli günleri orada da canlı müzik var, çok keyifli... Gündüz doğa yürüyüşleri yapmak, deniz kenarında gezmek, Bodrum’un mis gibi havasını solumak büyük şehrin verdiği bütün yorgunluğu alıyor. Huzurdan mayıştım yeminle! Bütün yılı Bodrum’da yaşayan şanslılardan değilseniz, benim gibi fırsat buldukça oraya kaçın derim. Kışın bir