Trafikte içimiz kıyılmışken kankam Zatto, “Sürekli bu şarkıyı dinliyorum” diye açtı İdo Tatlıses’in yeni single’ı ‘Sen’i... “Aah, ben de 7/24 bunu dinliyorum” dedim. Meğer birbirimizden habersiz, aynı şarkıya takmışız kafayı. Arabanın içinde avaz avaz şarkıyı söyleyerek bir dans edişimiz var ki, etraftan görenler deli sanmıştır, daha doğrusu deli olduğumuzu anlamıştır! İlk çıkardığı parçası ‘Sonsuz Teşekkürler’e bayıldığımdan beridir takipteyim İdo Tatlıses’i. ‘Sen’in sözleri kendisine ait, müziği Galip Öztürk, düzenlemesi Osman Çetin imzalı. Bu ekip çok cool bir iş çıkarmış. Klipteki danslarını da ayrı seviyorum, çok sempatik. Türkiye’nin efsaneleşmiş sanatçılarından İbrahim Tatlıses’in oğlu olup, o büyük ismin altında kalmadan kendi kanatlarıyla uçması, kendi karakteristik duruşuyla var olması da bambaşka bir başarı...
YOK ARTIK!
Zahide Yetiş’in bebeğinin ultrason görüntülerini televizyon ekranında yayınlaması birçok kişi gibi beni de ziyadesiyle şaşırttı! Tamam geç gelen hamileliğin heyecanını yaşıyor olabilir, riskli gebelikle ilgili izleyicilerini bilgilendirmek de isteyebilir ama ultrason görüntüsünü paylaşmak çok abartılı ya! Bu derece özeli, insanın kendisine kalmalı, bütün
İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in hayatını konu alan Netflix’in sevilen dizisi ‘The Crown’a, üçüncü sezonda Prenses Diana katılacak ve dördüncü sezonun da ana karakterlerinden biri olacak ya... İşte dünyaca ünlü oyuncular rolü kapabilmek için birbirleriyle kıyasıya bir rekabet içindeler. Dizi ekibinden bir kaynak, “Çok ünlü isimler de, henüz adı duyulmamış oyuncular da Diana rolü için sıraya girmiş halde. Bazıları şimdiden seçmeler için kendilerini prensesin karakterinde videoya çekip, dizinin yazarına ve kast direktörüne yolluyor. Bu yarışı kazanacak kişinin büyük bir şöhret seviyesine ulaşacağı kesin” diyor.
Dünya çapında büyük ilgi çeken bir projede, efsaneleşmiş bir kadını oynamanın koparacağı fırtınayı düşünsenize! Seçilmek için her yolu deneyen aktrisler arasında Keira Knightley, Sienna Miller, Rosamund Pike ve Sophie Turner da var. Bu isimler içinden olacaksa, Pike derim ben...
Kraliyetin yıldızı
Gelmiş geçmiş en unutulmaz kadınlardan biri, Prenses Diana... Kimselere benzemeyen güzelliği ve havasıyla, dünyayı kendine aşık eden o mahçup ve gizemli bakışlarıyla, trajik hayat hikayesiyle her zaman milyonların ilgi odağı oldu. Bugüne kadar hangi kraliyet ailesi üyesi onun gibi
aftalar önce ‘Gecce Mekan Ödülleri’nin davetiyesi elime ulaştığında; “Davetiye bu kadar iddialı ve etkileyiciyse, ödül töreninde ortalık yıkılır!” dedim kendi kendime... Ve geçtiğimiz salı akşamı Hilton Bomonti’de gerçekleşen dev organizasyon, Türkiye standartlarının çok üzerinde, tek kelimeyle efsaneydi. Açılış konuşmasında Kenan Erçetingöz, altı aydır bu geceye hazırlandıklarını söyledi.
Bir gece için altı ay emek vermek dile kolay dostlar ama Gül-Kenan Erçetingöz çifti ve ekipleri sonunda da hayranlıktan ağızları açıkta bırakan bir organizasyona imza attılar. Çoğu ödül töreninde sıkıntıdan patlama noktasına geldiğimi bilirim; ‘Gecce Mekan Ödülleri’nde ise dinamik, su gibi akan, çok eğlenceli ve “Bitmesin” dedirten bir akşam yaşadık.
Ufacık bir kusur ne kelime, A’dan Z’ye harikaydı her şey. Hilton’un gece boyunca davetlilerle ilgilenen çalışanlarına da selamlar, vallahi bebek gibi baktılar bize!
Serhat’ın şovu bir ilkti!
Sahneyi güzellikleriyle yakan Burcu Kıratlı ile Özge Ulusoy’un zarif ve doğal sunumlarıyla ödüller sahiplerini bulduktan sonra (Bu yıl dünyanın ve Anadolu’nun en iyi mekanlarına da ödül verildi) sıra heyecanla beklediğim Serhat-Martha Wash konserine geldi.
Buz patenine o kadar küçük yaşta başlamıştım ki, ağız burun dağıtmayayım diye ilk patenlerim çift bıçaklıydı! İstanbul Korukent’in buz pistinde geçen yıllarımda bir gün televizyonda izlediğim artistik patencilerden olmak için epey uğraştım! Antrenmanda düşüp patlattığım çenemdeki iz de o günlerden yadigar. Hayallerimin bitişiyse pistin aniden kapatılmasıyla oldu.
Haliyle, geçtiğimiz cuma vizyona giren ‘Ben, Tonya’ filmine yarım kalan buz pateni sevdamı da alıp gittim. ABD tarihinin en yetenekli artistik buz patencilerinden Tonya Harding’in trajik hikayesinde, alıştığımızın aksine, başarı değil, başarısızlık öyküsü izliyoruz. Harding; sert mizaçlı annesi, kendisine şiddet uygulayan kocası, maddi imkansızlıkları ve kendi karakteri nedeniyle büyük yeteneğinden beklenen başarıyı bir türlü kazanamıyor.
Pistlerde kuğu gibi salınan buz pateni sporcularının yaşadıkları zorluklar ayrı mevzu... Tüm hayatları yarışmalardaki birkaç dakikalık performansa endeksli geçiyor.
Harding’in kariyeri, Nancy Kerrigan skandalından yakınlarıyla yapılan röportajlara kadar birçok ayrıntıyla işleniyor. Başroldeki Margot Robbie, oyunculuğu ve buz üzerindeki performansıyla Oscar’ın güçlü adaylarından... Anne
İç açıcı konulardan bahsetmek isterdim size ama boğazımda bir yumru var, yutkunamıyorum sanki... Geceleri uyku falan hak getire, huzur içinde uyumaktan utanıyor insan... Bir kuvvet devam ediyorum ama içim kırık dökük... Kendi hariç hiçbir şeyle ilgilenmediği için ülkede yaşananlardan zerre haberi olmayan ve dünyanın sadece kendi küçük hayatından ibaret olduğunu sanan bazı boş kafalar hariç, hemen hepimiz aynı vaziyette değil miyiz?
Bu milletin kahraman evlatları vatan uğruna art arda şehit olurken, hayatımıza güle oynaya devam etmek mümkün mü? Şehitlerimizin isimleri, hikayeleri yayınlanıyor, gördükçe içimiz yanıyor. Onlara üzülürken ertesi gün yeni isimler, yeni hikayeler geliyor... Geride kalan anaları, eşleri, çocukları düşünüyorum, dayanmak mümkün değil. Allah her birinden razı olsun, onlara gani gani rahmet eylesin.
Bir yanımız şehit haberleriyle dağlanırken, diğer tarafta vahşetin, kabusun en korkunç hallerine tanık oluyoruz. Adana’da üç yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ediyor bir Allah’ın belası. O küçücük çocuğun çektiği acıların ayrıntılarını okuyunca delirme noktasına gelmemek içten değil. Ağzı kapatıldığı için kendi çığlığından kulak zarının patlaması nedir ya?
Kıvanç Tatlıtuğ’un başrolünde olduğu ‘Hadi Be Oğlum’un Soho House’da gerçekleşen basın gösteriminde, sayısız kez gözlerim dolmasına rağmen ağlamamak için sonuna kadar direndim. Zira kendimi bir koyversem, tipim kayana kadar ağlayacaktım! Ancak filmin finali sağlam vuruyor, diren direnebilirsen, mecbur saldım gözyaşlarımı...
Bir babanın; çevresindeki her şeyden ve herkesten kopuk yaşayan oğluyla iletişim kurmak, onun tek bir gülüşünü, kendisine tek bir bakışını görebilmek için bitmeyen sabır ve şefkatle verdiği mücadeleyi ve yaptığı fedakârlıkları izliyoruz... Yönetmen Bora Egemen, filmin alışılmışın dışında hikayesini öyle duygu yüklü bir şekilde işlemiş ki, her anından etkileniyorsunuz.
Babasıyla oğlu Efe’yi hayata bağlamaya çalışan Ali karakterindeki Kıvanç Tatlıtuğ’un performansı anlatmakla olmaz, şahit olmanız şart! Her bir hareketi, mimiği, bakışıyla insanı duygudan duyguya sürüklüyor. Türkiye’nin en beğenilen adamlarından birini izlediğinizi de unutuyorsunuz (midyeci sahnesi hariç!), güçlü oyunculuğu yakışıklılığının çok önüne geçmiş...
Sevginin en gerçek hali
Ali’nin oğlu Efe’yle olan çarpıcı hikayesi bir yana; kendi babası Haşmet Kaptan’la omuz omuza verdiği, sevgi dolu
Müzik dünyasında Ayşen ve Kemal Şimşekyay isimlerini çok sık duyuyoruz, zira son birkaç yıldır hit olan, sayısız ödül kazanan birçok şarkıda onların imzası var. Geçtiğimiz yaza damga vuran Ozan Doğulu feat. Demet Akalın şarkısı ‘Kulüp’ mesela, şu anda da her yerde en çok çalınan parçalardan biri...
Ece Seçkin’in yükselişinde yapı taşları olan, yüz milyonlarca kez tıklanan ‘Hoşuna mı Gidiyor’, ‘Adeyyo’, ‘Sayın Seyirciler’, ‘Follow Me’ ve ‘Aman Aman’ yine onlara ait... Ajda Pekkan’dan Ebru Gündeş’e, Murat Boz’dan İrem Derici’ye, Serdar Ortaç’tan Mustafa Ceceli’ye kadar birçok gözde isim, bu ikilinin şarkılarını söylüyor.
Ayşen de, Kemal Şimşekyay da hayatlarını müziğe adamış, bu işin eğitimini birinciliklerle tamamlamış iki değerli müzisyen. Türk popunun unutulmaz dönemi 90’larda ‘Nerdesin’ ve ‘Aman Be’ şarkılarıyla duymuştuk Ayşen’in adını ilk kez, fırtına koparmıştı. Hayatımda duyduğum en güzel ve güçlü seslerden biri... 2018 yazını büyük bir hitle karşılayacak, demosunu dinledim, akıllara zarar! Kemal Şimşekyay öne çıkmayı çok tercih etmiyor, kendi susuyor, besteleri konuşuyor! O beste yaptıkça, Ayşen söz yazdıkça Altın Plak’lar, yılın şarkısı ödülleri art arda geliyor. Ayşen’le
Çukur dizisi aylardır ortalığı kasıp kavururken ben hiç izlemediğim için bu fırtınadan uzak, sakin sakin takılmaktaydım! Taa ki geçtiğimiz hafta kankam Zatto, önce bana birkaç vurucu sahnesini izletip, sonra da “İlk bölümü ben de izlememiştim, hadi birlikte izleyelim” diyene kadar!
Yeminle hayatım darma duman oldu! Son bir haftadır işim olmadığı her an, sabahlara kadar eski bölümleri izledim, o kadar çok izledim ki rüyalarım bile ‘Çukur’da geçiyor bu ara! Arayı kapatıp dizinin güncel mevzularına yetiştim. Çevremdeki hemen herkesin neden nefesini tutarak takip ettiğini, neden reytinglerin zirvesinde olduğunu artık biliyorum! Senaryosu, çekimleri, oyuncuları, müzikleri, diziye özel şarkıları, tek bir an düşmeyen temposuyla, her bir ayrıntısıyla nasıl efsane bir iştir bu yahu! Asıl sıkıntım yayınlanan son bölümü de izledikten sonra başladı; yeni bölüme kadar zaman nasıl geçecek?!
Vartolu ve Aliço...
Her karakterin ayrı fenomen olduğu yapımdan sonra doğacak erkek çocuklarda ‘Yamaç’ ismini çok duyacağımıza eminim bir kere. Aras Bulut İynemli’nin büyük başarıyla canlandırdığı Yamaç; cesur, zeki ve vicdanlı karakteri kadar ismiyle de fark yaratmış. Yamaç Koçovalı candır tabii ama karısına