Uzun zamandır, dün itibarıyla son bulan Datça tatilimi bekliyordum. Fırsat buldukça, İstanbul’dan huzurlu yerlere kaçma konusundaki takıntımı, köşemi okuyanlar bilir. Datça’nın her adımındaki doğa güzellikleri, bol oksijeni ve huzuruyla enerji depoladım. Gittiğim tarih, 22 Nisan’da gerçekleşen ‘Run Datça Yarı Maratonu’na denk gelince, hemen 5K kategorisine de kayıt yaptırdım. Gerçi aramızda kalsın, sportif bir kişilik olmama rağmen koşmaktan pek hoşlanmam. (Run Datça’dan sonra fikrim değişti o ayrı.) Ama fırsat ayağıma gelmişken, bu deneyimi yaşamak istedim.
Koşunun bir gün öncesi Cumhuriyet Meydanı’nda, ‘Run Datça’ için kurulan standlar arasında ‘Fit21 by Ece Vahapoğlu’ markasını görünce oraya uçtum, zira uzun zamandır ürünlerini takipteydim. Birbirinden güzel spor kıyafetleri ve aksesuarları arasında bir süre kendimi kaybettim dostlar, ne alacağımı şaşırdım. Malzemeler çok kaliteli, tasarımlar şık ve rahat, her biri spor için özel üretilmiş, fiyatlar uygun... Fit21’e bayılmak için her türlü sebep mevcut yani!
‘Run Datça’ beni yordu, yalan yok!
Etkinlik için Datça’da bulunan Ece Vahapoğlu ve Berna Müjde’yle, koşuya birlikte katılmaya karar verdik. Bendeki özgüvene gel, başarılı
‘Dünyanın En Başarılı Gençlik Organizasyonu’ ödülüne sahip olan Fizy Liselerarası Müzik Yarışması, Türkiye’nin dört bir yanında müzik yeteneği olan gençlere hayat boyu unutamayacakları, muazzam bir deneyim yaşatırken, büyük ödüllerle müzikal geleceklerini de şekillendiriyor. Hem de 20 senedir!
Şimdi 21’inci yılında elemelerde ağırladığı 2 bin 911 öğrenciyle yeni bir rekor kırdı. Tam 557 okul arasından ön jüri tarafından seçilen 29 lise ekibi ve Fizy’de
23 Nisan’a kadar devam edecek oylama sonucunda seçilecek olan altı ekip, daha büyük finalde yarışacak. 28 Nisan Cumartesi günü Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleşecek final için, hem gençler adına hem de üçüncü kez jüri olarak orada bulunacağım için şimdiden heyecanlıyım.
Sabahtan akşama kadar süren uzun etkinlikler, bir noktadan sonra insanı sıkar ya, bu yarışmanın her anı o kadar etkileyici ve heyecanlı oluyor ki, sıkılmak bir yana, bittiğinde hüzün çöküyor bana! Değerli sanatçı Serhat Hacıpaşalıoğlu önderliğindeki End Productions, Türkiye’ye dünya standartlarının dahi üzerinde olan bu dev organizasyonla bir kez daha gurur yaşatmaya geliyor.
REKLAM YÜZÜ HAZAR ERGÜÇLÜ...
Hazar Ergüçlü’nün tanıtım yüzü olduğu Flormar’ın yeni
Kazım Koyuncu’yu Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde, vefatından önceki son konserini verdiği günde anmak için 30 Nisan’da etkinlik düzenlemek isteyen öğrencilere, rektörlük izin vermedi ve haliyle olay büyüdü. Öğrencilerin, sosyal medya kullanıcılarının tepkisine, Fatih Portakal, Şevval Sam ve Selçuk Balcı gibi isimler de katıldı. Karadeniz’in en büyük değerlerinden, Türkiye’nin en özel sanatçılarından biri olan Koyuncu’yu yasaklamak da ne demek?
Değerlerini yaşatmaya devam etmek gençlerin hakkıdır. Bunun ellerinden neden alındığına dair KTÜ Rektörlüğü açıklama yapmalı. Karadenizli sanatçı Selçuk Balcı’nın tabiriyle, neye tahammülünüz olmadığını bilmek istiyoruz. Hiçbir yasak Kazım Koyuncu’ya duyulan sevginin önüne geçemez, sadece yasak koyanı gözden düşürür. Bu da böyle biline!
ÖZGÜVENİN GÜCÜ!
Kardeşim Kuki’yle milletin sosyal medya paylaşımları üzerinden gıybet yapmayı severiz, yalan yok! En son bana Rihanna’nın bu fotoğrafını yolladığında, “Aa kadını photoshop’la ne hale getirmişler” dedim. Meğer oynama yokmuş, kelimelerimin kifayetsiz kaldığı bu kareyi, kendi profilinde paylaşmış! Tamam; aldığı kilolarla ilgili yapılan “Rihanna şişmanlığı yeni bir trende mi dönüştürecek?” gibi
Birden fazla engeli bulunan ve hayata tutunmak için özel eğitim görmesi gereken çocuklar onlar... Kendi başlarına yemek yemeleri, musluğu açmaları ve birey olmaları, yani temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için doğru okullarda, özel araç gereçlerle eğitim görmeye ihtiyaçları var. Hali hazırda az sayıdaki özel eğitim merkezlerine ancak maddi durumu iyi olanlar gidebiliyor. Ve çok engelli çocuklarla iletişim kurmak, onlara yardım etmek zor olduğundan, bu konuda bilgi yetersizliği bulunduğundan maalesef pek destek göremiyorlar.
Aralarında gazi çocukları da bulunan 117 ihtiyaç sahibi öğrencinin eğitim masraflarını karşılayan Yakamoz Eğitim ve Yardımlaşma Derneği, bu kez Türkiye’de daha önce el değmemiş olan ‘Çok Engelli Projesi’ni hayata geçiriyor. Amaç, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı rehberlik merkezlerine gerekli olan tüm ekipmanı sağlamak.
Dernek, 16-17 Nisan tarihlerinde Zorlu PSM’de ‘Anneler Günü Kermesi’ düzenliyor. Saba Tümer’den Pınar Altuğ’a kadar birçok ünlü isim, kendi markalarının standlarının başına geçip, projeye destek verecek. Moda tasarımcısı Zeynep Tosun ve sağlıklı yaşam uzmanı İlker Çağlayan, konuşmacı olarak katılacak. Kapı girişi 20 TL ve elde edilen gelir,
Kendimi bildim bileli, uzaktan hayranlıkla izlediğim Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na, daha 10 gün önce yazın yapılacak bir davetin ön görüşmesi için gittim. Rüya gibi düğünler ve davetler düzenleniyordu orada, biliyorsunuz. Bahçesinde gezinirken, her bir köşesinde ayrı heyecanlandım, 200 yıllık tarihin içinde dolaşmak insana binbir duygu yaşatıyor. O kadar etkilendim ki, hipnotize olmuş halde ayrıldım oradan... Çevremdekilere anlatmaya doyamıyordum. Sonra ne oldu? Dev bir yük gemisi yalıyı paramparça edip, koskoca tarihi yok ediverdi! 200 yılın küçücük bir anda yok olması! İnanmak istemiyorum hâlâ! Boğaz’ın simgelerinden olan böyle kıymetli ve yeri doldurulmaz bir tarihi eserin yıkılmasına kaza denemez, telafi edilmesi mümkün olmayan korkunç bir ihmal bu!
Salih Efendi’nin dördüncü kuşak torunu Aslı Zeynep Ertürer, “Birinci sınıf tarihi eser olan yalının içindeki eşyalar da 200 yıllıktı. Milli servettiler. Kıymetli birçok şey yok oldu” dedi. Hekimbaşı Salih Efendi’nin hâlâ muhafaza edilen odası ve çok sayıdaki kişisel eşyası da perişan halde. Bizler de ancak içimiz yanarak bakıyoruz bu akıl almaz olaya... Canla başla korunması gereken kültürel değerlerimiz kimi
Kışın kalın kıyafetlerin, bol kazakların altında olmanın rahatlığıyla patlayana kadar yemek, kasvetli havaların verdiği tatsızlığı bastırmak için karbonhidrata, şekere abanmak, spor yapmaya derman bulamamak ve neticesinde kilo alıp yağ bağlamak! Tanıdık geliyor mu?! Havalar da o kadar hain ki, daha şöyle bir silkelenemeden bir anda ısınıverdi! Ve maalesef kışın yediğimiz hurmalar, şimdi moralimizi hırpalar!
Yaza az bir zaman kaldığı için çılgınca spor ve sağlıklı beslenme ikilisine koştum. Malum hızlı kilo vermek için en etkili yöntemlerden biri karbonhidratı azaltıp, şekeri kesip, protein ve sebze ağırlıklı beslenmek. Spor yapma zorunluluğunu söylememe gerek yok sanırım! Profesör Canan Karatay’ın ‘Karatay Diyeti’ kitabına sardım bu aralar. Karatay Hoca’nın dediği gibi öğünler arasında 4-5 saat boyunca ağzıma lokma koymuyorum, ara öğünleri kaldırdım.
Leptin hormonu mucize gibi!
Depoda birikmiş vücut yağlarını enerji olarak kullanan, yani bizi o yağlardan kurtaran canımız hormonumuz ‘Leptin’in salgılanması için böyle yapmak gerektiğini yazmış. Sık sık bir şeyler yediğimizde artan enerjimiz, yağların yanması için değil depolanması için kullanılıyor. Bu arada akşam yemeğinden sonraki
Televizyondaki dizi sayısı baş döndürücü bir hızla artıyor, ne yana bakacağımızı şaşırdık! Gün geçmiyor ki yeni bir dizi tanıtımı görmeyelim! Büyük reklamlarla başlayıp, reyting savaşında eriyerek sessizce son bulanlar, izleyici kitlesi kemikleşmiş yapımlar karşısında direnenler veya ilk gününden bomba etkisi yaratanlar... Fark olanlar aradan hızla sıyrılıyor tabii. Son dönemin yenilerinden ‘Avlu’ mesela, sadece tanıtımlarıyla bile büyük beklenti uyandırdı, sağlam bir dizinin yolda olduğu çok belliydi. Alışılmışın dışındaki iddialı hikayesi ve oyuncu kadrosuyla başlamadan çok konuşuldu.
‘Avlu’da şov var!
Bugüne kadar komedyenliğiyle ön planda olan Demet Evgar’ı ‘Avlu’nun acı dolu, sert hikayesinde izleyecek olmak benim merakımı iyice arttırmıştı, Evgar ilk bölümde destan yazdı performansıyla... Ne oyuncu ama! Keza Ceren Moray, en bayıldığım oyuncular arasındadır, yine döktürüyor, hem de ne döktürmek! Bir diğer başrolde deneyimli oyuncu Nursel Köse, izlemelere doyulmuyor. Bu dizide kadın oyuncular şov yapıyor adeta! Daha ne önemli isimler var kadroda... Her biri ekran karşısında bizleri mest etti. Uyarlama bir yapımın hakkını vermek de apayrı bir olay. Dizi, tek kelimeyle muhteşem
Baharın ilk günleri hepimizi şaşkına çevirdi. Hava güzelken bir anda buz kesiyor, güneşliyken birden kasvete bürünüyor, aynı dalgalanmalar bedenimizde ve ruhumuzda da yaşanıyor. Ben bu ara sabahları davul gibi şişmiş halde uyanıyorum mesela, yaşadığım ödem problemini çevremde de birçok kişiden duyuyorum.
Buna da şükür, en azından mevsim geçişinde depresyona girmemişim! “Nasıl emin oldun?” derseniz; Memorial Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Prof. Dr. Ercan Abay’ın depresyon belirtileriyle ilgili verdiği listeye baktım, en az beş maddeyi yaşıyorsanız depresyon çanları çalıyor demektir. Buyrun siz de kendinizi kontrol edin.
- Sıkıntılı ve kasvetli duygu durumu.
- Normalde severek yapılan günlük etkinliklere karşı ilgisizlik ve uyuyamama.
- Sık sık uyanma veya tam tersi sürekli uyku hali.
- Diyet yapmadan kilo kaybetme veya kilo alma, konsantrasyon güçlüğü, sürekli yorgun olma, huzursuzluk, suçluluk duygusu ve kendini değersiz hissetme, ölümü-intiharı düşünme...
Şu ‘diyet yapmadan kilo kaybetme’ maddesi bende olaydı iyiydi, depresyona bile razıydım valla!
İşin özü: Su, spor, beslenme