Türkiye’de bu aralar bir 'eşşek muhabbeti'dir gidiyor! Kral Müzik Ödülleri’nin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen geceyle ilgili tartışmalar hız kesmeden devam ediyor. Son olarak 'en iyi erkek sanatçı ödülü'nü vermek için sahneye çıkan Hülya Avşar; gecede en çok ödül alan Tarkan’ın ödüllerini almak için sahneye gelmemesi ve gecenin sonunda sahneye çıkması nedeniyle açtı ağzını yumdu gözünü. Peki Avşar kızmakta neden haklı ve neden haksız?
Haklı çünkü...
* Tarkan’ın 'Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük yıldızlarından' biri olduğunu kimse inkar edemez ama dünya çapındaki yıldızlar bile ödül kazandıkları zaman o ödülü almak için sahneye çıkıyor. Bunun hem o ödüle hem ödülü veren isimlere hem de töreni izleyenlere saygıdan yapılması gerekiyor.
* Evet Tarkan bir megastar ama Hülya Avşar da çok uzun yıllardır başarısını sürdürmüş, aynı derecede ünlü bir sanatçı, o yüzden “Biz oraya çıkıyorsak o da yanımıza gelip ödülünü alacak” tepkisinde haklı.
Haksız çünkü...
* Ne kadar kızmış olursa olsun bu kadar hakaret dolu sözler sarfetmemeliydi. Bugüne kadar, daha genç yaşlarında Avşar’ın bu tür tavırlarına susuldu, oysa şimdi olgunlaştı. Artık çok daha dikkatli olmalı. Ayrıca
Ozan Güven kendisini sevenlere kötü bir örnek vermiş oldu. Bir kere ağzın da bir fermuarı olmalıdır ki onda olmadığını anladık
Ozan Güven’i gayet cool, sempatik, karizmatik bir sanatçı olarak tanıyorduk. Ama sevgilisi Yosun Güreli’yi arabaya bindirmesinin ardından genç bir muhabirin sorduğu soruya karşılık ettiği korkunç küfürler bir anda onu ‘çıktığı yüksekçe yerden’ indiriverdi. O karizma fena halde çizildi...
İlişki varsa sorulur...
Muhabir çok olmayacak bir şey mi sormuş, yoo sadece “İlişkiniz nasıl gidiyor?” demiş... Anlıyorum magazin muhabirlerinin ısrarlı takiplerine, kendilerinde “en özel soruları sorma hakkı” görmelerine karşı sanatçılar son aylarda toplu bir tepki geliştirdiler. Bazı sanatçılar bunu haklı çıkaracak olaylar da yaşamış olabilirler ama Ozan Güven’in “Ben sana kimi... diye soruyor muyum” cevabı ve çok daha ötesine varan arkası kesilmeyen hakaretleri de olacak şey değil. Ya 19 yaşındaki muhabirin de sabrı taşıp kafa göz girişseydi?
Bir kere ağzın da bir fermuarı olmalıdır ki onda olmadığını anladık. İkincisi ‘eski karizmatik’ Ozan Bey’in ‘sanatçılar gibi topluma mal olmuş kişilerin özel hayat sorularına karşı daha sabırlı olması
Bu aralar doğum gününden doğum gününe koşmaktayım. Son kutlama Nomads’daydı. Her şey mükemmeldi, bu vesileyle mekanlara dair gözlemimi de aktarayım dedim
Gerçi Murat Boz’un yeni albümü ‘Aşklarım Büyük Benden’ birbirinden güzel şarkılarla hayatımdaki yerini aldı ama havaların düzelmesiyle bir anda hareketlenen İstanbul geceleri aklıma eski bir şarkısını getiriyor şu günlerde... “Bitmiyor İstanbul’un eğlencesi, hafta sonu cuma veya cumartesi, akın akın akıyor ünlüsü artisi, ya doğum günü ya da birinin partisi...”
Adeta çevremdeki herkes mayıs ayında doğmuş gibi doğum gününden doğum gününe koşturmaktayım bu aralar, eğlence kısmı güzel de maaşımızı hediyelere verdik anacım, bu nasıl iş yahu?!
Masal Diyarı Nomads...
'Öyle Bir Geçer Zaman Ki' ve 'Fatmagül'ün Suçu Ne?', çok izlenen dizilerin tek kaygısının reyting olmayacağını, verecekleri mesajlara ve algılara dikkat etmeleri gerekeceğini anlatan diziler arasında
Bir hayaleti bile hayran bırakan dizi diye buna derim ben. Farklılığı yakalamak, reytingini toplumla paylaşmak, onları da yararlandırmak diye buna derim. 'Fatmagül’ün Suçu Ne' dizisinin başarısı tartışılmaz ve bugüne kadar hakkında çok şey yazıldı çizildi, söylendi. 'Tecavüz sahnesi var' diye kaldırılmasını isteyen bile çıktı.
Ama bu dizinin son bölümlerinde 'tecavüz suçu' ve 'mağdurların yeniden hayata tutunması'yla ilgili öyle yararlı mesajlar, bilgiler verilmekte ki 'fevkaladenin fevkinde' bir hal söz konusu. Fatmagül’ün tecavüzcüleri zengin ve güçlü olmalarına rağmen başlarına gelmedik kalmadı, cezaevinde rezil günler geçiriyorlar. Her gün ayrı bir hakaret, ayrı bir dayak.
Mor Çatı’yı öğreterek...
Bu hataya bir daha düşmeyecektim aslında, kendime söz vermiştim ama bir arkadaşımı kıramadığım için düştüm yine
Gazetelerdeki tanıtımlara aldanmış; “Gidelim de gidelim” diye tutturdu. ‘Copacabana’ filminden söz ediyorum, Türkçe haliyle ‘Düğün Hediyesi’. Bir sahnede Brezilya’dan gelmiş dans grubu olması dışında orijinalinin Copacabana’yla hiçbir ilgisi yoktu. Isabelle Hubert kendi kızıyla oynamış, kızı filmde de kızı rolünde ama bundan başka sıra dışı özelliği olmayan bir film. Buna bir de her Fransız filminin ortak özelliği olan sıkıcılığı, durağanlığı ve aynı sahnelerin tekrarını ekleyin. Yanına bir de Fransız yönetmenlerin “Kamera nerede olursa olsun, oyuncu nerede durursa dursun, ne giyerse giysin, beni ırgalamaz” tavrını koyun. Olmuş Copacabana...
Arkadaşlar ben sinema deyince bunu anlamıyorum, kusura bakmasınlar. Psikolojik, felsefi, realist benzeri etiketlerin de sıkıntıma ya da horul horul uyumama bir katkısı olmuyor. Uzun lafın kısası; bu son kez tuzağa düşüşümdür, bir daha arkadaş hatırı falan da dinlemem o kadar!
Türkiye’nin en iyi ve önemli DJ’lerinin başında gelen Suat Ateşdağlı’nın yeni albümü ‘Bosphorus Night 4’ düzelmeyen havalara rağmen yaz coşkusunu yaşamak isteyenlere ilaç gibi gelecek. Piyasaya çıkalı birkaç gün olmasına rağmen, bende anında pozitif bir etki yarattı ve şu an bu albümün gazıyla enerji patlaması halindeyim! Hem çok sevdiğim isim ve şarkıları, hem de ilk kez duyduklarımı Ateşdağlı farkıyla dinlemek gibisi yok. Bugüne kadar çıkan ‘Bosphorus Night’ complation albümleriyle ‘satış rekorları’ kıran, dünyanın dört bir yanında yaptığı performanslarla başarıya doymayan ve yeni başladığı ‘DJ&sanatçı’ performanslarıyla da farkını bir kez daha gösteren Ateşdağlı bu yeni albümle yine hedefi on ikiden vuruyor. Hâlâ duruyor musunuz, hemen bir müzik markete koşun ve eğlence başlasın.
HAYALET’TEN seçmeler
* Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları var, cehaletin ise hiçbir sınırı yoktur...
WhoopI Goldberg
Ece Erken ve Davut Güloğlu birbirlerine "ortim, ortim" diyerek 7/24 birlikte geziyor. Aralarında aşk olduğunuysa bir yandan “Bizi birbirimize çok yakıştırıyorlar” deyip, bir yandan inkar ediyorlar. Çünkü hepimiz gerizekalıyız, iki akıllı onlar!
Geçen yazımda Jennifer Aniston’un 16 yıllık yakın arkadaşı Courteney Cox’tan yediği kazıktan bahsetmiştim. Cox, Aniston’un arkasından konuşan eski sevgilisini kankaya bağladığı için sıkı dostların arası bozulmuştu. Ben de ‘arkadaş kazığı yeme’ konusunda ihtisas sahibi olduğum için bu tip haberler dikkatimi çekiyor. Yazıyla ilgili gelen mailler benim gibi başka saftiriklerin de olduğunu gösterdi. En azından yalnız olmamak güzel!
Ama bu aralar hep birlikte şahit olduğumuz bir dost kazığı örneği var ki, bu kadarına duyu organlarım inanmakta güçlük çekiyor. Gözlerim gördüğünü, kulaklarım duyduğunu inkar etmek istiyor! Birlikte sabah programı yapan Ece Erken ve Davut Güloğlu birbirlerine "ortim, ortim" (ortağım kelimesinin pek sevimli(!) versiyonu) diyerek 7/24 birlikte geziyor. Aralarında aşk olduğunuysa bir yandan “Bizi birbirimize çok yakıştırıyorlar” deyip, bir yandan da inkar ediyorlar. Çünkü hepimiz gerizekalıyız, iki akıllı
Pozitif düşünce gücünü ve ‘ne düşünürsen o olur, evrene verdiğin mesajlara dikkat et’ temasını işleyen ‘kişisel gelişim kitapları’yla yatıp kalkmama rağmen; bu günlerde gördüklerim ve yaşadıklarım beni derin kederlere savuruyor. Dost kazığı mı dersiniz, ikiyüzlü insanlarla boğuşmak mı, yoksa bir zamanlar ‘adam sandıklarımla’ ilgili duyduklarımın beni şoktan şoka sürüklemesi mi dersiniz, say say bitmez, ne ararsanız bende arkadaşlar!
Bütün kazıklar bana mı reva?!
Eh havalar da bir türlü düzelmiyorken ‘pozitif düşünmekten ve mutlu olmaya çalışmaktan’ bir noktada yoruluyor insan. Kendime bir kaç gün ‘negatif takılma’ izni verdim, Pazartesi günü yaz öncesi diyetiyle eşzamanlı olarak ‘mutlu olma çalışmalarıma’ da geri döneceğim!
“Bütün kazıklar beni mi buluyor?” diye sızlanırken dünyanın en ünlü yıldızlarından birini de bulduğunu görünce bana bir rahatlama geldi. Brad Pitt’ten yediği ihanet kazığını üzerinden atamayan Jennifer Aniston bu kez de 16 yıllık en yakın arkadaşı Courteney Cox’un gazabına uğramış. Özet geçersek; geçen yıl birlikte olduğu ve gurur kırıcı bir şekilde ayrıldığı Josh Hopkins’le aynı dizide oynayan Cox aktörle tatile gidince, Aniston haklı olarak