Bu hataya bir daha düşmeyecektim aslında, kendime söz vermiştim ama bir arkadaşımı kıramadığım için düştüm yine
Gazetelerdeki tanıtımlara aldanmış; “Gidelim de gidelim” diye tutturdu. ‘Copacabana’ filminden söz ediyorum, Türkçe haliyle ‘Düğün Hediyesi’. Bir sahnede Brezilya’dan gelmiş dans grubu olması dışında orijinalinin Copacabana’yla hiçbir ilgisi yoktu. Isabelle Hubert kendi kızıyla oynamış, kızı filmde de kızı rolünde ama bundan başka sıra dışı özelliği olmayan bir film. Buna bir de her Fransız filminin ortak özelliği olan sıkıcılığı, durağanlığı ve aynı sahnelerin tekrarını ekleyin. Yanına bir de Fransız yönetmenlerin “Kamera nerede olursa olsun, oyuncu nerede durursa dursun, ne giyerse giysin, beni ırgalamaz” tavrını koyun. Olmuş Copacabana...
Arkadaşlar ben sinema deyince bunu anlamıyorum, kusura bakmasınlar. Psikolojik, felsefi, realist benzeri etiketlerin de sıkıntıma ya da horul horul uyumama bir katkısı olmuyor. Uzun lafın kısası; bu son kez tuzağa düşüşümdür, bir daha arkadaş hatırı falan da dinlemem o kadar!
YALNIZ KADINLAR
Geçtiğimiz Pazar Anneler Günü münasebetiyle, hazır güneş de yüzünü göstermişken ailecek Boğaz kenarında kahvaltı keyfi yapalım dedik. Mekan cıvıl cıvıl, insanlarla dolup taşıyor, kalabalık aile masalarında bol kahkaha, bol muhabbet... Herkesin keyfi yerinde anlayacağınız. Tek tük masalardaysa ‘yalnız anne ve çocuklara’ ilişti gözüm. Anne bu özel günde çocuğuna neşeli görünmeye çalışıyor, çocuk anneye belli etmemeye, onu üzmemeye çalışıyor, oysa mutsuzlar... İşte bu görüntü, çocuğu kadının üzerine yıkıp gidiveren erkeğin sorumsuzluğundan kaynaklı çoğu zaman! Valla erkekler için hayat ne kolay, biraz canın sıkılınca terk et, hayatına devam et. Ama aynı şey çocuklu kadın için geçerli değil tabii, onun hayatı kısıtlı artık! O yüzden çocuk yapılacak adamı iyi seçmek lazım, sonra insan çocuğuyla bir başına kalıveriyor!
Selülitli de olsa FARKETMiYOR!
Yabancı bir dergi erkeklerle enteresan bir anket yapmış. Bir yanda Rihanna, Beyonce gibi etine buduna dolgun, selülit gibi ne ararsan bulabileceğin kadınların, bir yanda da Victoria Beckham ve benzeri; incecik, varsa yağları alınmış, dümdüz karınlara sahip, göğüsler ve yüz estetikli kusursuz görünümlü kadınların fotoğrafları gösterilmiş. Erkeklerin yüzde 90’ı daha kusurlu ama daha doğal kadınları tercih etmiş.
Hani hep derler ya, “Estetikli göğüsleri, şişirilmiş dudakları, yapılı burunları, fazla ince vücutları sevmiyoruz” diye... Hani biz de pek kulak asmaz, “Kusursuz olunca kıskanıyorlar” falan diye düşünür ve bildiğimizi okuruz... Meğer adamlar doğruyu söyler, samimiyetle uyarırlarmış, anlaşıldı. Bundan sonra hayat daha kolay olacak, kimse bana ‘yaz diyeti’nden falan söz etmesin artık; mantı, kebap, bol parmesanlı spagetti ve tatlılarla hazırlanacağım yaza.
HAYALET’TEN SEÇMELER
* Rüzgar ateş için neyse, ayrılık da aşk için odur; küçük bir aşkı söndürür, büyük bir aşkı daha da güçlendirir... Mevlana
* Hayata karşı ilk küskünlüğümüz; yanımızda sandığımız kişileri, karşımızda görmemizle başlar... Çehov