Nail Güreli

Nail Güreli

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ERKEN seçim kararından sonra İzmir çevresinde gerçekleştirdiğimiz nabız yoklaması ya da "durum tespiti" turunu bir kültür ve sanat etkinliği ile birlikte tamamladık. İzmir'in DYP'li belediyesine bağlı Yazıbaşı beldesinin CHP'li belediyesinin düzenlediği 3. Ekin Şenliği'nde, daha önce başka yerlerdeki bir gözlemimizi daha somut olarak yaşadık. Politikadaki o eski hasmane tavır gitmiş, uygar ilişkiler gelmiş. Halk 1960, hatta 1980 öncesindeki "particilik" anlayışını aşmış; lider kadrosunu bu konuda fersah fersah geride bırakmış, yöresinin belli konularında elbirliği ile çalışıyor. Örneğin, CHP'li Vedat Filiz'in başkanı olduğu Yazıbaşı Belediyesi'nin şenlik kasketlerini Torbalı'daki DYP'li harita mühendisi Nazmi Uğur yaptırabiliyor.
Yedi bin nüfuslu Yazıbaşı beldesi son iki - üç yıl içinde hızlı bir "sanayileşme" süreci yaşıyor. Beldedeki "fabrika"ların sayısı 140'ı bulmuş. Ama bunlar öyle büyük işyerleri değil. Hepsinde çalışan toplam işçi sayısının 12 bin olduğunu söyleyelim, siz kıyaslayın.
Belediye Başkanı Vedat Filiz, bu fabrikaların çevreyi kirletmeyecek biçimde "bacasız sanayi"e yönelik olduğunun altını çiziyor.
Buna karşılık, özellikle genç kuşak arasında derinden bir muhalefet seziliyor. Babaların ve dedelerin yüksek fiyatla tarlaları satıp tarımın bir sürü sorunundan kurtulma yaklaşımına karşılık, tarımı gerektiği gibi yapmaktan yana olan ve topraktan kopmak istemeyen gençler var. Bu gençler, sanayileşmenin eninde sonunda çevreyi kirleteceğini, doğayı bozacağını söylüyor.
Bu "sanayileşme" ile birlikte Yazıbaşı beldesi Doğu'dan ve Güneydoğu'dan göç almaya başlamış. Şimdiden beldede 300 dolayında Doğulu "seçmen" olduğu belirtiliyor. Beldede göçten ötürü herhangi bir sorun yok. Doğu'dan ve Güneydoğu'dan gelenlerle Yazıbaşı'nın yerlileri Yörüklerin tam bir uyum içinde, dostça yaşadığı belirtiliyor.
Yazıbaşı öteden beri aydınlığa dönük, okumaya, sanata, kültüre düşkün bir belde. 1980 öncesinin deneyimleriyle yoğrulmuş gerçekçi bir sol geleneğe sahip.
Yazıbaşı'nın önde gelen isimlerinden olan ve adı beldenin parkında yaşatılan öğretmen Ahmet Taşlıoğlu'nun torunu diş hekimi Filiz Taşlıoğlu'nun çabalarıyla üç yıldır yapılan Ekin Şenliği belde halkını ülkenin kültür ve sanat insanlarıyla buluşturuyor.
Yazıbaşı'nda gençler ciddi bir ağırlık gösteriyor ve öncülük niteliği taşıyor. Yakından tanıma fırsatı bulduğumuz Arda Tomba, bu yıl Hacettepe Üniversitesi'ne gidecek. Arda, üniversite sınavını Torbalı Lisesi'nden kazanan 6 öğrenciden beşinin Yazıbaşı'ndan olduğunu haklı olarak övünçle belirtiyor.
Arda'nın anlattığına göre, Yazıbaşılı bütün gençler siyasal görüşlerini kapıda bırakarak haftada iki gün toplanıp belde ve ülke sorunlarını tartışıyorlar. Arda, sorgulayan, tartışan, hakkını arayan bir gençlik olarak yetişmeyi amaçladıklarını söylüyor. Çalışmalarının ekseninde barış, özgürlük ve demokrasi var.
Bu yılki şenliğin sloganı da "Yürekte ve Yaşamda Barış."
Şenliğin ilginç bir etkinliği de, "adsız" bir grup İstanbullu kadının getirdiği "Barış Yolluğu" idi. Çeşitli yerlerde her yaştan ve cinsten insanın barış düşüncesinden esinlenerek yaptığı panolardan oluşan bir tür kilim ya da yolluk bu. Yazıbaşılıların 5 metrelik katkısıyla 20 metreyi buldu.

Yaşasın Edebiyat'ın eylül sayısında Yavuz Çetin'in dizelerinden:
"Sen gitme bu şehirden / Kaldırımlarda ayaklarının izi / Parkeleri yokluğun diye sayıyorum / Sen gitme bu şehirden / Seni seviyorum."




Yazara E-Posta: n.gureli@milliyet.com.tr