Laikler ve dindarlar birlikte tatil yapabilir mi?

10 Temmuz 2016

Daha önce birkaç yazıda da bahsetmiştim, turizm özellikle ilgilendiğim bir alan. Yıllardır Dünya Turizm Yazarları Birliği yönetim kurulu üyesiyim ve hem Türkiye’de hem de başka ülkelerde değişen tatil ve turizm trendlerini takip etmeye çalışıyorum. Bizde dikkatimi çeken bir konu, seküler kesim için ayrı, İslami kesim için ayrı turizm konseptleri sunuluyor olması. Yani laiklerle dindarlar tatil konusunda bile aynı mekânı paylaşamayan iki toplumsal grup olarak varlıklarını sürdürüyorlar.
Açıkçası, bu durum beni bir hayli rahatsız ediyor, zira zaten kutuplaşmış ülkemizde tatilleri bile birlikte geçirememek hiçbir ortak yaşam alanının olmadığının ilanı gibi… Bu ikilik, sosyal mesafenin daha da açıldığını hissettiriyor. Oysa iki taraf da yaşam tarzını ve kimliğini koruyarak en azından tatil ortamında yan yana gelebilir. Aralarında bir iletişim ve diyalog olabilir. Bunun için stresin olmadığı, günlük sıkıntıların bir kenara bırakıldığı tatillerden daha uygun bir zaman olabilir mi?
Tanıdığım meşhur turizmcilere ve otel sahiplerine bu düşüncemi bir süredir ifade ediyordum. Genel olarak turizm sektörü iki ayrı konsepte alışmış ve bu ayrımı içselleştirilmiş durumda. Öte yandan, esasen

Yazının Devamı

Endişeye pansuman

3 Temmuz 2016

Ela ve Yasemin’in bu gün 3. yaş günlerini kutluyoruz. Gerçi tam tarih ayın 7’si ama o gün kimseyi bulamayacağımız için birkaç gün erken davranalım, dedik. Ne çabuk geçiyor zaman... Bundan 3 yıl önce minicik başlarını avcumun içine alıp, onların kapalı gözlerine dalarak hayaller kuruyordum. Uyanık oldukları dar vakitlerde gülümsemeleri için birkaç mimik yeterli oluyordu. Geri kalan zamanda, büyüdüklerinde nasıl olacaklarını ve o minicik kafaların nasıl ayrı hayatlara evrileceklerini canlandırıyordum zihnimde.
Sonra hakikaten büyümeye başladılar... Ve büyüdükçe içime giderek daha çok kök saldılar. Öyle tuhaf ki... Göğsünün cız etmesinin, kalbinin başka biri için atmasının ne demek olduğunu anlıyorsun. Hiç durmadan başkasını düşünmek yaşamının ta kendisi oluyor. Endişe etmeyi öğreniyorsun. Her daim endişe etmeyi...
THY ve kriz yönetimi
Ve işte bu endişe omuzlarımda üs kurmuşken, olay yerinden 2 gün önce geçip bu diyardan çok çok uzaklarda, THY’nin yeni destinasyonu Vietnam’ın başkenti Hanoi’de iken, İstanbul’daki saldırının haberini aldım. O saldırı 2 gün önce de olabilirdi ya da kızlarla beraber önümüzdeki hafta çıkacağımız seyahat günü de... Ya da annenim arkadaşlarıyla

Yazının Devamı

Türkiye’den çıkan bir dünya markası

26 Haziran 2016

Son yıllarda Türkiye ile ilgili göğsümü kabartan, dünyanın neresine gidersem gideyim gururla bahsettiğim bir marka var: THY. Hem hat sayısı, hem uçakları hem de alan hizmetleriyle dünya çapında en yukarılara yerleşti THY. Hiç unutmuyorum, 2000’lerin başında THY’nin açılımı aslında ‘Türk Hava Yolları’ değil ‘They Hate You’ (Senden nefret ediyorlar) diye espri yapılır, uçaklardan ve hizmetlerden epey şikâyet edilirdi. Şimdi ise dünyanın en iyilerinden. Yurtdışında hele ABD’deki havaalanlarında Turkish Airlines amblemi görünce vaha görmüş gibi oluyorsunuz.
Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance geçtiğimiz günlerde Türk Hava Yolları’nın 2.4 milyar doları aşan değeriyle Türkiye’nin en değerli markası olduğunu açıkladı. Açıklanan rakam bu ama havacılık piyasasının aktörlerine sorduğunuzda ‘Şirket bu gün satışa çıksa anında 3.5-4 milyar dolara müşteri bulur’ diyorlar.
Turkish Airlines markasının bu noktaya gelmesinde hem özgüven hem de dinamizmin önemli olduğunu düşünüyorum. Tabii Türkiye devleti gibi büyük bir devletin arkasında olmasının verdiği bir özgüven var ancak onun ötesinde yıllarca Batı’ya öykünen ve kendini Batı’nın yanında ikinci sınıf gören anlayışı

Yazının Devamı

Elit okullar efsanesi

19 Haziran 2016

Geçen hafta bu köşede İstanbul Erkek başta olmak üzere elit kabul edilen liselerimizde neler oluyor sorusuna cevap aramıştım. Bu gün ise Türk eğitim sistemine, daha doğrusu, sistemsizliğine dair çok daha temel tespitlerimi yazmak istiyorum. Geçen hafta da hatırlattığım gibi, ben de Türkiye’nin en yüksek puanla girilen elit okullarından olan İstanbul Erkek Lisesi’nden mezunum. Yine Türkiye’nin en yüksek puanla girilen elit üniversitelerinden Boğaziçi’ni bitirdim. Peki, ben ve buradan mezun olanlar bu çok itibarlı iki okulda evrensel seviyede kaliteli bir elit eğitim mi aldılar? Hiç kendimizi kandırmayalım...

Türkiye’nin en elit zannedilen okullarında bile eğitim-öğretim kalitesi hiç de öyle elit değildir. Bu okullardan mezun olduğu halde Almanca ve İngilizceyi bir resepsiyonist seviyesinde bilen hatta onu bile bilmeyen çok insan tanıyorum. Aynı düşük seviye temel doğa bilimleri ve sosyal bilimler için de geçerli. Felsefe ve edebiyat alanında ise durum fecaattir. Elit denilen okullar bu haldeyken varın geri kalan normal okullarımızdaki korkunç vaziyeti siz düşünün. Kısacası, genel manzara bu kadar berbat. Oysa elit okul dediğimiz olgu öğreteceği dili ya da dersi öğrenciye muhakkak

Yazının Devamı

İstanbul Erkek, Galatasaray, Kadıköy Anadolu... Liselerde neler oluyor?

12 Haziran 2016

Uğrunda oymağın her zinde ferdi- Şanlı Sakarya’ya candan söz verdi. Kar bora fırtına sükun bulacak- sana yıldırımlar, sana yıldırımlar selam duracak!- Her yerde inlesin gürleyen sesi- İstanbul yıldızı Erkek Lisesi- Kar bora fırtına sükun bulacak-Sana yıldırımlar, sana yıldırımlar selam duracak’

Belki sizler için çok fazla bir şey ifade etmeyebilir ancak yukarıdaki sözler benim çocukluğum demek. İlk gençliğim demek. O sırada öğrendiklerim demek. Bu marşı İstanbul (Erkek)te 8 yıl her önemli günde, karda, fırtınada, güneşin altında söyledik. Sarı-siyah üniformalarımızı 8 yıl haftanın beş günü giydik. Birlikte Çanakkale’ye okul gezileri de yaptık, Topkapı Sarayı’nı da dolaştık.

Son yıllarda arkadaşlarıma ve okul çevresine epey kırıldım. Orada gördüğüm tek tipçi zihniyet karşısında derin bir hayal kırıklığına uğradım, itiraf edeyim, bu nedenle okula küstüm. Ama ne olursa olsun İstanbul Erkek çok köklü bir okuldur. Gönlümdeki yeri apayrıdır. Bir süredir okul etrafında kopan fırtınalar beni çok rahatsız ediyor. O nedenle bunların kaynağının peşine düştüm.

Ey Milli Eğitim Bakanlığı, yönetmelik nerede?

Bu okullar etrafındaki tartışma temel olarak ‘proje okul’ kavramından kaynaklanıyor. Milli

Yazının Devamı

İdi Amin’in vahşi topraklarında

6 Haziran 2016

Kampala, Uganda

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Uganda, Kenya ve Somali’yi kapsayan 3 günlük Doğu Afrika turu bir çok açıdan çok önemliydi. Türkiye son yıllarda, cumhuriyetin kuruluşundan beri sırtını döndüğü coğrafyalara açılmayı bir politika haline getirdi. Kuzey Afrika ayrı bir yere sahip zira tarihsel, dinsel ve kültürel bağlar var ancak ötesi uzun yıllar kapalı kutu oldu Ankara için. Şimdi ise art arda yakınlaşma adımları atılıyor. Uganda ve Kenya ziyaretleri özellikle ekonomik açıdan anlamlıydı. Pazar olarak Türkiye için büyük değil ancak gelişmeye çok müsait.

5,5 saatlik uçuşun ardından Salı gecesi saat 23’ü gösterirken Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet ile birlikte Uganda’nın eski başkenti Entebbe’ye indik. Herkeste ortak bir endişe vardı: Sivrisinek! Kapılar açılmadan biz gazeteci milletinin hali görülmeye değerdi. Herkes dağıtılan fısfısları çıkarmış, kollara, kafalara sıkıyor, gaz bulutundan göz gözü görmüyor.

O bulutun içinde güçlükle ilerleyip bize ayrılan minibüse kendimizi attık ve başkent Kampala’ya doğru yola çıktık. Ama ne yol! Tek şeridin zor geçeceği mesafeyi gidiş geliş yapmışlar ve şoför üzerimize gelen arabalardan hiç etkilenmeden ilerliyor… 1

Yazının Devamı

Kâbusun kalbine yolculuk

5 Haziran 2016

Mogadişu-Nairobi
Cumhur- başkanı Erdoğan ile yaptığımız 3 ayaklı Doğu Afrika ziyaretini anlatmaya son duraktan başlamak istiyorum, Somali’den. Sabah inip, 4-5 saat kaldıktan sonra İstanbul’a döndüğümüz başkent Mogadişu’dan.
Somali dünyanın en zor, en fakir ve en tehlikeli coğrafyalarından biri. Bir ‘yokluk ve savaş’ toprağı. Hakikaten yıkılmış binalar, delik deşik edilmiş sokaklar ve toz dışında hiçbir şey yok. Sabah TUR uçağı Mogadişu’ya inip kapıları açtığında kendimizi bir rüzgârlı kum bulutunun içinde bulduk. Bir anda etrafımızı kara sinekler sardı. Ziyaretin iki gün öncesinde El Şebab bir otele saldırıp, 15 kişiyi öldürdüğü için zaten en tepede olan güvenlik tehdidi zirve yapmıştı. Arka arkaya dizilmiş onlarca zırhlı araç bizi bekliyordu. Dörderli gruplar halinde binip, büyükelçiliğimize doğru yola koyulduk.
Türkiye Somali için çok özel. Zira bu yokluklar diyarında tek gerçek yardım eli Türkiye. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2011’de ilk kez geldiğinden beri bu talihsiz ülkeye çok özel bir yer ayrılmış. Bu ziyaretle yeni binaları resmi olarak açılan Büyükelçilik Külliyesi 80 dönüm üzerine oturuyor. Bu da Türkiye’nin dünyadaki en büyük dış temsilciliğinin burası olduğu anlamına

Yazının Devamı

Kararla tarihimiz değişecek değil

4 Haziran 2016

Alman parlamentosunun onayladığı Ermeni tasarısının geri kabul ve vize serbestliği anlaşması dönemine denk gelmesinin hayra alamet olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi bir dostu kaybetme riskiyle karşı karşıyalar” dedi.

Nairobi-Kenya

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Afrika ülkesini kapsayan ziyaretinin Kenya ayağında Almanya Parlamentosu’nun onayladığı Ermeni tasarısı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. “O kararın, esasen bir kıymeti harbiyesi yok. Birileri o tür bir karar aldı diye tarihimiz değişecek değil” diyen Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:TÜRKİYE’Yİ KAYBEDERLER (Kendisinin ‘Sorunları azaltmak, dostları çoğaltmak lazım’ sözleri anımsatılarak Almanya’da tasarının onaylanmasının sorulması üzerine): Önemli olan niyetin ve gayretin o yönde olmasıdır. Sizin niyetiniz ve gayretiniz bu olmakla birlikte, karşınızdaki dost olmamakta direniyorsa zaten yapılacak bir şey kalmaz. Ama biz, ‘Niyet hayır, akıbet hayır’ diyoruz. Dolayısıyla bizler dostlarımızı çoğaltmanın gayreti içinde olacağız. Ama aksi şekilde davrananlar, önemli bir dostlarını kaybetmiş olurlar. Niye önemli bir dost diyorum? Çünkü bizim orada 3 milyonu aşkın

Yazının Devamı