Geçtiğimiz hafta sonu Türk Nöroşirürji Derneği 30. Bilimsel Kongresi’ni izledim. Yerli ve yabancı pek çok beyin cerrahının katıldığı kongrede tıbbi gelişmelerin ne denli hızla ilerlediğine şahit oldum. Çaresiz görünen pek çok hastalığın 5-10 yıl gibi oldukça yakın bir zamanda tamamen tedavi edilebileceğini öğrendim. Alzheimer hastalığında silinen anıların geri getirilebilmesi, felç olan hastaların tekrar yürüyebilmesi gibi şu anda oldukça ütopik görünen durumların, yakın bir gelecekte mümkün olabileceği konuşuldu. Anne karnında beyin ameliyatı, kök hücre uygulamaları ve güncel cerrahi teknolojilere dair kongrede aktarılan tüm yeni bilgileri derledim.
- Dünya Nöroşirürji Dernekleri Başkanı Prof. Dr. Franco Servadei “Beyin cerrahisi alanında bir ülkenin çok ciddi oranda gelişerek çevre ülkelere eğitim verecek konuma gelmesi dünyada ender bir örnektir ve Türkiye’yi ediyorum” dedi. Servadei gelecek yıl Dünya Beyin Cerrahi Kongresi’ne de Türkiye’nin ev sahipliği yapacağını müjdeledi.
“Beyin tümörlerinde tedavi şansı arttı”
- Prof. Servadei gerek gelişen cerrahi teknikler gerekse de hedefe yönelik ilaçlarla, günümüzde beyin tümörlerinin tedavisinde başarı şansının arttığını söyledi.
linik İmmünoloji Derneği, Eczacıbaşı Baxalta’nın da desteğiyle 31 Mart-3 Nisan tarihleri arasında 2. Klinik İmmünoloji Kongresi’ni düzenlendi. Kongrede uzmanlar primer immün yetmezlik (PİY) hastalıklarında erken teşhis ve etkin tedavinin hayati önemini vurguladı. PİY hastalığı doktorların bile çoğu zaman şüphelenmediği bir durum olduğu için, ağır vakalarda hastaların yaşamını sürdüremediğini, diğer hastalarınsa uzun yıllar yanlış teşhislere bağlı gereksiz tedaviler aldıklarını öğrendik.
“Gizli kalmış bir sağlık sorunu”
- Kongre Başkanı Prof. Dr. İlhan Tezcan, PİY hastalıklarının, dokuz grupta 300’den fazla çeşidi olduğunu ve bağışıklık sistemindeki bozukluklardan kaynaklandığını anlattı. Tezcan ailelerin çocuklarının sık sık hastalanmasıyla, çeşitli enfeksiyonlar ve çeşitli romatizmal hastalıklar geçirmesiyle hastaneye başvurduğunu söyledi. Ateşlenme, sıklaşan alerji atakları, bağırsak enfeksiyonları gibi klasik bulguların PİY’i akla getirmesi gerektiğini vurguladı. Tezcan“Genetik geçişli bir hastalık olduğu ve Türkiye’de akraba evlilikleri sık yapıldığı için bu hastalıkları nadir hastalıklar olarak kabul etmiyoruz.
PİY, Türkiye’nin gizli kalmış bir halk sağlığı sorunudur” dedi.
-
Bugün 1-7 Nisan Kanser Haftası’nın ikinci günündeyiz. Her yıl ülkemizde 150-170 bin kişi kanser olduğunu öğreniyor. Yeni yaşam alışkanlıklarımız nedeniyle kanser her geçen gün daha da büyüyen bir problem olarak çözülmeyi bekliyor. Ama hemen korkuya da kapılmamalı. Bazı alışkanlıkları değiştirerek kanser riskini yüzde 35-40 oranında azaltmak mümkün görünüyor. Çocukların ileride kanser olmalarını engellemek içinse büyük oranda ailelere sorumluluk düşüyor.
Tüm bunlar geçtiğimiz hafta sonu katıldığım 6. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde ele alındı. Binin üzerinde yerli ve yabancı bilim insanının katıldığı, 500’e yakın bilimsel araştırmanın sunulduğu kongre onkoloji alanındaki güncel bilgilere ulaşmamızı sağladı. Kongrede takip ettiğim oturumlarda anlatılanları sizin için derledim. Eşzamanlı oturumlar olduğu için takip edemediğim oturumlarda anlatılanları da kongre başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir’den öğrendim. Demir’in anlattığı yeni tanı ve tedavi yöntemleri kanserle özdeşleşen korkunun yanına ümit duygusunun da yerleşmesine olanak tanıyor.
- Kanser günümüzde görülme sıklığı giderek artan bir hastalık. Ancak Türkiye’deki kanser haritası incelendiğinde ülkemizdeki kanserlerin yaklaşık
Yazı fit bir vücutla karşılamak için diyete başlayanların sayısı her geçen gün artıyor. Ama bazı kişiler diyet programlarına sıkı sıkıya uysa da bir türlü fazlalıklarından kurtulamıyor. Elbette bunun şeker hastalığından guatr sorununa kadar altta yatan pek çok sebebi var. “Kilo verememeye neden olan sebeplerden en yaygın olanlardan biri de gıda intoleransı” diyor beslenme ve diyet uzmanı Ferin Batman ve tespit edilmesinin bir testle mümkün olduğunu anlatıyor. Gıda intoleransı sizin de kilolarınızdan kurtulamamanızın nedeni olabilir. Batman ile intoleransımız olan gıdaları nasıl öğrenebileceğimizi ve sorunun üstesinden nasıl gelebileceğimizi konuştuk.
- Yaz yaklaşıyor, zayıflamak isteyenler diyetlere başladı ama bazı kişiler ne yaparlarsa yapsınlar bir türlü kilo veremiyorlar. Bunun nedeni nedir?
Bu durumun çok farklı sebepleri olabilir. Öncelikle kan tahliliyle kişinin kan değerlerinde bir değişiklik olup olmadığına bakıyoruz. Bazı kişilerde gizli şeker hastalığı, guatr rahatsızlığı veya gıda intoleransı kişinin ne yaparsa yapsın kilo verememesine yol açıyor.
- Gıda intoleransı nedir?
Bazı gıdaların sindirim sistemimiz tarafından beklenen oranda sindirilememesine gıda intoleransı
Bahar vücudumuzu ve sağlığımızı etkiliyor. Önce yorgunluk hissetsek de zamanla depresif hali üzerimizden atıyor ve daha çok âşık oluyoruz. Karbonhidrat isteğimiz azalıyor. Sağlıklı menü seçenekleri çoğalıyor. Açık hava egzersizleriyle fazlalıklar gidiyor ve yaza hazır hale geliyoruz
Martla birlikte ilkbahara adım attık. Bahar aylarının kuşkusuz sağlığımız ve vücudumuz üzerinde de etkileri oluyor. Baharın gelişi öncelikle bizi yoruyor. Kimimiz az kimimiz çok ama ısı değişimi nedeniyle hepimiz bu dönemden etkileniyoruz. Sonrasında doğanın canlanmasıyla üzerimizdeki depresif ruh halinin fermuarını açıyor, üzerimizden çıkarıyoruz. Hormonlarımız da değişiyor. Oksitosin artıyor, daha çok âşık oluyoruz. Deniz ve havuz sezonuna fit bir vücutla girmek için yatırım yapabileceğimiz en doğru aylara da girmiş bulunmaktayız. Artan serotonin hormonumuz sayesinde bu dönemde karbonhidrata ilgimiz azalıyor. Açık hava egzersizleri tüm çekiciliğiyle bize göz kırpıyor. Bu bilgileri öğrendiğimiz Florence Nightingale Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Başak Oğuz’la sizin için bir bahar rehberi hazırladık.
- Baharın gelişiyle birlikte gelen değişim vücudun yeniliklere kendini adapte etmeye
Bahar vücudumuzu ve sağlığımızı etkiliyor. Önce yorgunluk hissetsek de zamanla depresif hali üzerimizden atıyor ve daha çok âşık oluyoruz. Karbonhidrat isteğimiz azalıyor. Sağlıklı menü seçenekleri çoğalıyor. Açık hava egzersizleriyle fazlalıklar gidiyor ve yaza hazır hale geliyoruz
Martla birlikte ilkbahara adım attık. Bahar aylarının kuşkusuz sağlığımız ve vücudumuz üzerinde de etkileri oluyor. Baharın gelişi öncelikle bizi yoruyor. Kimimiz az kimimiz çok ama ısı değişimi nedeniyle hepimiz bu dönemden etkileniyoruz. Sonrasında doğanın canlanmasıyla üzerimizdeki depresif ruh halinin fermuarını açıyor, üzerimizden çıkarıyoruz. Hormonlarımız da değişiyor. Oksitosin artıyor, daha çok âşık oluyoruz. Deniz ve havuz sezonuna fit bir vücutla girmek için yatırım yapabileceğimiz en doğru aylara da girmiş bulunmaktayız. Artan serotonin hormonumuz sayesinde bu dönemde karbonhidrata ilgimiz azalıyor. Açık hava egzersizleri tüm çekiciliğiyle bize göz kırpıyor. Bu bilgileri öğrendiğimiz Florence Nightingale Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Başak Oğuz’la sizin için bir bahar rehberi hazırladık.
- Baharın gelişiyle birlikte gelen değişim vücudun yeniliklere kendini adapte etmeye
“Doğal Doğum” kitabının yazarı Dr. Gülnihal Bülbül: “Şu anda sezaryen gereksiz yere tercih ediliyor. Doğal olarak yapılabilen bir eylem, büyük ameliyatlar grubuna giren sezaryenle ciddi bir operasyona dönüştürüldü”
Günümüzde doğal doğum da giderek popülerleşiyor. Ünlü anneler arasında ebe eşliğinde doğurma hızla trend oluyor. Aslında Batı ülkelerinde doğum çoktan doktorlar tarafından hastanede gerçekleştirilen bir eylem olmaktan çıkmaya başlamış bile. Bunları Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Gülnihal Bülbül’ün raflarda yerini alan kitabı “Doğal Doğum”u (Hayy Kitap) okudukça öğreniyorum. “Bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı nasıl olur da ‘Doğumu doktorlar yerine ebeler yaptırsın’ der!” diye düşünenleriniz olabilir. Elbette riskli doğumlar doktor kontrolünde olmalı diye uyaran Bülbül, doğumla ilgili sorularımızı yanıtladı.
- Uzun yıllar kadınlar ebeler yardımıyla ev ortamında doğurdu. Ancak endüstrileşmeyle birlikte doğum, doktorlar tarafından hastane ortamında yaptırılan riskli, medikal bir olaya dönüştürüldü.
- Modern hayatta her şeyi çok planlı yaşamaya başladık. Doktor da, anne de doğumun planlı ve daha az sürprize açık olmasını istiyor. Eşi “İş seyahatine çıkmam
Spor eğitmeni Murat Bür “Yaza fit girmek isteyenler şimdiden düzenli egzersize ve kilo kontrolüne uygun beslenmeye başlamalı. Bunun için en önemli öğün kahvaltı” diyor
Spor eğitmeni Murat Bür’ün “Murat Bür’le Mutlu Tarifler / Fit Kahvaltı” kitabı (Destek Yayınları) raflarda yerini aldı. Yazın fit bir vücuda kavuşmak için şimdiden hazırlanmak ve sağlıklı yaşama yatırım yapmak isteyenler için yol gösterici bir kitap hazırlamış Bür. Kitapta kahvaltının önemi, az kalorili ve lezzetli fit kahvaltı seçenekleri ve pratik egzersizler yer alıyor. Bür kitabın sloganının “Spor yapan herkes şampiyondur ve şampiyonlar güne kahvaltısız başlamaz” olduğunu söylüyor.
Kahvaltının önemi konusunda hemfikiriz ama kimimiz sabah kalkınca bir şey yemek kimimiz ise uykudan kısmak istemiyoruz, böylece kahvaltıya vakit kalmıyor. Asıl sorun bu. Bür de bu nedenle avokadolu sporcu omleti, balkabaklı yulaf, keçiboynuzu unlu pancake, mantarlı muffin ve kinoalı kek gibi hızla tüketilebilecek, iştah açıcı lezzetlerin ve rengarenk smoothie’lerin tariflerini veriyor kitabında.
- “Murat Bür’le Mutlu Tarifler” ileride fit tatlılar, spor öncesi ve sonrası beslenme diye devam edecek bir kitap serisi olacakmış; bu serinin