Tarım Bakanın Mehdi Eker hükümete puan kaybettirmek için komplo hazırlasaydı sanırım GDO yönetmeliğinden daha iyi bir kumpas bulamazdı.
İler tutar tarafı bulunmayan bu yönetmelik geriye çekilmeli, yerine, konuya daha geniş çaplı ve kalıcı bir düzenleme getirmesi beklenen Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Meclis’e sunulmalıdır.
Bu şekilde genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) konusu kamuoyunda tartışılabilir ve konu esas yeri olan Meclis tabanında çözüme bağlanır.
Meclis’te belki birileri Eker’e, yönetmeliğe neden tüketicilerin aleyhine GDO’lu tohum üreten şirketlerin çıkarına olan maddeler koyduğunu sorar.
Eker de farkındadır
Aslında Eker yaptığı veya yapılmasına alet olduğu hatanın farkındadır.
Düzenlemeden olumsuz etkilenen birçok iş dalı temsilcisi kendisini ziyaret etti ve konuyu en az bilen kişilerin bile anlayacağı bir biçimde aksaklıkları anlattı.
Bu aksaklıkların ayrıntısına girmek istemiyorum. Sadece şunu bilmek yeter. Bizden çok daha ileri olan Avrupa Birliği buna benzer bir ithalat rejimini uygulamaya sokmadan önce altı ay geçiş ve hazırlık süresi tanıdı.
Bizim aslanlar yönetmeliği yayımlandığı gün yürürlüğe koydular.
Acemice hazırlanmış ve birçok maddesinin uygulanması mümkün olmayan bu yönetmelik hiç kimseye yaramadı.
Belki de en önemli sonucu, kamuoyunda gıda konusunda yarattığı büyük tedirginliktir. Ekranlardaki çoğu düzeysiz tartışma kafa karışıklığını had safhaya çıkardı.
Yönetmelik yem ithalatçıların işlerini berbat ederek onları sıkıntıya soktu.
Acı ilacı içmek zorunda
Türkiye yem ihtiyacının büyük bir bölümünü GDO’lu mısır ve soyadan karşılıyor. Yönetmelik bu yolu yokuşa sürdüğü için artık yem ithal edilemiyor.
Yem fiyatları yükseldi ve durum düzelmezse, yükselmeye devam edecek.
Yönetmeliğin yarattığı aleyhte hava genetiği değiştirilmiş gıda ve yemlerin Türkiye’ye girişini yasallaştırmak ve düzenlemek isteyenlerin çanına da ot tıkadı.
Tarım Bakanlığı, istemeyerek de olsa, bir de iyilik yaptı. GDO’yu, on sene geç de olsa, Türk kamuoyunun dikkatine getirdi. Halkın bu tartışmalı teknoloji konusunda uyanmasına vesile oldu.
Eker’in en büyük sorunu, içinden çıkamaz bir biçimde kendini bu yönetmeliğe bağlamasıdır.
Şimdi geri adım atmaya korkuyor çünkü hata yaptığını kabul edip prestij kaybetmek istemiyor. Ama istese de istemese de bu acı ilacı içmek zorunda. Çünkü bu yönetmelikle işlerin yürümeyeceği kesin.