Dünya kifayetsiz muhterislerle doludur ve bunlar her yerde hak etmedikleri konumlardadırlar.
Meclis’te, bakanlar kurulunda, bürokraside, askerde, büyük şirketlerde, küçük şirketlerde, üniversitelerde, okul sıralarında... Hayatın her yolunda karşınıza çıkarlar.
Her yer “Buraya nasıl gelmiş,” diye şaştığınız, insanlarla doludur.
Neden akıllı ve bilgili kişiler alt kademelerde boğuşurken akılsız ve cahiller hızla basamakları tırmanır?
Geçen gün bir okuyucumdan aldığım iletiden sonra bu muamma çözüldü.
İleti Dunning-Kruger etkisinden bahsediyordu... Eminim duymuşsunuzdur.
Özetle şu: “Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.”
Okuyucumdan aldığım, onun da bir arkadaşından aldığı ileti, Dunning-Kruger etkisini şöyle anlatıyordu:
“İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine, her şeyin hakkı olduğunu düşünür! Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. ‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür. Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler...
Fazla alçakgönüllü davranmak
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü’ davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar...”
Özetle, aptallar aptal olduklarının farkına varmayacak kadar aptal, cahiller cahil olduklarının farkına varmayacak kadar cahil oldukları için kendilerini akıllı ve bilgili sanırlar. Bu onları cesaret ve kendine güvenle doldurur.
Bilgili olanlar ise yeteneklerinin farkında olmazlar, başkalarının da kendileri kadar bildiğini sanırlar.
Cornell Üniversitesi’nde çalışan Justin Kruger ve David Dunning, bulgularını 1999’da açıkladı. Ama kifayetsiz muhterislerin avantajları onlardan çok önceden fark edilmişti.
Charles Darwin, 1871’de, “Cehaletin insanın kendine olan güvene yaptığı katkı, çoğu zaman, bilginin yaptığı katkından büyüktür,” diye yazdı.
İngiliz matematikçi ve feylesof Bertrand Russel ise 1930’da yazdığı Aptallığın Zaferi adlı denemesinde “Sorunun temel nedeni, modern dünyada, akıllılar hep kuşu içinde iken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır,” tespitinde bulundu.
“Gerçek tevazu yeteneklerinin farkında olmamak değil bu yetenekleri doğru biçimde ölçmektir.”
Rahmetli İsmet İnönü’nün namuslular ve namussuzlar için söyledikleri değiştirilip şöyle de denebilir:
“Bir memlekette akıl ve bilgi erbabı, akılsızlar ve bilgisizler kadar cesur olmadıkça, o memleket için kurtuluş yoktur.”