CHP ve MHP türban ve bir sürü başka abesle uğraşırken AKP devletin denetim kurumlarını teker teker demonte ediyor. Getirilen sayısız değişiklik ve istisna ile Kamu İhale Kanunu, AKP istediği önemli ihaleyi istediği şirkete verme özgürlüğü kazandı.
Kamu İhale Kurumu’nun ihaleleri denetleme yetkisi kısıtlandı. Bakanlıklara bağlı denetimcilerin yetkileri kısıldı.
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı devlet Denetleme Kurumu Abdullah Gül Çankaya’ya taşındıktan sonra yolsuzluk araştırmalarından elini çekti. Başbakanlık Teftiş Kurulu da.
Şimdi sıra Sayıştay’da.
Eğer AKP’nin sunduğu yasa tasarısı kanunlaşırsa, Sayıştay bundan sonra “kamu kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığını” incelemeyecek. Bu ne anlama geliyor diye sorarsanız şöyle söyleyeyim: Türkiye Futbol Federasyonu’nun futbolu denetleyememesi Federasyon için ne anlama geliyorsa Sayıştay’ın da kamu kaynaklarının nasıl harcandığını denetleyememesi Sayıştay için o anlama geliyor.
Sayıştay, Sayıştay olmaktan çıkıyor, ‘yerinde say’ıştay oluyor..
Osmanlı döneminde padişah halktan keyfince para toplar, keyfince harcardı. Türkiye cumhuriyet olduktan sonra bu yetki Meclis’e, yani halkın temsilcilerine geçti.
Tedirginlik hakim
Devlet gelirlerinin toplanmasına ve giderlerinin yapılmasına izin verme yetkisi Meclis’in oldu. Meclis gelirleri, harcaması için bütçe ile hükümete tahsis etti. Doğal olarak da bu harcamaların “etkin, ekonomik ve verimli” olarak kullanılıp kullanılmadığını da denetlemesini istedi.
Demokratik rejimlerin vazgeçilemez kurumlarından olan Sayıştay bu işi yapmak üzere kuruldu. Anladığım kadarıyla AKP, Sayıştay’ı hadım eden değişikliği getirirken gerekçe olarak kuruluşun denetiminin işleri yavaşlattığını göstermiş.
Bu geçerli bir gerekçe değildir. Yavaşlık demokrasinin özelliklerinden biridir. Hızlılık, diğer adı “d” ile başlayan yönetim tarzına, diktatörlüklere hastır.
AKP’nin girişimi Sayıştay’ı tedirgin etti.
“Bir rahatsızlık oluştu” diye konuştu bir tanıdığım. “Kazanımdan geri adım atılmış oluyor. Bundan daha kötüsü idarenin (hükümetin, yani) takdirini ve eğilimini ortaya koyması.” Bu eğilim kontrol dışı harcama, halk dili ile yakalama korkusu olmadan hortumlamadır. CHP ile MHP incir çekirdeğinin içeriği ile uğraşırken Türkiye’de yürütme, yasama ve yargı arasındaki sınırlar kalkıyor, üçü bir kitle haline geliyor ve bir kişinin yönetimine giriyor.
Söylemeye gerek yok belki ama gene de söyleyeyim:
Hükümetlerin eylem ve işlemleri ne kadar denetim dışına çıkarsa demokrasi de o kadar demokrasi dışına çıkar. Başka bir şey olmaya başlar.
Çanlar çalıyor.