Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PKK kuruluşundan beri ulusal sınırları aşan bir örgüt oldu. Komuta merkezi Suriye’de, eğitim kampları Lübnan’da bulunuyordu. Türkiye’ye yönelik hücumlar Suriye, Irak ve İran’dan hududu geçen teröristler tarafından yapılıyordu. Bu coğrafyanın birçok yerinde PKK’nın kullandığı yollarla uyuşturucu kaçakçılarının rotası kesişiyordu. Tabii, örgüt karşısına çıkan bu hazır fırsatı tepmeyecekti. Ve nitekim tepmedi. “Eli silahlı ve korkulan bir örgüt olarak ta başından beri PKK uyuşturucu ticaretinden pay almak için ideal bir konumdaydı” dedi bir kaynak.
1980’den başlayarak birçok Kürt ve aşırı solcu yürürlükteki sıkıyönetimin baskısıyla Avrupa ülkelerine kaçtı ve buralarda siyasi mülteci hakkı edindi. Bunlar zaman içinde PKK uyuşturucu işinin Avrupa ayağını oluşturdu. PKK’nın uyuşturucu işinde olduğu kesin ama neresinde, ne kadar olduğu, ne kadar gelir elde ettiği konusunda kesin bilgi yok. Türk yetkililer PKK’nın laboratuvardan sokak satıcılığına kadar her aşamada aktif olduğunu, terör örgütü kadar uyuşturucu çetesi olduğunu söylüyor.
“PKK uyuşturucudan şu kadar para kazanıyor demek durumunda değiliz” dedi konuştuğum üst düzey emniyet yetkilisi. “Ama çok büyük boyutlu bir şekilde işin içinde ve ciddi bir şekilde bir rant kazanıyor. Hem kaçakçılardan yüzdelik alıyor hem doğrudan kendi yapıyor.”
Yetkili, PKK’nın gelirini “Milyar dolar kazanıyor” şeklinde tarif etti. Bazı Batı istihbarat kaynakları bunun abartılı olduğunu söylüyor. Onların gelir tahmini 50-100 milyon aralığındadır. Batılı istihbaratçılara göre, PKK’nın rolü büyük oranda uyuşturucu çetelerini “sıkı bir biçimde vergilendirmek”, yani esas kaçakçılık çetelerinden tehditle para sızdırmak. Uyuşturucu merkezlerinin Doğu ve Güneydoğu’da bulunması ve babaların çoğunun Kürt olması PKK’nın işini kolaylaştırdı.

PKK Avrupa piyasasının kralı mı?
ABD’nin uyuşturucuyla mücadele örgütlerinden biri olan DEA’nın elindeki bilgiler de PKK’nın uyuşturucu kaçakçılarını “vergilendirdiği” ve onlara koruma sağladığı yönünde. Gerçek, muhtemelen, bu değerlendirmelerin ortasında bir yerlerde bulunuyor. PKK hem diğer kaçakçıları “vergilendiriyor” hem de kendisi doğrudan bir uyuşturucu çetesi gibi davranıyor. Bu nedenle ABD, PKK’yı iki kafalı, “narcoterrorist” (narkotik/terörist) bir örgüt olarak nitelendirdi ve uyuşturucu ticaretinde “kilit oyuncu” ilan etti.
Geçen ekim ayında ABD Maliye Bakanlığı üç PKK liderinin banka hesaplarını dondurdu. Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zubeyir Aydar “önemli yabancı uyuşturucu kaçakçısı” ilan edildi. 1980’lerin ortası ile 1990’ların başına kadar 300’e yakın PKK bağlantılı kişinin uyuşturucu bağlantılı suçlardan gözaltına alınmış olduğu açıklandı. Bazı kaynaklara göre, 2005’te Avrupa’daki uyuşturucu pazarının yüzde 80’i PKK kontrolündeki Kürtlerin elinde bulunuyordu.