Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye neredeyse on yıldan beri milyonlarca ton GDO’lu gıda, şeker, nişasta gibi gıda hammaddesi ve yem ithal ediyor.
Herhangi bir yasal düzenleme olmadığı için bu ithalat tamamen kontrolsüz bir biçimde yapıldı.
Tarım Bakanlığı, GDO’lu maddelerin ithalatını düzene sokmak için geçen ay bir yönetmelik yayımlayıncaya kadar halk bu durumdan habersizdi.
İnsan ve çevre sağlığı için ne kadar güvenli olduğu tartışmalı olan GDO’ların bu kadar yıl Türkiye’ye serbestçe girmesinin atlanması basının verdiği en kötü sınavlardan biridir.

Uzman gazeteci ihtiyacı
GDO haberi yıllarca yazılmayı bekledi ama yazılmadı.
Neden tek bir gazeteci bile bu haberi görmedi?
Bu sorunun cevabı önemli. Çünkü bu körlük sadece GDO olgusunun neden gözden kaçtığını açıklamıyor. GDO olgusu kadar önemli olup gözden kaçan ve kaçmakta olan birçok haberi neden gazete sayfalarında görmediğimizi de açıklıyor.
Açıklaması şudur: Gazeteciliğin doğru dürüst yapılabilmesi için uzman gazetecilere ihtiyaç vardır. Türkiye’de kişisel merak dolayısıyla kendini yetiştirmiş birkaç meslektaş dışında uzman gazeteci yoktur. Ve hatta bu kavram bilinmemektedir.
Uzman gazeteci, konusunu, özel sektörde spesifik alanlarda çalışan kişiler kadar veya ona yakın bilen kişidir.
Örneğin, tarım ve gıda konularını izleyecek olan muhabirin tarım ve biyoteknoloji konularında “uzman” olması gerekir. Enerji, eğitim, çevre, savunma, tüketici kredileri vesaire gibi konularda yazanlar da aynı şekilde ehil olmalıdır.
Aksi takdirde, haberler görülmez. Gelişmeler izlenemez. Şirketlerin ve PR’cilerinin kandırmacıları yutulur. Halk uyutulur.
Uzman gazetecilere sahip olmayan gazeteler bilgilendirme ve açığa çıkarma fonksiyonlarını hakkıyla yerine getiremez.

Bilgisizlik dizisi
Bu eksikliğin sorumlusu muhabirlerden çok gazete yönetimleridir. Gazeteler işte eğitimin kalite açısından önemli olduğunun farkında değil.
Oysa Reuters ve Financial Times gibi (şahsi deneyimim olan iki kuruluş) iyi üniversitelerden çıkan kişileri nispeten iyi maaşlarla işe alan kuruluşlar bile, işte eğitim için para harcamaktadırlar.
GDO’da sadece haberi yıllarca görmeyerek sınıfta kalmadık.
Haber ortaya çıktıktan sonra, objektif ve doğru biçimde yazmayı beceremeyerek de sıfır aldık. Ekranlarda sorulan soruların çoğu derin bir bilgisizlik dizisiydi.
Türkiye’de hiçbir gazetenin muhabirlerini eğitmek için bütçesi yok. Ama artık bu işe para ayıracak, sermaye birikimi olan gazeteler var.
Kaliteyi yükseltmek medyanın halka borcudur.
Gazeteci de bilmeli ki iyi gazeteci “hayat boyu eğitim” felsefesine bağlı gazetecidir.