Nükleer santral inşaatı Türkiye’nin nesilden nesle aktardığı bir başarısızlık öyküsü haline geldi.
Kırk yılı aşkın bir süredir, ortalama her on yılda bir, bir girişim yapılır, yüze göze bulaştırılır, bir süre ara verilir, sonra kollar yeniden sıvanır. AKP döneminde yapılan son ihale 14 aylık yalpalamadan sonra birkaç gün önce iptal oldu.
Evet, nükleer santral yapmak olağanüstü karmaşık bir iştir ama uluslararası atom ajansı IAEA’ya göre, Pakistan’dan Ermenistan’a Arjantin’den Bulgaristan’a 30 ülkede 436 santral var ve 53 reaktör inşaat haline.
Son ihale başarısız oldu çünkü ihaleyi yapan enerji bakanı beceriksizin teki idi.
Politikacıların tırpanlaya tırpanlaya tükettiği bürokraside böyle zor bir projeyi sonuca götürecek bilgi birikimi, deneyim, cesaret ve öngörü yoktu.
Aceleyle, gerekli hazırlık yapılmadan ve konu bütün açılarıyla düşünülmeden, sektörün ve bankaların kucaklayacağı bir model oluşturulmadan ihale açıldı.
Bakanlıklar arası koordinasyon her konuda olduğu gibi bu konuda da eksikti.
Her zaman olduğu gibi sektörün talepleri ve uyarıları ve talepleri kulak ardı edildi.
Bence bu defa işe uluslararası bir danışman tutarak başlamak gerekir.
Proje kayalara çarpacak
İlk nükleer santralı için WorleyParsons adlı bir Avustralya şirketiyle bir danışmanlık anlaşması imzalayan Mısır bu yolu tutu. Birleşik Arap Emirlikleri de aynı yolu izleyecek. Olmayanı başkasından satın almak ayıp değildir.
Aynı şeyi bizim de yapmamız gerekir. Nükleer enerji konusunda Türkiye ve özellikle Enerji Bakanlığı büyük inanılırlık aşınmasına uğradı. Piyasada bu bakanlığın bu işi doğru dürüst yapabileceği konusundaki inanç güçlü değildir. İyi bir danışman güvenilirlik açığını kapatmak için şarttır. Aksi takdirde proje gene kayalara çarpacak. Çünkü bir önceki ihalenin başarısız olmasına neden olan koşulların çoğu aynen geçerli.
Hata yapa yapa doğru yolu öğrenmiş olabilir miyiz? Enerji Bakanı Taner Yıldız izlenecek yolun ne olacağını yakında kamuoyuyla paylaşacağını söyledi. Bunun ne olduğunu duyunca bu soruya cevap vermek daha kolay olacak. Yıldız, Danıştay’ın iptal kararını bir mazeret olarak kullanarak Rusları kızdırmadan ihaleyi iptal etme basiretini gösterdi. Umalım ki aynı basireti yeni ihalenin koşullarını hazırlamakta da gösterir.
Çünkü Türkiye bu işi bu defa da beceremezse... Artık bilmiyorum... Ayıp idi rezalet olacak.