Kanunlar bir ülkenin ruhudur. Veya ruhsuzluğu. Bizde para harcamak ve ihale vermekle ilgili yasa ve yönetmeliklerde getirdikleri düzenlemeleri sıfırlayan, keyfiliği yasallaştıran maddeler var.
Bunlar (yankesicinin siz farkına varmadan elini cebinize sokması gibi) yasa ve yönetmeliklerin içine kötü niyetli bürokratlar ve politikacılar tarafından sızdırılır.
Ne demek istediğimi bir örnekle anlatayım.
İhale yasası halkın ödediği vergilerle finanse edilen bayındırlık, satın alma işlerini vesaire düzenleyen yasadır.
İhale ve satın almaların rekabete açık bir ortamda yapılması gerekir.
Ama rekabet ve açıklık kötü niyetlilerin, yani kayırmak (ve bazen çalmak) isteyenlerin işine gelmez. Onları üzmemek için yasa ve yönetmeliklere her tarafa çekilebilecek maddeler konur.
İşin gerçeğine bakmak
Eski ihale yasası “Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasının mümkün olamayacağı haller(de)” Bakanlar Kurulu ihalenin bu Kanun hükümleri dışında kalmasına karar verilebilir, derdi. Bu ihalelerde “uygulanacak usul ve esaslar... ilgili bakanın onayı ile belirlenir.”
Bunun Türkçesi, “Hükümet istediği ihaleyi istediği kişiye canının istediği kurallar çerçevesinde verir”dir.
Çünkü: “Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasının mümkün olamayacağı haller” kategorisine girmeyecek iş yoktur. Bu “haller”in ne olabileceği yasada sayılmamıştır. Ne olabileceklerinin prensipleri de konmamıştır.
Çek defterindeki para hanesi gibi, boş bırakılmıştır. Siyasiler keyiflerine göre doldursun diye.
Ve, işin gerçeğine bakacak olursanız, “Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasının mümkün olamayacağı haller” diye bir şey yoktur. İstisnasız her iş ihale yasasına göre yapılabilir. Yapmak isterseniz.
Soygun var
Yeni ihale yasasında benzer bir düzenleme var. Burada kapı “özelliği olan işler” olarak açık bırakılıyor.
Sorun? Her işin özelliği vardır. Hiçbir işin özelliği yoktur. Bu iki tez eşit derecede doğrudur.
Milletin parasının keyfi bir biçimde harcanmasının mümkün olmadığı olgun demokrasilerde bu tür yasalar yapılamaz.
Yasa keyfi bir şey değildir. Yasa yazmanın usulü ve adabı, dili ve tekniği vardır. Her tarafa çekilebilecek yasa koymak yasa koymamakla eşdeğerdir.
Kötü niyetli bürokratlar ve siyasiler ve onlarla işbirliği yapan şirketler işte Türkiye’yi bu tür “kendisi de tersi de doğru” yasalarla soyuyorlar.
Kıdemli bir yüksek hâkim dostum, “Devlet kendi yasasının arkasından dolaşmaz, kendi kurallarına karşı hile yapmaz” dedi.
“Tabii devlet devlet ise” diye eklemeliydi.