Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ilısu Barajı’nın yapımını Çevre Bakanlığı’na bağlı Devlet Su İşleri genel Müdürlüğü (DSİ) gerçekleştirecek. Ama işin ilk ayağı için gerekli için gerekli 1.2 milyar euro’yu borçlanan Hazine’dir. Bu borçla yapılacak işin yönteminin doğru olmadığına dair şüpheler var. Çevre Bakanı Veysel Eroğlu özel bir gayretle işi ihaleye çıkmadan bir Avusturyalı şirkete ve bir grup Türk müteahhide verdi. Eski bir hazine müsteşarının deyimiyle, “İhalesiz iş vermek de, ihaleye fesat karıştırmanın bir yoludur.”
Bu durumda Hazine, “İşi veren ben değilim, verilmesinin doğru yapılıp yapılmadığına bakmak da bana düşmez” diyebilir mi?
Diyebilir. Ama ikna edici olamaz.
Hazine açısından durum şudur: Hazine kendisine bir borçlanma talebiyle gelindiğinde (bu örnekte DSİ) önce Devlet Planlama Teşkilatı’na projenin “öncelikli olup olmadığını” sorar. Sonra oturur, müteahhit firmanın getirdiği kredi teklifini bankalarla müzakereye başlar. Bir işin ihaleyle yapılıp yapılmadığını doğrudan incelemek Hazine’nin görevi değildir.
“Ama” diye uyarıyor Hazine bağlantılı bir üst düzey kamu görevlisi, “İşlemlerin yasaya aykırı olduğuna dair bir işaret varsa Hazine’nin bunu ilgili kamu kurumundan sorması beklenir... Her ne kadar görev tanımında ‘bir bak bakalım, usulüne uygun bir ihale yapılmış mı’ diye hüküm olmasa da.

Haberin Devamı

Bakanlar Kurulu kararı gerek
Sonuçta işlemler usulüne uygun yapılmamışsa ya da iş kitabına uydurulmuşsa, yani, işte bir sakatlık seziliyorsa, Hazine `Valla ben görmek zorunda değilim` deyip de görmezden gelirse, sokaktaki kızı taciz edenlere ‘bekçi görevim yok, görmek zorunda mıyım’ diyen trafik polisinin durumuna düşer.”
Bunun için Ilısu konusunda Hazine “Görmedim” de diyemez. Şu nedenle: Çevre Bakanlığı dış krediyle finanse ediliyor diye Ilısu Barajı’nın ihalesiz yapılmasına dair Danıştay’dan karar çıkardı. Bu karar (eğer birileri tarafından ortadan kaldırılmadıysa) Hazine’nin dosyalarında vardır. Ama şimdi gelinen noktada Almanya, Avusturya ve İsviçre devletleri ve bankaları krediden caymış oldukları için dış kredi diye bir şey kalmadı. Bu finansman modeli ve o modele dayandırılmış olan ihale de havada kaldı.
Gelinen aşamada Ilısu Barajı tamamen Hazine’nin Türk bankalarından temin ettiği bir kredi paketiyle yapılacak. Bu da bu yapıya uygun, yasal bir ihale yapılmasını gerektirir. En azından yeni bir bakanlar kurulu kararı alınmalıdır.
“Bakanlar Kurulu yoksa o zaman derin sulara girdiler demektir” dedi üst düzey eski bir bürokrat. Barajı inşa edecek olan konsorsiyumun lideri olan Nurol İnşaat’ın sahibi Oğuz Çarmıklı Ilısu Barajı’nın 1997’de Bakanlar Kurulu’nun Devlet İhale Kanunu’nun 89. maddesine dayanarak çıkardığı bir kararnameyle Avusturyalı Sulzer-Hydro‘nun kuracağı bir konsorsiyuma verildiğini söyledi. Kararname müzakere edilecek sözleşmenin Hazine Müsteşarlığı’nca uygun bulunmasını şart koşmuştu. Sulzer Hydro’nun isminin Vatech Hydro olarak değiştirilmesinden sonra 2004’te yenilenmiş. Çarmıklı Karkamış, Muratlı, Borçka Ermenek ve Deriner barajlarında aynı usulün kullanıldığını söyledi.