2001 seçimleri Türkiye’nin siyasi yapısında köklü bir temizlik yaptı. Seçmen 1960’lardan beri Türkiye’yi idare eden Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ın kurduğu partileri ve devamlarını siyasetin siyah tahtasından sildi. AKP onların boş bıraktığı yere yazıldı.
Temizlikten etkilenmeyen CHP ve MHP, eskiye ait iki parti olarak Meclis’te kaldı. Tıkalı damar gibi kireç bağlamış lider ve fikirlerle yola devam ettiler.
Bu partilerin genel başkanları iktidara gelme şanslarının sıfır olduğunu biliyorlardı. Ama yenilgi onlar için rutin bir şeydi: Ölünceye kadar muhalefete kalmak onlara yetiyordu. Yüreklerinin derinliğinde ikinci sınıf olduklarını, ikinci sınıf ideallerle yetinmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Ama onlar için yeterli olan Türkiye için yeterli değildi. Demokrasi, iktidar ve en az bir alternatifinin bulunduğu bir yönetim modelidir. CHP ve MHP Türkiye’yi bu seçenekten mahrum bıraktı.
Kılıçdaroğlu’nun önü açıldı
AKP’nin köpeksiz köyde değneksiz dolaşma havasına sokan muhalefetin, özellikle CHP’nin etkinsizliğidir. Başbakan hesap verme gününün hiç gelmeyeceğine inanmaya, keyfileşmeye ve kabalaşmaya başladı.
Badem bıyıklı kötü yönetim ve yolsuzluk alışılmamış boyutlar kazandı.
AKP bitmeyen gözaltılar, telefon dinlemeleri, gizli kameralar, murakıplar, tehditler, terbiyesizliklerle korkunçlaşmaya başladı.
Bu tablo sanki taşlaşmıştı ki görünmez bir el Baykal ile sevgilisinin bir aşk videosunu internete yerleştirdi.
Baykal şok üç günlük sessizlikten sonra alıştığımız şovlarından birini yapıp istifa etti.
Kılıçdaroğlu’nun önü açıldı. Ana muhalefet partisine dokuz yıl gecikmeyle 2001’de başlayan değişim kervanına katılma fırsatı verdi.
CHP’nin bu fırsatı kullanıp kullanmayacağını bu hafta sonu öğreneceğiz.
Cin şişeden çıktı
Partinin yönetim kurulunu oluşturan ve hemen hemen hepsi Baykal kuklası olan, poker suratlı dinozorlar sonuna kadar koltuklarına yapışmaya kararlı. Sovyet politbürosunu hatırlatan bildiriler yayımlıyorlar.
Evinde, ateş üzerinde unutulmuş tencere gibi fokurdayan Baykal da cinsel iştahının onu yuvarladığı çukurdan nasıl çıkıp partinin başına döneceğinin hesabını yapıyor.
Ama artık cin şişeden çıktı. Değişim rüzgârı CHP’yi yakaladı ve önüne kattı.
Yeteneksiz ve haris ihtiyarların oyuncağı olan, Atatürk’ün anısına bir hakaret haline gelen CHP kuluçka dönemi tamamlayan bir yumurta gibi çatlıyor.
Yıllardır her kongrede içinden Baykal adlı bir canavar çıkaran bu yumurta bu defa başka bir doğum yapmaya hazırlanıyor.
Hem CHP hem de doğru dürüst bir ana muhalefete layık olan Türkiye için ümitli olabiliriz.