Â
Uğur Dündar, Arena programında kasetlerini yayımlamasaydı, şimdiye kadar olduğu gibi, - büyük ihtimal - bundan sonra da hiçbir yetkili, yaptıklarından - ettiklerinden - konuştuklarından haberdar olmayacak (!),
Cübbeli Ahmet Hoca namıyla maruf
Ahmet Ünlü cahil vatandaşlarımızı kandırmaya, beyinlerini akılalmaz saçmalıklarla, zırvalarla doldurmaya devam edecekti. Neyse ki
Uğur Dündar yine başkalarının görevini üstlendi, bir şer yuvasını daha açığa çıkardı. Enkaz altından nasıl kurtulunacağının duasını bilen (!), depremi önceden haber alabilen (!), ancak polisin kendisini ne zaman gözaltına alacağını bilemeyen
Cübbeli Hoca, bu eksikliğinin sonucu polise enselendi. Mahkemeye çıkarıldı...
     Â
Dündar sayesinde
Cübbeli Hoca'dan bir süre için de olsa kurtulduk... İyi de ya öteki hocalar?..
Uğur arkadaşımız birşeyler yapsa da bizleri onlardan da kurtarsa?.. Kimler, hangi hocalar mı? Hani canım şu her akşam televizyonlarda saatlerce siyasi vaazlar verip, ipe sapa gelmez konuşmalar yaparak milleti televizyona düşman eden hocalar...
      Fötrlü Hoca (!), Kasketli Hoca (!), Teneke Sesli Hoca (!), Ağızlıklı Hoca (!), Fularlı Hocanım (!), Takkeli Hoca (!) vs...
      Haydi
Uğur Dündar, yap bir program da bunlar için, kurtar şu 65 milyonluk cemaati!..
Nazım'ı anlamak
      Ressam
Balaban, Avrupa'da dolaşırken tuttuğu gezi notlarını mütevazı bir kitapta toplamış:
"Avrupa'da DolaÅŸanlar..."
      Balaban, bir gün Nürnberg'de Erzincanlı
Hakkı'nın uçak bileti sattığı ofiste oturuyor... Bir ara görünüşte solcu, gerçekte lümpen gençler damlıyor dükkana... Bir tanesi
Balaban'a sırıtarak solculuk taslıyor:
      -
Nazım'la 5 - 10 yıl beraberliğin varmış, öyle mi? Senden duymak daha doğrudur, ama
Nazım Hikmet tam manasıyla komünizmi kavramamış, ne dersin?..
     Â
Balaban bu soruya kısa ve özlü bir cevap veriyor:
     Â
- Hasss...tir! derim...
Tazminat
      Milletvekillerine
"Makam tazminatı" veriliyormuş...
      Yetmez..
      Devletin lojmanında oturuyorlar
     Â
"Lojman Tazminatı",       İş takibi yapıyorlar
     Â
"İş Takip Tazminatı",      Çiçek suluyorlar:
     Â
"Çiçek Sulama Tazminatı" da almaları gerekir.
     Â
Akif KökçeKızılderililer
      Sabancı Üniversitesi öğrencisi
Esin Düzel, Kızılderililer üzerine bir çalışma yapmış... İnternette görüp okuduk. Beğendik. Kızılderili'nin şu tanımına bayıldık:
     Â
"Tanrı insanları pişirirken önce yakmış... Zenciler meydana gelmiş... Peşinden az pişirmiş... Beyazlar oluşmuş... Üçüncü defa kıvamında pişirmiş: Kızılderililer dünyaya gelmiş..."      ***
     Â
Hükümetler, sevilmeyenlerin, azınlığın haklarını korumak için vardır. Sevilenlerle zenginlerin ihtiyaçları yoktur buna; çünkü onların arkadaşları çok, düşmanları azdır.
      Wendel Phillips      ***
Zor dostum zor (2)
      Nükleer santral ihalesinin sonucunun neden bir türlü açıklanmadığı sorusuna yanıt arayan
"Zor dostum zor" başlıklı ilk yazı 22 Aralık 1999 tarihinde yayımlanmıştı bu köşede... Görüşlerine başvurduğumuz Botaş eski Genel Müdürü
Hayrettin Uzun, kamuoyunun çok merak ettiği bu soruyu yanıtlarken şunları söylemişti:
     Â
- Bu, 3 milyar dolarlık çok büyük bir ihale... Pek çok bürokrat ve siyasetçi, size kazandıracağız diyerek ihaleye katılan uluslararası üç konsorsiyumu yıllarca fena halde söğüşledi. Eğer ihale sonuçları açıklanırsa kaybedenler belli olacak. Peki o zaman ne olacak? Adamlar, tabii ki yıllardır kendilerini söğüşleyenlerin bütün ipliklerini pazara çıkaracak. Türkiye belki de tarihinin en müthiş rüşvet olayıyla çalkalanacak. İşte bu korku nedeniyledir ki, ihalenin sonucu bir türlü açıklanamıyor, sürekli erteleniyor. Kısacası, bazıları için çok zor bir ihaleyle karşı karşıyayız....      Uzun, bu iddiasını dile getirdiğinde yetkililer, ihale sonucunun en geç 31 Aralık 1999'da açıklanacağını kesin bir dille söylüyorlardı. Ancak her nedense (!) sonuçların açıklanması yine ertelendi, bu kez de 2000'in Ocak ayına bırakıldı. Ocak ayı geldi - geçti, sonuç değişmedi. Derken, Enerji Bakanı
Cumhur Ersümer önceki gün yeni bir ertelemeyi açıkladı; sonucun açıklanması 1 Mart'a kadar ertelenmişti (!)
      Peki 1 Mart'ta sonuçlar açıklanır mı?.. Yoksa yine bir ertelemeyle karşı karşıya kalır mıyız?
     Â
- Ne diyorsunuz Sayın Hayrettin Uzun?       - Aldığım duyumlara göre şu aralar ihaleye teklif veren konsorsiyumlarla ihaleyi kimin kazanacağına karar verme konumunda olanlar arasında, kapalı kapılar arkasında müthiş pazarlıklar yapılıyor.
     Â
- Ne gibi pazarlıklar?       - "Aman herhangi bir tatsızlık çıkmasın!" pazarlıkları... Örneğin, ihaleyi parçalara bölelim, her birinize bir bölümünü verelim... Ya da, siz üzülmeyin, yeni bir ihale daha açarız, onu da siz kazanırsınız vs. gibi teklifler...
     Â
- Peki, mevcut ihaleyi kaybedecek olanlar bu teklifleri kabul etmezlerse? - İşte o zaman yandı gülüm keten helva!.. Dünyanın en büyük rüşvet skandalına tanıklık etmeye hazır olalım, diyorum.
      ***
     Â
Milenyum diye kandırdılar bizi, daha başında gene "Sülenyum" çıktı karşımıza!..     Â
Cihan Demirci      ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr