Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı
Yüksel Yalova dünkü yazımıza cevaben aradı... Yalnızca Beykoz'dan 5 bin olmak üzere İstanbul'un çeşitli ilçelerinde vakıf arazisi üzerinde konut sahibi olan binlerce yurttaşın belediyeler aracılığıyla kendilerine başvurduğunu... Bu yurttaşların kendi durumlarını hukukileştirmek istediklerini... Uygun bedel karşılığı bu arazileri satın almayı önerdiklerini... Binlerce konut sahibini vakıf arazileri üzerinden atmanın pratikte mümkün olmadığını... O yüzden taviz bedeli karşılığı arazileri kendilerine satmanın akılcı olacağını... Kendisinin bu konuda öneri getirmediğini.. Ancak ilgili kurumların katılımıyla komisyonlar oluşturulabileceğini... Fiyat tespiti ve diğer konuların bu komisyonlar aracılığıyla saptanabileceğini söyledi...
      Sohbet arasında İstanbul'da çok değerli arazilerin otopark mafyasına yok pahasına kiraya verildiğini anlattı... Bu yağma elbette Vakıflar Genel Müdürlüğü yöneticileriyle mafyanın anlaşması sonucu mümkün oluyor. Bu otoparklar ne olacak?
     Â
- Sözleşme bitince kirayı yenilemeyeceğiz, diyor
Yalova...
     Â- O zamana kadar bakan deÄŸiÅŸir, mafya iÅŸini yine halleder, yanıtımıza da
"Eh olacağı da o!" gibisinden bir yanıt veriyor...
      Söz Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün parasızlığına, bu yüzden İstanbul'un tarihi cami ve diğer eserlerinin onarılamamasına geliyor...
     Â
- Son yıllarda onca İslamcı vakıf kuruldu, bunlar hiç cami onarımlarına katkıda bulunmuyor mu?      - Nerdeee, diyor
Yalova...
      Bu vakıfların marifetlerini anlatıyor...
      En göz önündeki vakıflardan.... Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın başkanlığındaki Diyanet Vakfı'nın cami önlerinde Vakıflar'ın damgası bulunmayan makbuzlarla para topladığını saptamışlar. Yalnızca Eyüp Camii önünde günde 2 milyar lira toplanıyormuş. Paranın nereye gittiği belli değil. Bu saptama üzerine Diyanet Vakfı yönetiminin görevden alınması için mahkemeye dava açmışlar...
      Nereden baksanız.. Bir büyük yağmanın çeşitli versiyonlarını görüyorsunuz.
Cihan Dermirci'den LAFORÄ°ZMA
     Â
Bergamalı köylüler hakkında "Gizli örgüt" diye dava açılmış... Eee, herşeyin tersine işlediği bir ülkede bu kadar "açık" olmayacaklardı!..Hamsi
     Â
Temel lüks bir giyim mağazası açmış... Adını da
"Temel ve Hamsi" koymuÅŸ...
     Â
İdris durumu görünce hayretle sormuş:
      - Nereden buldun bu adı daa?
     Â
- "Paul and Shark" yok mu?     Â(Dünyaca ünlü bu firmanın adındaki
"shark" sözcüğünün köpek balığı anlamına geldiğini ekleyelim...)
Gedik
      Bir yazarla açıkgöz bir müteahhit, dost toplantısında tartışmaya başlamışlar. Yazar demiş ki:
     Â
- Para kazanmanın pek çok yolu vardır. Ama namuslu para kazanmanın tek yolu vardır.      Uyanık müteahhit sormuş:
      - Nedir o?
      Yazar taşı gediğine koymuş:
     Â
- Bilmediğinizi biliyordum...      ***
     Â
Asalım mı, asmayalım mı?.. Oysa çoktandır "otomatik kurutma" da var hayatımızda!..      ***
Esprili ünlüler
     Â
İsmail Özcan minik ama sempatik bir kitap oluşturmuş... Adı:
"Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler..." Kitaptan birkaç espri aktaralım...
      Şair
Yahya Kemal'in kendisine yöneltilen küçük bir espriye sinirlendiğini gören dostu teselliye yönelmiş:
      - Üstadım ne var bu küçük eleştiride kızıp köpürecek... Üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz şey bunlar...
     Â
Yahya Kemal dostunu terslemiÅŸ:
     Â
- İnsanı rahatsız eden bu küçük şeylerdir, koca bir dağın tepesine oturabilirsin ama bir iğnenin tepesine oturamazsın...      xxx
      Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nda Amerikan veya İngiliz mandasına giriş tartışılıyor. Kimileri mandayı savunuyor.
Yahya Kemal diyor ki:
     Â
- Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u almak için döktürdüğü topların her birini kırk mandaya çektirmişti. Bunlar ise koca imparatorluğu bir tek mandaya çektirecekler...      xxx
      Tanzimat döneminde gençten biri padişah torpiliyle
"Tophane"ye atanmış. Serasker
Hüsrev Paşa durumu anlamış. Yarı dalga geçerek genç adamı yoklamış:
     Â
- Efendi evladım, topçuluk gibi çok önemli bir göreve atanmışsın. Herhalde topla ilgili derin bilgi ve tecrübe sahibisin...      Adam gayet pişkin:
      - Elbette Paşam... Bendeniz Bebek'te oturmam hasebiyle her yıl Ramazan ayında Rumelihisarı'na götürülen iftar topunu yakından gördüm, elledim ve yüzlerce defa sesini işittim...
     Â
Hüsrev Paşa sözü bağlamış:
     Â
- Maşallah top hakkında sandığımdan da fazla bilgi sahibi imişsin evladım...      xxx
      Winston Churchill, bir milletvekilinin Muhafazakar Parti'den ayrılıp seçim kazanma şansı sıfır olan liberal partiye geçişi üzerine şöyle demiş:
     Â
- Hayatta ilk defa bir fare batmak üzere olan bir gemiye yüzüyor...      xxx
      Şair
Abdülhak Hamit, bir gün Beyoğlu'nda kendi adı verilmiş bir sokaktan geçerken içini çekerek şöyle demiş:
     Â
- Aaah ne olurdu şu sokağa benim adımı vereceklerine buradan bana bir ev verselerdi...      xxx
      Ressam
Namık İsmail'in 1920'li yıllarda hem özel otomobili varmış hem gezi teknesi..
Ahmet Haşim onun için şöyle dermiş:
     Â
- Devlet gibi adam, hem kara kuvvetleri var hem de deniz kuvvetleri...Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr