Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       İnsanın gen haritasının deşifre edilmesi yolundaki çalışmalar ileriye dönük umutlar yarattı. Şimdi herkes insan ömrü 200 - 300 hatta 1000 yıla çıktığında ne gibi değişimler olacağını tartışıyor... Uzun yaşamanın mutluluklarını duyumsuyor...
       ABD'den yazan Hüseyin Sevay adlı genç okurumuz ise önemli bir noktaya değiniyor... Daha uzun yaşama sevinçlerinin yüzeyselliğine bakarak diyor ki:
     Â- "Daha uzun yaÅŸayalım, daha saÄŸlıklı yaÅŸayalım" gibi beklentilerin yerine hayatta "daha derin ve kalıcı bir anlam" arayışında olsak daha iyi olmaz mı?
       Yani sadece yaşamak yerine adam gibi yaşamayı düşünmeli... Belki o zaman 60 - 70 yıl da yetecek... Ve insanın dünyaya geldiğine değecek...

F tipi cezaevi...

       İçini gezen gazeteciler (ve daha önce hapis yatmamış olanlar) "Valla insanın şurada birkaç hafta yatası geliyor" gibi övgüler döşeniyor. İçinde yatacak olanlar ise "Ölürüz de girmeyiz o ölüm hücrelerine" diyor, başka bir şey demiyor. Aslında cezaevlerinin insaatı tamamlanmış. Herşey olup bitmiş. Tartışmak için vakit geç. Uygar ülkelerde böyle konular baştan tartışılır. Peki nedir şu A tipi, F tipi cezaevleri?.. Eflatun Kasket dergisi konuyla ilgili bilgi vermiş. Bilgilenelim:
       ...Dünyada bugün 6 çeşit cezaevi var, bunlardan A tipi olanlar 24 kişilik, E tipi olanlar yaklaşık 300 kişilik koğuşlardan oluşuyor. Ayrıca çeşitli ülkelerde F tipi adıyla hücre / oda sistemine dayalı cezaevleri de var. Türkiye'de E Tipi cezaevleri de bulunuyor. Adlandırmada F tipiyle farkı ise sadece koridor yapısının farkı... E tipinde tahmin edeceğiniz üzere "odalar" E şeklindeki bir koridorun kenarlarına sıralanmışken F tipinde de koridorlar F şeklinde...

Rıfat Ilgaz

       Soylu bir edebiyat ve mizah ustasını... Rıfat Ilgaz'ı ölümünün 7'inci yılında saygıyla anıyoruz...
       ***
     ÂSINIF'ın ozanıyım mimli,
     ÂHABABAM SINIFI'nın yazarıyım ünlü.
     ÂKim ne derse desin,
     ÂÇocuklar için yazdım hep.
     ÂCanım yansın diye
     ÂÄ°ÅŸimden atarlar sık sık,
     ÂAcısını hep çocuklar çeker...
     ÂKendi öz çocuklarım,
     ÂBenden önce
     ÂÅžunu demek istiyorum!
     ÂÄ°ki iÅŸ tuttum ömür boyu köklü.
     ÂÇocukları okutmaktı ilk iÅŸim,
     ÂÄ°kincisi,
     ÂYazdığımı çocuklara okutmak.
     ÂNe gençlerden, ne çocuklardan
     ÂBir yakınmam yok
     ÂArap'ın dediÄŸi doÄŸru:
     Â"Çocuk mazbut..."
     ÂMemleketse görülüyor iÅŸte,
     ÂGüllük gülistanlık...
     ÂNe var ki güllerin dikeni çok!
      Rıfat Ilgaz - 1985

Jardel

       G.Saray cephesinde keyifler yerinde.. Brezilyalı yeni transfer Jardel gönülleri şimdiden fethetti. Bir G.Saraylı okurumuz şıpınişi bir slogan da bulmuş yeni sezon için:
     ÂJardelleyin tertemiz olsun / Jardelleyin mis gibi koksun...


Sunal'a jest!

       Öneri, İzzet Baysal Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. M. Kemal Öke'nin: "Kemal Sunal, madem biraz da THY'nın kusuru yüzünden öldü; hiç olmazsa kendisine bir jest yapılabilir, uçaklardan birine Kemal Sunal adı verilebilir.

Belindia

       1970'lerde iktisatçı Asaf Savaş Akat'ın bir uyarısı takılı kalmış kulağımıza:
     Â- Türkiye Belindia olacak...
       Demek ki Türkiye o zaman henüz Belindia değilmiş... Ama bugün olduğu kesin...
       Önümüzde Bülent Tanla'nın gönderdiği bir araştırma sonucu duruyor.
       Bu araştırmaya göre ülkemizde 9 milyon kişi AB standartlarında yaşıyor.
       2 milyon 200 bin aile ise (11 milyon kişi) açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. Bu aileler ayda ortalama 160 milyon lira ile durumu idare ediyor.
     Â"Belindia" ne mi demekti? Halkının bir bölümü Belçika, bir bölümü ise Hindistan standartlarında yaÅŸayan ülke... Türkiye iÅŸte böyle, biri zengin diÄŸeri fakir iki ülkeyi aynı bayrak altında, yanyana, içiçe yaÅŸatan bir garip dünya oldu. Sonumuz hayrolsun...

Ne ekersen onu...

       Necmettin Erbakan'la ilgili mahkumiyet kararını ağır buluyoruz. Fazilet Partililerin "Bunun demokrasiyle, insan hak ve özgürlükleriyle, üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa'nın standartlarıyla bağdaşır bir yanı yoktur" sözlerine katılıyoruz... Ama demokrasi insanın kendi başına birşey gelince hatırlayacağı kavramlardan değildir. Tabloya bakınız...
       RP'nin iktidarda olduğu 1997 yılının ilk 6 ayında Erbakan'ın mahkum olduğu 312. maddeden 617 kişi yargılanmış. Bunların 550'si mahkum olmuş. Refah Partisi'nin gıkı bile çıkmamış.
       Faziletliler şimdi iç hukuk yolları tamamen tükenirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceklerini söylüyorlar. Acaba orada birileri de kalkıp:
     Â- Refahyol iktidarı döneminde Adalet Bakanı olan arkadaşınız Åževket Kazan, Strasbourg'da "Ben bu mahkemeye güvenmiyorum, çünkü hukuki deÄŸil, siyasi karar veriyor" demiÅŸti. Fikriniz aniden neden deÄŸiÅŸti? diye sorarsa ne cevap verecekler?..
       DEP kapatıldığında susmuşlardı. Refah kapatılınca bu defa Avrupalı parlamenterleri bu karar karşısında susmakla ve çifte standart uygulamakla suçladılar. O zaman Belçikalı Parlamenter Gerard Deprez tebessüm ederek:
     Â- DEP'in kapatılmasını eleÅŸtirdiÄŸimizde, "Türkiye'de yargı bağımsızdır, içiÅŸlerimize karışmayın" demiÅŸtiniz. Biz de sizin tavsiyenize uyduÄŸumuz için ÅŸimdi susuyoruz. Asıl çifte standart sizin yaptığınızdır" demiÅŸti. Diyecek söz bulamadılar. Siyasette akıldan çıkarılmaması gereken bir söz:
     Â"Demokrasi ve hukuk bir gün size de lazım olabilir..."

Doktor uyarısı

       Almanya'dan kalp uzmanı Doçent Yaşar Bilgin arıyor... Kemal Sunal uçakta kriz geçirdiği anda yanındakiler ve uçak mürettebatı tarafından neden derhal kalp masajı yapılmadığını anlamamış. Diyor ki:
       - Kalp krizi her an herkesin başına gelebilir. Yapılacak ilk müdahale kalp masajıdır. Zor birşey değildir. Almanya'da ehliyet alan herkesin 8 saat ilk yardım dersi alması şarttır. Bu dersin içinde kalp masajı da vardır. Bu ülkede 40 milyon kişi kalp masajı yapmayı bilir. Bunu bilmeyen bir toplum her zaman insanları pisipisine kaybedecektir. Yazık...


Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr