Siyaset Meydanı'nın bu haftaki konukları azınlıklar... İdi... Kaybolan renkler... Ekrandaki konukları bir yerlerden tanıyorduk... İsrail'den de gelse Atina'dan veya Kumkapı'dan da... Onlar bizim eski Rum, Musevi, Ermeni dostlarımızdı. Mahalle komşumuz, okul arkadaşımız... Lokantacımız, meyhanecimiz, saatçimiz, eczacımız... İstanbul'u birlikte soluduğumuz insanlar... Kimileri kendilerine yakıştırılan
"azınlık" sıfatına üzülüyordu.
      Eskiden öyleydi gerçekten...
      Onlar
"azınlık"tı. Bizler çoğunluk...
      Zaman bize öngörülemeyen bir oyun oynadı...
      Artık onlar da biz de...
"İstanbullu azınlık"larız...
      Kimileri İstanbul'u terketmiş. Farketmez.
      Burada kalanları da İstanbul terketti.
      Kent çalındı altımızdan. Rantiye - müteahhit - mafya paraya dönüştürdü kentin cümle güzelliklerini.
      Ve halkımız, isyan edeceği yerde bu yağmaya ben de pay kaparım hevesiyle göz yumdu kent tarihinin en günahkar hırsızlığına...
      Öyle bir kentte yaşar olduk ki, artık sadece adı İstanbul.
     Â
"Doğduğum ev yavrusunu tanımayan       bir hayvan gibi bakıyor uzaklara" diyen şaire nazire,
     Â
"Kendini tanımayan bir kazazede gibi bakıyor Boğaz sularındaki aksine"      güzel İstanbul... Bizi büyüten ve ruhumuzu bize veren şehir...
     Â
"İstanbullu azınlık"tan
Donatella Piatti'nın yakınması da belki boşuna artık:
     Â
"Seni geçmişine bağlayan bir cadde, bir sokak, bir duvar bulman imkansız... Nostaljiden bahsetmek imkansız bu şehirde... Hiç kimse üstüste evler arasında kaybolmuş çocukluk sokağını yerinde bulabilme hakkına sahip çıkmıyor..."      Evet öyle... Çöken bir kentin hüznü sesini yok ediyor insanların.
      Şikayet boşuna...
      Siz Rum, Ermeni, Musevi azınlıklar...
      Biz Türk azınlıklar...
      Ortak mahkumuyuz anılarda buluşmanın...
      Kim ve nerede olursak olalım...
      Gözden kaybolmuş İstanbul'a,
      Artık aynı uzaklıktayız...
Hocam huzurlu!...
     Â
Nasrettin Hoca'yı Seattle'dan arayan bir Amerikalı arkadaşı:
      - Hoca, demiş, bak burada binlerce genç sömürüyü protesto ediyor...
     Â
- Bana ne? demiÅŸ Hoca...
      - Ama Hocam sömürülen sizsiniz!..
      Hoca kızmış:
     Â
- Sana ne?..Elveda Ä°stanbul!..
      "...Dolmabahçe Sarayı'nın beyaz ve oymalı cepheleri kayboluyor ve Üsküdar bahçelerle, köşklerle örtülü set set yükselen tepelerini son defa gözler önüne seriyor. Elveda İstanbul! Aziz ve büyük şehir, çocukluğumun rüyası, gençliğimin emeli, hayatımın unutulmaz hatırası! Elveda Şark'ın rüyası, gençliğimin emeli, hayatımın unutulmaz hatırası! Elveda Şark'ın güzel ve ölümsüz kraliçesi! Zaman bahtını, güzelliğini bozmadan değiştirsin ve çocuklarım seni bir gün benim seni gördüğüm ve terk ettiğim aynı delikanlı heyecanının sarhoşluğu içinde görebilsinler..."
      Edmonda De Amicis - 1874
     Â
Saptama      Çekici kadınlar neden hep değersiz erkeklerle evlenirler?
      - Çünkü akıllı erkekler çekici kadınlarla evlenmezler de ondan.
      S.Maugham
Knesset'te durum...
     Â
Abraham Poraz, İsrail Meclisi Knesset'in liberal kanat milletvekillerinden... İstanbul Armada Otel'de dün başlayan
"Toplam Ahlak" konulu konferansta katılımcılar arasındaydı...
     Â
"Siyasal ahlak" konulu konuşmasında, siyasetçiyi bağlayan yasal çerçeve ve yaptırımlardan söz etti... Kendi ülkesinden somut örnekler verdi...
      Bakın neler anlattı:
      (...) Bir yasa var ama politikacılara ve liderlere uygulanmıyorsa ortada bir çürüme var demektir. Hatırlarsınız; bizim eski başbakanlarımızdan
İzak Rabin, Washington Büyükelçiliği yaptığı dönemde karısı adına açtığı birkaç bin dolarlık banka hesabı yüzünden başbakanlıktan istifa etmişti. İsrail yurttaşlarının yabancı bankalarda hesap açmaları yasaktır çünkü...
Rabin'in bir tarihte açıp sonradan unuttuğu bu küçük banka hesabı 1977 yılında ortaya çıktı. Tasarruf amaçlı küçük bir hesap olmasına rağmen, yasaya aykırı olduğu için
Rabin derhal istifa etti. Eşi de mahkemede 250 bin İsrail poundu ceza ödemeye mahkum edildi.
      (...) Şu aralar da
Netanyahu ve karısı hakkında da benzer bir soruşturma sürüyor. Başbakanlık görevi sırasında kendisine verilmiş hediyeler yüzünden... Yasa gereği, resmi sıfatınızla aldığınız dolmakalem türü, değeri 100 doları aşmayan hediyeler size aittir İsrail'de... Ama değeri 100 doları aşıyorsa o hediye devletindir. Makamınızdan ayrılırken bırakmanız gerekir.
Netanyahu ve eşinin bu tip hediyeleri yanlarında götürdükleri iddia ediliyor...
      (...) Yakın tarihte bir eski İçişleri Bakanımız rüşvet almaktan hapse girdi.
      (...) Bakın, İsrail'de milletvekilleri, her sıradan vatandaş gibi otobanlarda 110 kilometrelik hız limitini aştıklarında veya araçlarını yanlış yere park ettiklerinde mahkemeye veriliyor, cezası neyse ödüyorlar. Yasal soruşturmayı gerekli kılan hallerde milletvekilliği dokunulmazlığı engel teşkil etmiyor yani...
      (...) Milletvekilleri, yasama görevi dışında herhangi başka bir iş yapamazlar İsrail'de... Yapabileceğimiz tek iş kitap yazmak. Eğer yeteneğiniz varsa opera da yazabilirsiniz!.. Meclis üyeleri maaşlarını kendileri belirleyemiyor. Kendi kendilerine kıyak yapabilecekleri (!) düşüncesiyle... Bağımsız bir komite tarafından saptanıyor maaşlar.. En son yapılan
"yüzde 33" zamla şu an net 3 bin dolar civarında maaş alıyoruz...
      ***
      Zeki bir adam ahmaklar meclisinde çok kere ne söyleyeceğini şaşırır.
      La Rochefoucault
      ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr