Ankara merkezli büyük bir holdingin genel merkez binasının tam karşısında oturan bir dostumuz, son zamanlarda dikkatini çeken bir durumu bize bakınız nasıl anlattı.
      - Eskiden holdingin arabaları O6, yani Ankara plakası taşıyordu. Geçenlerde dikkat ettim, hepsi 71 plakalı, yani Kırıkkale plakalı oluvermiş. Nedenini araştırdım ve öğrendim. Holdingin patronu devletten ballı ihaleler, devlet bankalarından geri ödemesiz (!) krediler almayı seviyor ama vergi ödemeyi hiç sevmiyor. Bu yüzden taşıt vergisi borçları bir hayli birikmiş.
"Bundan nasıl sıyırırım?" diye düşünmüş ve sonunda çözümü bulmuş. Kalkınmada öncelikli yöre ilan edilen Kırıkkale'de bir araba kiralama şirketi kurmuş. Kullandığı bütün arabaları bu şirketin üzerine geçirmiş. Böylece artık ödemesi gereken verginin sadece yüzde 20'sini ödüyormuş. Patronun 50 milyarlık Mercedes otomobili bile artık 71 plakalı... İnanın, insan kırk yıl düşünse böyle cinlik aklına gelmez...
Muhteşem dönüş!..
      Yıl 1991... Genel seçim öncesi... DSP'nin seçim bildirgesinin 9'uncu sayfasında 1983'den beri ülkeye egemen olan
Özal'ın politikaları şöyle değerlendiriliyor:
     Â
"ANAP iktidarı ekonomiyi darboğaza ve istikrarsızlığa sürüklemiştir. Üretken yatırımlarda duraklama dönemine girilmiştir. Rant ve kar gelirleri aşırı ölçüde yükselirken, çalışan halk kesimlerinin ulusal gelirden aldıkları pay büyük ölçüde düşmüştür... vb..."      1991 yılında bu değerlendirmeyi yapan
Ecevit, üç gün önce Davos'ta
1980'lerdeki ekonomik adımlar muhteşemdi!" diyerek
Özal'ı övdü.
      Bu övgü
Ecevit adına bir döneklik mi idi?
      Yoksa bir
"değişim ve kendini yenileme" başarısı mı?
      Yanıtı zor değil... Bakarsınız...
Bülent Ecevit bugünkü söylemini ve icraatını son seçimlerde halka sunduğu parti programına koymuş mu? Eğer seçim öncesi halka sunduğu programda bunlar varsa yaptıklarına
"yenilik", "devrim", "ihtilal" ne derseniz deyin...
      Ama demokratik sol vaatler vermiş ve seçmenden oyu şavulleyince ANAP'ın politikalarını sahneye koymuşsa...
      Bu dönekliktir. Sol gösterip sağ vurmak da derler buna...
      Boşuna hafifletici deyim aramanıza gerek yok...
İpekçi anıldı
     Â
Abdi İpekçi dün mezarı başında anıldı, peşinden vurulduğu meydana dikilet
"İpekçi Anıtı" açıldı... Şişli Belediye Başkanı
Mustafa Sarıgül'ün girişimi,
İpekçi ailesinin izni, heykeltraş
Gürdal Duyar'ın titiz çalışmasıyla... Gerçekten sıcak, sempatik, anlamlı bir eser çıkmıştı ortaya... Dünkü hüzünlü günde anıtın sanatsal güzelliğiyle bir parça olsun teselli bulundu. İstanbul Valisi törendeydi. Gözler biraz da İstanbul milletvekillerini,
Bülent Ecevit'in hükümeti temsilen gönderdiği bir bakanı vs. aradı. İlgi göstermemişlerdi açılışa. Belki de yüzleri yoktu. İpekçi'nin kızı
Nükhet İzet yaptığı konuşmada özlü bir cümle sarfetti:
     Â
- Etrafımızı katiller çevirmiş durumda...      Belki de etrafımızı çeviren katillerden çekindi
Ecevit!
Tanım!
     Â
"Bak ben sene bu Demirel'
leri anlatıverem; Bunlaa gurtla berabe olulaa, oturulaa guzuyu yeelee... Ondan sonacıma da çobanla berabe olulaa, oturulaa, ağlaşılaa..."
     ÂÄ°slamköylü bir hemÅŸehrilerinin aÄŸzından
Demirel'lerin tanımı...
Kasaba kurnazı
      Enayi yerine konulmanın ızdırabı zor... Zeka düzeyi sınırlı kasaba politikacıları tarafından enayi yerine konulmanın ızdırabı mı?.. O tabii ki daha da zor...
      Geçen perşembe günü... İstanbul'da elektrikler şıkır şıkır yanıyor... O gece aniden yüz tane fabrika devreye girmiş gibi... Cuma günü birden 3 saat elektrik kesintisi başlıyor. Enerji Bakanı
Cumhur Ersümer aniden başgösteren felaketi açıklıyor:
     Â
- Santral arızaları baÅŸgösterdi, barajlarda su seviyesi asgariye düştü...     ÂDerken ertesi gün
Süleyman Demirel, Cumhur Bey'i fırçalıyor.
Cumhur Bey, pazar günü kesintilere son verileceğini açıklıyor.
      Üç gün içinde arızalar giderilmiş, barajlar yeniden dolmuştur...
      Millet neden bu kadar açıkça enayi yerine konmuştur?
      Yanıtını geçen pazar günü bu sütunda Elektrik Mühendisleri Odası eski Başkanı
Ãœnal ErdoÄŸan verdi:
     Â
- Elektrik kesintisini kasten tezgahladılar.      - Neden?
     Â
- Nükleer santralı kamuoyuna kabul ettirmek için...      ***
      Türkiye'nin elektrik açığı var mı?
      Elektrik Mühendisleri Odası:
     Â
- Eksiği yok, fazlası var, diyor...
      Ve şu rakamları veriyor:
     Â
- Enerjide Türkiye'nin kurulu gücü 26 bin megavat... Buna karşılık gün içinde en çok enerji kullanılan anlarda dahi tüketim 18 bin megavatı aşmıyor... Yani... Türkiye'nin 8 bin megavat "fazlası"
var...
     Â- Madem öyle, niye
"enerji sıkıntısı" yaşıyoruz?..
     Â
- Kamuoyunu doğalgaz ve nükleer eksenli yeni enerji santrallarına hazırlamak; bu projelerin hayata geçmesinin "zorunluluk"
olduğuna herkesi inandırmak için...
     ÂElektrik Mühendisleri Odası'na göre... Enerji Bakanlığı'nı ele geçirmiÅŸ olan ANAP, Türkiye'nin elektrik üretimini yandaÅŸ müteahhitleri zengin edecek biçimde yeniden düzenliyor. Gereksiz santrallar kuruluyor. Vatandaşı inandırmak için elektrik düğmesiyle oynuyor, bir açıp bir söndürüyor
Cumhur Bey elektriği... Ki, yanıp sönen ampulün arkasındaki oyunu görmekten aciz (!) halk çoğunluğu yeni santralların gerekli olduğuna inansın, doğruyu söyleyen uzmanları kendi eliyle sustursun...
      Yalanlar bize ürküntü vermiyor... Lakin enayi yerine konulmanının ızdırabı zor...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr