Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Eskiden yöneticilerimiz ya parasını doğrudan kurumun kasasından öderler ya da reklam karşılığı giyim mağazalarıyla anlaşırlar, biz sunucu ve spikerler de ekrana çıkarken buralardan alınan giysileri giyerdik. Bu yıl yeni bir uygulama başlatıldı. Geçen gün bir yöneticimiz bizleri topladı, giyim işinize artık biz karışmıyoruz, bundan böyle mağazaları siz dolaşacak, kendi sponsorlarınızı kendiniz bulacaksınız, dedi. Önce şaka yapıyor zannettik, meğerse ciddiymiş. Düşünebiliyor musunuz, milyonların tanıdığı bir spiker ya da sunucu mağaza mağaza dolaşacak, kendine sponsor bulmaya çalışacak. Kimi kabul görecek kimi kapı dışarı edilecek... Tabii ki pek çok arkadaşımız buna yanaşmadı. Kabul edenlerin ise zaman zaman tatsız durumlarla karşılaştığını, refüze edildiklerini duyuyoruz. Böyle bir şey dünyanın neresinde görülmüş. Yöneticilerimizin bizi bu duruma düşürmeye ne hakları var? İhtiyaç fazlası en az 5000 kişi çalıştıran TRTnin spikerine giydirecek elbise alamayacak duruma düşmesi çok ilginç değil mi? Dostumuz TRTde spiker... Dün telefonda anlattığı olaya gelince... Bu iktidar hırsızı, katili, caniyi affeder. Yalnızca kendisine oy verenleri affetmez. Meclis Başkanı Ömer İzgi, "Bütün mahkûmlardan özür diliyorum" demiş. Acaba; işsizliğe - fakirliğe - umutsuzluğa sürükledikleri ülkem insanlarından da özür dileme düşünceleri var mı? Affın faturası... Sanki ülkenin en acil sorunu, toplumun en büyük isteğiymiş gibi Meclis iki yıldır af kanunuyla uğraşıyor. Meclis, milletvekilleri bununla meşgul ediliyor. ANAP İzmir milletvekili Işın Çelebi dün bize, "oysa" diyor, "vatandaş bizden asıl Seçim ve Siyasi Partiler yasalarını ele almamızı istiyor. Af Yasası için harcadığımız zamanın çok daha azını bu iki yasa için harcasaydık çok daha yararlı bir iş yapmış olurduk. Seçim yasası biliyorsunuz kabulünden bir yıl sonra yürürlüğe giriyor. Yeni bir seçim yasasını önümüzdeki seçime yetiştirmek giderek zorlaşıyor. Zengin icraat... Peki ne vermeli?İşte burada Sayın Ecevitin muazzam zekası devreye giriyor. Zahmetsiz hizmet babında iki şey veriyor... Bir... Her fırsatta af çıkartıyor... İki... Milli ve dini bayramlardaki izinleri uzatıyor... Böylece taş atıp kolu yorulmadan milleti memnun ettiğini düşünüyor. Çok zekidirler ya... Ecevit hükümeti plan ve yatırım yaparak, üretimi artırarak halka kalıcı, somut, anlamlı bir şeyler veremiyor... Ama ileriye dönük yatırım için de bir şeyler vermek lazım Ticaret mafiş... Raporun Ankaraca incelenmesini tavsiye ederken içinden bir bölüm sunalım:... Son dört yıldır Riyadda bir ticaret muşavirimiz yok.Gerçi ticaret diplomatı gibi çalışmadıkları taktirde olmasının da aslında çok büyük değişiklik yaratacağı sanılmıyor. İspanyolların Riyaddaki ticaret merkezinde kaç kişi mi çalışıyor? Tam 40 uzman ve yönetici. O sayededir ki Suudi Arabistanda raflar İspanyol zeytinyağı ile dolu. İtalyanlar, buzdolabı piyasasının üçte birini parsellemişler. Gıda sanayii ürünleri hemen her ülkeden geliyor. ... Bu yönde gelişmeyi kolaylaştıracak, özellikle de karşılıklı anlayışı güçlendirecek, bir dizi adıma gerek var. İlişkilerdeki açılma için kilit mevkideki Suudi hanedan mensupları, aydınlar, basın ve işadamları ile yakın bağlar kurulması, böylece bu ülke ile ilişkilerin ülkemizdeki bir avuç din simsarının insafına ve kontrolüne terk edilmemesi büyük önem taşımaktadır. Suudi Arabistandan dönen Mehmet Öğütçü dostumuz Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerini inceleyen uzun bir not hazırlamış. Evet, Suudi Arabistanla aramız iyi değil. Var olan sorunlara yenileri eklendi... Türkiyenin İsrail ile yakınlaşması, Ecyad Kalesi hadisesi, Türkiyede devletin dine bakışı gibi konular iki ülke arasındaki soğukluğu artırdı. Bunlara rağmen karşılıklı ticaretin (topu topu 1.2 milyar dolar) bugünkünden daha iyi duruma getirilebileceğini yazıyor Mehmet Öğütçü... Yeter ki Ankarada birileri konuyu ele alsın... Üzerinde kafa yorsun... Mahmur memur... - Dün akşam eve gittiğimde karımı yatakta başka erkekle yakaladım. Bir ay önce aynı şey oldu. Ne yapmamı önerirsin. - Fazla mesai yap, demiş arkadaşı. m.asik@milliyet.com.tr Memur sabah işe biraz sıkkın gelmiş. Bir süre sesiz oturduktan sonra yanındaki arkadaşına sormuş: