Her trafik kazası
"talihsiz kaza"dır. İstanbul DGM Başsavcısı
Oktar Çakır'ın başına gelen kaza ise daha talihsiz... Hem can kaybı var hem iş kaybı!
Oktar Çakır'ın polisçe aranmakta olan bir işadamıyla Ankara'ya neden gittiği meşkuk... Yanındaki çantalardan birinin dolar dolu olduğunu söyleniyor.
Oktar Çakır'ın geçmişi dalgalı... Buna rağmen Hakim ve Savcılar Kurulu tarafından İstanbul DGM'ye atanmış. Yani balık baştan kimi kokular arzediyor. Bu arada bir okurumuz soruyor:
     Â
- Devlet memurlarından belli dönemlerde mal beyanı alınır. Ama en kuşkulu durumlarda bile bunların açılıp incelendiği duyulmaz. Bunu bir hatırlatayım dedim...      Biz de bilvesile hatırlatmış olalım.
Anlayan var mı?
      Ankara'da düzenlenen 1. Ulusal İletişim Sempozyumu'nda verilen tebliğlere göz gezdirdik. Çoğundan birşey anlamadık. Aşağıya tebliğlerden kimi bölümler alıyoruz. Anlayan lütfen bize de anlatsın:
      ...Gazetenin okunuşunun kuttörenselliği, enformasyon akışını değil,
"simgesellik, ölçüleştirme, yinelemecilik, değişime kapalılık, kutsal olanla bağıntılı oluş" gibi temel kuttörensel niteliklerin kullanılması yoluyla egemen değerlerin yeniden onaylanmasını sağlamaktır.
      ...Sosyal bilimlerde, dil ile bir toplumsal eylem olarak dilin aranması, kullanımı birbirinden ayrıştırılarak ayrı bir inceleme konusu haline getirilmesiyle, farklı sosyo - kültürel veya ideolojik bağlamlarda çok farklı fonksiyonlar görüp değişik anlamlara gelmesi, argümantasyon çözümlemesini gündeme getirmiş ve geliştirmiştir...
Duyarlılık
      Profesör
Ahmet İnam, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı...
Ömer Naci Soykan, "Bir Anarşistin Seyir Defteri" adlı kitabında
Ahmet İnam'la ilgili küçük bir anı naklediyor:
     Â
"Vaktiyle bir Avrupa büyük kentinde dostum Ahmet İnam'
la dolaşıyorduk. Bir ara İnam'
ı kaybettim. Biraz sonra baktım iki yaşlı kadınla konuşuyordu. Yanıma gelince sordum. Onların kendisine yardım etme arzularını tatmin etmelerine neden olmak istiyormuş...
      Naci Soykan bunu
"Doğu duyarlığı" olarak niteliyor. Kimbilir... Belki ondan da öte bir duyarlık...
Cihan Demirci'den LAFORÄ°ZMA
      Bu trafik haftasını da başsavcılı bir özel kazayla kutladı ülkemiz!..
Başkanlık forsu
      Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla
"cumhurbaşkanlığı forsu" hemen hergün gazeteleri süslüyor. Sarı kırmızı renkleri ve parıldıyan yıldızlarıyla güzel bir fors.. Ama acaba gerçeği yansıtıyor mu? Forsta yer alan 16 devlet bilimsel tarih anlayışına uygun mu seçildi? Yoksa 16 rakamına kimi zorlamalar ve çarpıtmalar sonucu mu ulaşıldı?
      Tarih ve Toplum dergisinin son sayısında
Mehmet Hasgüler ve
Bülent Uludağ'ın bu konuda bir ortak araştırması yayımlandı. Forsun bir miktar fos olduğunu iddia ediyor her iki araştırmacı... İlginç görüşler öne sürüyorlar. Mesela:
      - Forsta yer alan
Hun devletleri birer kabile görünümündedir... Evrensel devlet tanımına uymamaktadır...
      -
Hun'lar forsa alındıysa aynı niteliklere sahip
Peçenekler, Tabgaçlar, Karluklar, Juan Juan'lar, Yüe Çi'ler, Kıpçaklar, Sakalar gibi toplulukların da 16 devlete ilave edilmesi gerekirdi.
      - Bazı Türkik halklar bilinçli olarak forsa alınmamışlardır.
Avrupa Hunları, Avarlar, Hindistan Türkleri sonradan Türklüklerini yitirdikleri halde forsa dahil edilirken aynı durumda olan
Bulgarlar dahil edilmemiÅŸtir.
      -
Kıpçak Hanlığı sırf müslüman olmadığı için forsa alınmamıştır.
      - Forsa alınan
Avarlar ne kadar devlet ise
Peçenekler de o kadar devlettiler. Ama forsa alınmadılar.
      - Gagavuzların ataları olan
Uz'lar da müslüman olmadıklarından fors dışında bırakılmışlardır.
      - Çağatay Türkçesi Türk edebiyat tarihinde çok önemli yere sahipken
Çağatay devletinin cumhurbaşkanlığı forsunda yeri yoktur. Buna karşılık
Çağatay Hanlığı'nın mirasçısı
Timur Ä°mparatorluÄŸu forsta yer bulmuÅŸtur.
      Örnekler böyle uzayıp gidiyor. Anlaşılıyor ki forsun iyice bir elden geçirilmesi zorunlu. Yeni Cumhurbaşkanına duyuralım...
Küçük dersler
      "Bir insan, yaşamında üç ya da dört yakın ilişkiye sahipse, mutlu ve sağlıklı olabilir. Bir toplum bireylerinin her biri yaşamlarının her döneminde üç ya da dört yakın ilişki geliştirmişse, o toplum sağlıklı olabilir."
     Â
Doğan CüceloğluSezer farkı...
      Türkiye'nin 10. Cumhurbaşkanı ünvanını alan
Ahmet Necdet Sezer'le ilgili olaya Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Eralp Özgen bizzat tanık olmuş. Kendisini dinliyoruz:
      - Geçen yıl tedavi için Hacettepe Üniversitesi Dişçilik Fakültesi'ne gitmiştim. Koridorda ilerlerken bir de baktım Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın
Sezer, eşiyle birlikte bir bankta oturuyor. Yanına gittim, merhabalaştıktan sonra orada bulunma nedenini sordum. Eşinin diş tedavisi için gelmiş; sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlarmış. Derhal hastanede görevli doktor dostlarımdan birinin yanına gittim,
"Anayasa Mahkemesi Başkanı bankta oturmuş sıra bekliyor, lütfen kendisiyle ilgilenir misiniz?" diye ricada bulundum. Israrlar sonucu kendisini ve eşini ikna edip tedaviye aldılar.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr