ABD'de Houston Polis Müdürlüğü tarafından hazırlanıp kentteki tüm evlere ve okullara dağıtılan metnin başlığı "Geleceğin Suçlusunu Yetiştirmenin En Basit Kuralları"... Okuyalım...
* Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi vermeye başlayın! Bu şekilde o, herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır.
* Kötü sözler söylediği zaman gülün! Böylece o kendisinin akıllı olduğuna inanacaktır.
* Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretmeyin! 21 yaşına gelince kendi kararlarını, kendisi versin diye bekleyin!
* Yerde bırakığı her şeyi kaldırın; kitaplarını, ayakkabılarını, kıyafetlerini, onun için her şeyi siz yapın ki; o bütün sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın!
* Onun gözünün önünde sık sık kavga edin ki; bu sayede aile bir gün parçalanırsa çok fazla üzülmesin.
* Ona istedigi kadar harçlık verin ki; hiçbir zaman kendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin.
* Yiyecek, giyecek ve konforla ilgili bütün arzularını yerine getirin ki; istediklerine ulaşmak için çalışmak gerektiğini öğrenmesin.
* Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı daima onun tarafını tutun ki, onların hepsine karşı peşin hükümleri oluşsun.
* Böyle yetiştirdiğiniz çocuğunuz bir gün suç işlerse, kendinize teşekkür etmeyi ihmal etmeyin!!
Büyükelçi Oktay İşcen, geçenlerde bir filmde rastladığı diyaloga pek gülmüş. Aktardı:
ABD'de motosikletli bir polis sürat yapan bıçkını yolda yakalamış. Camdan konuşurlarken bıçkın soruyor:
- Sen benim babamı tanıyor musun?
Polis karşılık veriyor:
- Hayır.. Peki sen tanıyor musun?
Tekel eski Genel Müdürü Orhan Özet önceki gece Marmara Üniversitesi Hastanesi'nde hayata gözlerini kapadı. O gün Orhan Özet'i ziyarete giden Profesör Elif Dağlı dedi ki:
"Orhan Bey kalbinde oluşan bir mikrop pıhtısından tedavi görüyordu. Bana:
- Ben bu mikroptan ölmem, Tütün Kanununu meclise getirdiklerinde kahrımdan ölürüm, dedi... Kendisini dinlensin diye uyumaya zorladığımızda:
- Uyuyunca bu yabancı sigara firmalarının adamları ile uğraşıyorum, diyordu.
Türkiye'nin sigara ve tütün pazarını gönül rahatlığıyla uluslararası tütün tekellerine peşkeş çekenlere "boşuna" duyurulur...
İşbaşında bulunan iktidar bütçe açıklarını iki günün biri akaryakıt ve temel mallara zam yaparak dar gelirlinin cebinden karşılamaya çalışıyor. Banka soygunlarının zararlarını binlerce banka memurunu işsiz bırakarak kapatmaya uğraşıyor. Peki acaba paralı kesimleri de zarara ortak ediyor mu?
Doçent Şükrü Kızılot, önceki gece Flash TV'de akıl almaz bir uygulama anlattı... Bakın ne dedi:
- Eskiden SSK müfettişlerinin elinde "Asgari İşçilik Uygulaması" diye bir denetim yetkisi vardı. Müfettişler, denetledikleri işyerinde, işverenin gösterdiği sigortalı sayısının, o işin yürütülmesine yeterli olmadığı kanaatına vardıklarında, benzeri bir başka işyerindeki sigortalı işçi sayısını esas alırlar, aradaki işçi sayısı farkı kadar işverene prim cezası tahakkuk ettirirlerdi.
Örneğin, 700 yatağı olan bir otelde, işveren sadece 4 sigortalı işçi göstermişse, en yakındaki benzer nitelikleri haiz oteldeki sigortalı işçi sayısına bakarlardı. Eğer o otelin işvereni, diyelim 150 sigortalı işçi göstermişse, denetledikleri otele 146 işçinin sigorta primine eş ceza yazarlardı.
4 Ekim 2000 tarihinde yapılan bir düzenlemeyle bu yetki müfettişlerden alındı. Sırf bu yetkinin geri alınmasından dolayı devletin sadece 8 aylık prim kaybı 1.4 milyar doları buldu."
Peki, bu parayla ne yapılabilirdi? Şükrü Kızılot anlatıyor:
- SSK bu parayla 100 bin adet diyaliz makinesi alabilir veya ayda bin dolar maaştan 30 yıl boyunca 3396 uzman hekim istihdam edebilir...Ya da 200 yataklı 1077 hastane inşa edebilirdi.
Şimdi gelin de, bu yapılan şey ihanet değilse ihanet nedir diye sormayın bakalım.
Aşağıdaki harflerin hepsini bir kez kullanarak tek bir sözcük elde ediniz.
Ü,K,B,C,İ,T,R,S,K,Ö,E,Z
Cevap: TEK BİR SÖZCÜK