Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Paris'te OECD'ye bağlı İEA'da (Uluslararası Enerji Ajansı) uzman olarak çalışan yurttaşımız Mehmet Öğütçü, 17 Ağustos depreminden sonra yardım etmek isteyen mesai arkadaşlarının çokluğunu görüp bir banka hesabı açtırmış, küçük bir kampanya başlatmıştı. Dün, bir kopyasını da bize geçtiği e - mail notuyla, yardıma katılanlara sonucu bildiriyordu. Özetle diyordu ki:
       - Banka hesabında 109 bin 102 Fransız frangı toplanmıştır.
       - Bu para bir çekle Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na teslim edilmiştir.
       - Vakıf bu parayı çocukların eğitimiyle ilgili hizmetlerde kullanacaktır.
       - Kampanyaya katılanların isimleri ve katkıları ile diğer parasal kayıtları gösteren bir dosya OECD Kütüphanesi'nde isteyenlerce görülebilir.
       xxxx
       Bu satırları okuyunca bizim aklımıza gelen sizin de aklınıza gelmiş olmalıdır. 17 Ağustos depreminden sonra pek çok kampanya açıldı. Pek çok yurttaş bu kampanyalara yardımda bulundu. Ama bugüne dek ne devlet, ne özel kuruluşlar (katkıda bulunanların adları, katkı miktarları, toplanan paranın yekunu, hangi alanda kullanıldığı) gibi bilgileri içeren bir dosyayı vatandaşın görüşüne sunmadılar. Pek çok vatandaş yaptığı yardımın yerine ulaşıp ulaşmadığını ve nerede kullanıldığını hala bilmiyor. Zor bir şey de değil. Niyet edilirse internet aracılığıyla yardım bilançoları sunmak mümkün. Ama (belki birkaç istisnası vardır) hiçbir kuruluş ne kadar yardım topladığını, nereye sarfettiğini açıklamıyor... Neden?..

Dünyanın en ince kitapları

     ÂDünyanın en ince kitapları" serisi yeniden düzenlenmiÅŸ. Ä°lginize sunulur:
       1- Alman Mizah Sanatı
       2- Leziz İngiliz Yemekleri
       3- Latin Amerika'nın Demokrasi Tarihi
       4- Para Harcama Sanatı (İskoç Kültürünü Yaşatma Derneği, Glasgow, 1984)
       5- Bilim Tarihinde Kadınlar (TUBİTAK Yayınları, Ankara, 1997)
       6- Bahe Teknikleri (White Ice Yayınevi, Alaska, 1990)
       7- Pompei'de Ahlak ve Erdem (Orijinal el yazması kitap, sayfaları üzerindeki lekelerin sperm lekesi olduğu sanılıyor. M.Ö. 31)
       8- Kentimizin Bar ve Disco Rehberi (Yozgat Belediyesi Kültür Müdürlüğü Yayını)
       9- Lübnan'da Barış Yılları (Habibi Yayınevi, Beyrut, 1997)
       10- Sağlam Bina Yapma Teknikleri (Türk Müteahhitler Birliği Yayını, Ankara - 1992)
       11- En Güzel Yaz Yemekleri (İzlanda Gastronomi Derneği Yayını - Reykjavik, 1990)
       12- Arap Meslek Sahipleri Rehberi (Riyad Telefon İdaresi, SA, 1998)
       13- İskandinav Ülkelerinde Gece Hayatı (Tuttula Yayınevi, Helsinki, 1998)
       14- Erkekler Kadınlardan Ne isterler? (Popüler Kitaplar Dizisi, İstanbul, 1999)
       15- Nasıl Zengin Olunur? (Raja Yayunevi, Bangladeş, 1989)
       16- Sağlık ve Uzun Yaşama Rehberi (Kongo Sağlık Bakanlığı yayını, 1990)
       17- Ulaşım Rehberi (Monaco Turizmi Geliştirme Derneği Yayını, 1998)
       18- Toplum Yaşamında Kadınların Rolü (Taliban Üniversitesi, Kabil, 1999)
       19- En Güzel Alkollü İçki Kokteylleri (SAVAMA yayınları, Tahran)
       20- On Emir (Orijinal taş baskı, tek nüsha. Kudüs Arkeoloji Müzesi)

Diyarbakır'dan not

       Elektrik dağıtım şirketi TEDAŞ'ın Diyarbakır Bölge Müdürü 1999 yılında 5 defa değişmiş. Şimdi 6'ıncı müdür varmış görev başında...
       7 tane barajın yapımını sürdüren DSİ vekaletle yönetiliyormuş...
       Partizanlık egemen olmuş her tarafa...
       Başbakan Ecevit'in vaat ettiği 40 trilyonluk yardım paketinden haber yokmuş..
       Cumhurbaşkanı Demirel, 1998 Eylül ayında Organize Sanayi Bölgesi'nin temelini atarken "2000 yılında burada 100 baca tütecek!" demiş. Şu anda 5 baca tütüyormuş...
       Ankara'da oturanların ilgisizliği bu merkezdeyken Diyarbakır bir huzur merkezi mi olur, sorun merkezi mi?

Kökten çözüm!...

       Şair ruhlu başbakanımız Baba'nın görev süresini nasıl uzatırız diye kafa patlatadursun... Çek Cumhuriyeti'nin şair ruhlu Cumhurbaşkanı Vaclav Havel meseleyi kendi kafasında çoktaaan çözdü... Üstelik görev süresinin bitimine daha iki yıl varken...
       Cumhurbaşkanlığını 2002'de bırakacak olan Havel, yerine halef olarak ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'ı öneriyor...
       Şaka değil... Albright'ın babası bir Çek diplomatı imiş... İşbu sebeple Çek yasalarına göre Albright'ın "ABD Dışişleri Bakanlığı"ndan "Çek Cumhurbaşkanlığına" yatay geçiş (!) yapmasında herhangi bir mahzur yokmuş... Havel'in ilk defa 1998'deki ABD seyahatinden dönüşte dile getirdiği bu öneriyi o tarihte kibarca geri çevirmiş olan Bn. Albright bu defa konuyu "değerlendirmeye" almış...
       Konuyu usta edebiyatçı Attila İlhan'a açıyor, düşüncelerini soruyoruz...
       - Havel gibi bir edebiyat adamının bu önerisi sizi şaşırttı mı?
     Â- Hayır hiç ÅŸaşırtmadı. Havel de aynen Ecevit gibidir. Ve Çekoslavakya'daki yükseliÅŸi Amerikan baskısıyla olmuÅŸtur. Bu önerisi de o yüzden çok doÄŸaldır. Bakın, vaktiyle Vahdettin de Türkiye'yi Ä°ngiltere'ye hediye etmek istemiÅŸti. Yüksek Ä°ngiliz Komiseri'ne Damat Ferit PaÅŸa'yı gönderdi; "15 sene için Türkiye'yi müstemleke alır mısın?" diye sordurdu. Havel de aynı ÅŸeyi yapıyor ÅŸimdi... Bakalım neler olacak? YaÅŸayalım görelim...
       xxx
     Â
Eğer Albright, Havel'in teklifini kabul ederse bize de yol açılır. Baba'nın ikinci kez cumhurbaşkanlığı mümkün olmazsa yeni adayı Amerika'da ararız. Mesela Küçük Erkan'ın manevi babası Clinton... Kabul etse ne biçim seviniriz!

Savulun, Baba geliyor!

       Baba, "Devletin Başı" sıfatıyla tarihe bir söz daha yazdırdı:
     Â- Ben adamı anasından doÄŸduÄŸuna piÅŸman ederim!..
       Milleti Türkiye'de yaşadığına pişman etti yetmedi...
       Şimdi doğduğuna pişman edecek... Ona göre, durmayın ortalıkta.



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr