TÜSİAD’ın Genelkurmay’a verdiği söylenen seçim tahminlerine ilişkin rapor çeşitli alternatifleri ele alarak öngörülerde bulunuyor.
SAM adlı araştırma şirketinin yaptığı değerlendirmelere göre:
Seçimde mutlak olarak en çok oyu AKP alıyor...
CHP yüzde 12,3 oranında oy şansına sahip görünüyor...
DSP (yüzde 6,1) her durumda barajın altında kalıyor...
Yüzde 10 barajını 5 parti (AKP, DYP, ANAP, CHP, MHP) geçebiliyor, ancak MHP ve ANAP’ın oy oranları baraja çok yakın çıkıyor...
SAM’ın Mayıs 2002’de gerçekleştirdiği kamuoyu yoklamasında oy dağılımı AKP (30,3) DYP (14,2) ANAP (11,3) DSP (6,1) CHP (12,3) MHP (10,5) HADEP (6,3)
Bu durumda sandalye dağılımı AKP 242, DYP 104, ANAP 69, CHP 71, MHP 64 şeklinde...
AKP bu durumda 4 partinin herhangi biriyle hükümeti kurabiliyor.
Senaryo 2: AKP asgari yüzde 25 oy aldığı takdirde 199 milletvekili çıkarmakta, MHP dışındaki partilerden biriyle koalisyon kurarak hükümeti devralabilmektedir.
Senaryo 3: ANAP ve MHP barajın altında kaldığı takdirde AKP yüzde 26 oyla 278 iskemle kazanarak tek başına iktidar şansı yakalayabilmektedir.
Seçimden sonra Türkiye çok ilginç bir döneme giriyor!..
*İnsanın gerçek değeri, bütün parasını kaybettiğinde kaç para ettiğiyle ölçülür.
Anonim
Türkiye önümüzdeki yıl 63 milyar dolar borç ödeyecek. Bu defa IMF’den umut yok. Borçların nasıl ödeneceğini kimse bilmiyor. Önümüzdeki seçimde iktidar koltuğuna oturması beklenen liderlerin bir çözüm formülü yok.
Sorulduğunda hepsi IMF’ye bağlılık ifade ediyor.
Tek umut ise IMF dışında politika oluşturacak, üretime dayalı bir ekonominin taşlarını döşeyecek bir liderde.
Peki o lider nerede? Hem... Halk öyle bir lider arıyor mu?
İstanbul Haydarpaşa’daki Siyami Ersek Hastanesi haftada 75 açık kalp ameliyatı yaparak bu alandaki birinciliğini sürdürüyor. Hastane hekimlerinin birkaç yıl önce kimi dertlerini dile getirmiştik. Değerli hekimlerden birine değişen bir şey olup olmadığını sorduk. Dedi ki:
- Bizim durumumuzda hiçbir değişme yok. 25 yıllık hekimim... Her gün 2 - 3 kalp ameliyatı yapıyorum. 750 milyon lira maaş alıyorum. Eve temizliğe gelen bir temizlikçi kadın da aynı parayı alıyor.
Sağlıkta kadrolaşma, eş dost kayırma, vakıf dedikoduları derken yukarıdaki türden esasa ilişkin konular bir türlü gündeme gelmiyor ki... Çözümlensin...
Kemal Derviş, yolda yürüyormuş.
Bir ara karşıdan gelen yaşlı kadına elini uzatarak:
- Merhaba teyze, demiş, ben Kemal.
Yaşlı teyze: - Evladım, demiş, önemli olan "Kemal" olmak değil; "Mustafa Kemal" olmaktır!
Can Ozan
Demokrasi’den Darbeye, DYP Yokuş Aşağı, DP’nin Altın Yılları, Tek Partiden Çok Partiye, Bir Ara Rejim, Şeyh Sait ve İsyanı... İsmet Paşa’yla 10 Yıl...
Ve daha pek çok kitap.
Tarihe zengin katkılar.
Türk basınından bir yıldız daha kaydı. "Gazeteciliğin en yüksek mertebesi muhabirliktir" diyen... Eli kalem tuttuğu son güne kadar muhabir kalan Metin Toker, dün aramızdan ayrıldı. O’nun, 50. meslek yılında, o sıralar Demirkırat belgeselini hazırlayan Can Dündar’a söylediği şu sözler, gazeteci yaşamış, gazeteci ölmüş bir insanın hiç ayrılmadığı, hiç çiğnemediği meslek anayasasıdır aynı zamanda...
... Bu mürekkep kokusu koli basili gibidir. İnsanın bünyesine bir defa girdi mi çıkmaz.
... Sen gazetecilikten ayrılsan bile o mesleğe özlemin hiç bitmez, hep devam eder.
... Hangi işi yaparsan yap, gazetecilikte en yüksek mertebe muhabirliktir. Bu yüzden her seçimde İzmir’e girer, nabız yoklar, muhabirlik yaparım. Bazan bana gülerler. Bu kadar yüksek yerlere gelmişsin, artık muhabirlik yapmak yakışıyor mu sana, derler. Yakışır, diye cevap veririm.
... O (gazetecilik) beni bırakmadığı sürece ben onu bırakmak niyetinde değilim.
***
Saygıyla uğurluyoruz son yolculuğuna en kıdemli muhabiri...
Ve de sevgiyle...
Halkın yüzde 70’i
"sosyal demokrasi" lafına alerji duyuyormuş.
Ama herkes gelir
adaletsizliğinden,
işsizlikten, fırsat
eşitsizliğinden şikayetçi. Sosyal demokrasiye diş bileyenin sosyal haklar beklemeye hakkı var mı?