TRT’de ekonomi programları da yapan Ajans - K’nın sahiplerinden Nazmi Kal dostumuz, reytingcilerin sanata ve sanatçıya ilgisizliğinin yeni bir örneğini dün telefonda şöyle anlattı.
- 20’şer dakikalık belgeselini yaptığımız 30 kadar sanat, kültür ve düşün adamımızdan biri de geçen gün kaybettiğimiz şair Ece Ayhan’dı. Kendisini kaybettiğimizi duyar duymaz televizyon kanallarını aradım. Yayınlamaları için elimizdeki Ece Ayhan belgesellerini kendilerine hiçbir ücret talep etmeden verebileceğimizi söyledim. TV - 8 dışında maalesef hiçbiri ilgilenmedi. Ece Ayhan’ın değil de herhangi bir arabesk şarkıcısının veya mankenin belgeselini teklif etseydik, eminim kapışırlardı...
Yavuz kardeşim kız arkadaşını yanına almış, onunla birlikte Galata Kulesi’ne çıkıp İstanbul’u kuşbakışı seyretmeye niyetlenmiş. Kulenin kapısına varmışlar:
- Giriş ücreti ne kadar?
- 5 milyon lira
- İçeride konser falan mı var?
Hayır... Kulenin tepesini şöyle bir çıkıp inmenin fiyatıymış bu... Turist için bile pahalı.. Yavuz kardeşim kız arkadaşıyla birlikte kapıdan dönmüş...
Gazeteci, Gaziantep Milletvekili Ali Ilıksoy’un odasında yapılan Yeni Oluşumcular toplantısından çıkan Diyarbakır Milletvekili Abdülsamet Turgut’a yanaşarak sordu:
- İçeride ne yaptınız efendim?
- Tanışma toplantısı yaptık. Yeni Oluşumcular olarak birbirimizle tanıştık!
- Anlayamadım! Siz zaten eskiden beri tanışmıyor muydunuz ki?
Soruya Abdülsamet Turgut’un yanıtı aynen şu oldu:
- Ben Sayın İsmail Cem’le ilk defa bugün tanıştım efendim.
ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’in İstanbul’da Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, DTP lideri Mehmet Ali Bayar ve bir dizi işadamıyla görüştüğü haberini gazetemizde gören okurumuz Tamer İncesu meraklanmış... Mektubunda soruyor:
- Irak operasyonuyla ilgili olarak Türkiye’ye gelen bir yetkili neden kafadan işadamları ve iş dünyasına dönük politika yapan kişilerle görüşüyor. Savaşacak olanlar onlar mı? Yoksa stratejik pazarlık yapma yetkisi mi onlarda? Savaştan en büyük zararı halk görse de "okey"i işadamları mı veriyor?
Merakımız... Acaba halkın duygularını Amerikalılara aktaran birileri var mı? Bu ülkenin insanları Bush’un seçim hesapları ve intikam duygularını tatmin etmek için Irak halkıyla savaşmak istemiyor.
Gazetelerimizde, internet sitelerinde 11 Eylül’ü izleyen günlerde anketler yapıldı. Anketlerde halkımız büyük çoğunlukla ABD’nin Irak’a saldırmasını... Ve Türkiye’nin bu savaşa karışmasını istemediğini açıkladı.
Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz’e İstanbul’da olsun Ankara’da olsun halkın bu eğilimini anlatan oldu mu? Yoksa her zaman olduğu gibi Ankara ve İstanbul ABD’ye yine ABD’nin duymak istediklerini mi söyledi? Yine akacak kanlar yerine bir avuç dolar pazarlığı mı yapıldı?
Tayyip Erdoğan, Financial Times gazetesinde, "iktidara gelirse IMF destekli ekonomik reform programının çoğunu uygulayacağını" söylemiş. Yani "Yok bizim de diğerlerinden fazla farkımız" demek istemiş. ABD’nin Irak harekâtını destekleyip desteklemeyeceğine ilişkin bir soruya ise:
- Doğmamış bebeğe don biçilmez, karşılığını vermiş...
Körfez Savaşı’nda 400 bin Iraklı öldürülmüştü. Bu defa en az 1 milyon masum Iraklı ölecek. Türk ekonomisi altüst olacak. Bırakalım din kardeşi edebiyatını. İnsan olmak bile bu cinayete karşı çıkmayı gerektirmez mi?
İstanbul Milletvekili ve deneyimli diplomat Mehmet Ali İrtemçelik AB konusunda çok önceden çıkmaza girdiğimizi hatırlatıyor... Ve diyor ki:
- Ulusal Program’da (UP) yer alan tüm hususlar yerine getirilse dahi, AB Kopenhag Zirvesi’nde Türkiye’ye müzakereler için tarih verilmeyecektir.
- Neden?
- Çünkü, Türkiye’nin hazırladığı "Ulusal Program", AB tarafından hazırlanarak dikkatimize sunulan "Katılım Ortaklığı Belgesi" ile bire bir örtüşmemektedir. MHP’nin sergilediği direnç nedeniyle, "duyarlı" birkaç noktada irade boşlukları içeren bir Ulusal Program’la yola çıkmıştır.
- Sayın Bülent Ecevit, İsmail Cem ve Mesut Yılmaz Türkiye’yi AB’ye taşıyacak bir Ulusal Program yapmak için yeterli çabayı göstermemişler... Ama bu programla üyeliğin mümkün olmayacağını bile bile umut pompalamayı sürdürmüşlerdir...