Emektar gazeteci
Kurtul Altuğ'un düzenlediği
"Politikanın Nabzı" programının bir
Demirel klasiğine dönüşmesi pek çok kişinin sabrını taşırdı. Sonunda ANAP İstanbul milletvekili
Yılmaz Karakoyunlu'nun da sabrını taşırmış olmalı ki, TBMM'ye verdiği bir soru önergesinde bazı sorular yöneltti. Örneğin;
      * Bu programa genellikle Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Bakan gibi kişilerden başka kimler çağrılmaktadır.
      *
Kurtul Altuğ, program hazırlığı öncesinde kimi davete edeceğini, hangi konuyu tartışacağını TRT yönetimine sorarak onay almakta mıdır, yoksa bu husus tamamen
Kurtul Altuğ'un arzusuna mı bırakılmıştır?
      * Sayın Cumhurbaşkanımız bu programa kaç kez davet edilmiştir? Her davet edilişinde program yöneticisi bu tercihin gerekçesi için TRT yönetiminden onay almış mıdır?.. Alınmış ise bu tercih gerekçe listesi mevcut mudur?
      * Bu program süresince alınan reklamların TRT'ye sağladığı gelir, bu programın giderlerini karşılayacak düzeye ulaşmış mıdır?
      ***
      Bu arada, biz de bizim kafamızı kurcalayan iki soruyu Sayın
Karakoyunlu'ya yöneltelim.
      * Bilindiği gibi, vatandaşı çoktan isyan ettiren, Cumhurbaşkanı
Demirel'in adeta
"Demirbaş konuk" olduğu bu program TRT'de en az bir yıldır yayımlanmaktadır. Sizin isyanda bu kadar geç kalmanızın nedeni nedir?
      * Bu neden, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanlığı koltuğuna göz koyan liderinize karşı diğer aday
Süleyman Demirel'in bu program yoluyla haksız rekabet yapması, sizin bundan genel başkanınız gibi rahatsızlık duymuş olmanız olabilir mi?
Asker korkusu!..
      TBMM Milli Savunma Komisyonu'nda, Harbokulları ile üniversiteler arasında denklik sağlamayı öngören yasa tasarısı görüşülüyordu... Komisyon üyelerinden biri, tasarıda, 70 civarında üyeden oluşan Üniversitelerarası Kurul'da 3 Harp Okulu komutanınınn üye olarak yer almalarını öngören maddeyi görünce, başkandan söz istedi, muhalefetini şu sözlerle dile getirdi:
      -
Ben bu maddeyi sakıncalı buluyorum ve karşı çıkıyorum sayın başkan.       Başkan, niye sakıncalı buluyorsunuz, diye sorunca, hiç düşünmeden şu yanıtı verdi:
      -
Niyesi var mı efendim? Üniversitelerarası Kurula asker üye alırsak bundan sonra orada hep onların dediği olur da ondan...(!)       Madde, Harpokulu Komutanlarının profesör olmaları koşuluyla Üniversitelerarası Kurulda yer alabileceklerini öngören orta yol formül benimsenerek kabul edildi.
Dubleks hücre...
     Â
Erol Evcil 'in Kartal cezaevindeki 30 metrekarelik dubleks hücresine getirttiği mobilyanın listesi gazetelerde yayımlandı... Ortopedik yatak, minibar buzdolabı, çanak anten, televizyon, bornoz, nevresim ve bornoz takımları, halı vs... 6 kişiye göre tasarlanmış hücre güvenlik gerekçesiyle tek kişiye verilmiş.
      Hapisten yeni çıkan İşçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Perinçek manzarayı garipsemiş. Düşüncelerini şöyle anlatıyor:
      - Ben Haymana Cezaevi'nde
"can güvenliğim" nedeniyle görüşme yerinin avluda ayrı bir yerde olmasını istemiştim. Parti lideri sıfatıma rağmen kabul etmediler. Şimdi
Evcil'i can güvenliği gerekçesiyle 30 metrekarelik lüks hücreye tek başına koymuşlar. Türkiye cezaevlerinde o büyüklükteki koğuşlarda 30 kişi yatıyor. Amaç can güvenliğiyse 6 metrekarelik hücreler var. Onlardan birine konabilirdi. Eğer amaç devletin konukseverliğini göstermekse... O zaman normal.
      *
Gazetelerde ortak haber: Halkın umudu loto...     Â
1978 umudumuz Ecevit... 1999: Umudumuz loto...Toplu fiyasko...
      Prefabrik konutlar Kasım ayı sonunda ihtiyaç sahiplerine teslim edilecekti. Sözü verenler üç hafta kala
"Pardon yetişmeyecek!" dediler. Peki kalıcı konutlarda durum?.. O konuda da gelecek parlak görünmüyor. Toplu inşaat konusunda uzman bir isimle, Toplu Konut İdaresi eski Başkanı
Yiğit Gülöksüz'le konuşuyoruz:
     Â
- Önce prefabrike konutlardaki fiyaskonun nedenlerini rica etsek?..      - Ben sonucun böyle olmasını ihalenin yapılış biçimine, ihaleye katılacaklarda yeterlilik aranmamasına, ihale kazanan firmaların dörtte üçünün sektör içinde pek tanınmamasına, müteahhitlerin iktidar parti yöneticilerine yakın isimlerden seçilmelerine bağlıyorum. Bunların sonucu olarak imalat ve montaj programlandığı gibi yürümüyor.
     Â
- Ya kalıcı konutlardaki fiyasko?       - Bu iş için toplam 3 milyar dolar civarında bir kredi kullanılmaya hazır bekliyor ama kullanılamıyor. Çünkü bunlar proje kredileridir ve proje gösterilmeden kullanılması söz konusu değildir. Proje göstermek için önce bu konutların inşa edileceği arazilerin belirlenmesi lazım. Yetkililer aylardır 60 bin konutun inşa edileceği büyüklükte arazileri bulamıyorlar.
     Â
- Arazi neden bulunamıyor peki?       - Çünkü bu büyüklükteki araziler zaten belediyeler, kamu kuruluşları ve kooperatifler tarafından daha önceden kendilerine tahsis ettirilmişler. Şehir merkezlerinden 25 - 30 kilometre uzaklaşma durumunda da ulaşım ve altyapı sorunları ortaya çıkıyor.
     Â
- Ne yapmalı?      - Hiç vakit geçirilmeden yapılması gereken şey, kamulaştırma yoluyla toplu konut arsalarını hızla sağlamaktır.
     Â
- Hükümet bu yolu niye kullanmıyor sizce?       - Hükümet çadır sağlamada sergilediği başarısızlığı her alanda sergiliyor.
      Deprem konutlarının inşası için kimseye danışmayan... Deneyli bürokratlardan istifa etmeyen... Burnunun dikine giden iktidar çokbilmişleri hem binlerce vatandaşı donduracak, hem hazineyi dünya kadar zarara sokacaklar...
      *
Dünyada yapılan kötülüklerin yarısı "önemli olmak" isteyen insanların eseridir.     Â
Percy SuttonYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr